30 Aralık 2015 Çarşamba

''SİVAS'IN KARANLIK YÜZÜ.!''
Pirsultan Abdal, taşlanarak idam edildiği kanli Sivas'ta, 450 yil sonra yeniden öldürüldü. Heykeli tahrip edildi, boğazina ip takilarak sokaklarda süründürüldü, gözlerini oyup ve daha sonrada parçalara bölünerek, darma-dağan edildi. Tüm bunlar 20. yüzyilin " çağ atlayan, seffaf, laik" sandigimiz Türkiye"sinde oldu.
Şeriat, başta Kuran olmak üzere, İslam'in temel kaynaklarinin ortaya koydugu kurallar ve buyruklarin bütünüdür. Şeriat'a göre Kuran tanrisal kanundur. Tüm insan eylemlerinin, davranişlarinin ona dayanmasi, onun gösterdigi yolda gitmesi, tüm hukuk kurallarinin sosyal düzenlerin ona bağlanmasi, onun gosterdigi cizgiden gitmesi gerekir. Kuran ve Hadislerle bildirilen hükümler "kesin" olduguna göre, şeriat kurallari da zaman üstüdür, degişmez, degiştirilemez.
Şeriatcilik, devletin sosyal, iktisadi, siyasi ve hukuki kurumlarini belirleyen kanun ve nizamlari ortada kaldirma, dini esas ve prensiplere dayanan bir devlet kurma amacini güder. şeriatcilari, bağrinda besleyen, mayalayan, çanak tutan ise, bu Devlet"in kendisidir.
Aleviligin "Yedi Ulular'inda Seyyd Nesimi, 15. yuzyilin sakincali şairlerindendi. O, insana inaniyordu, insana dönüktü, insani seviyordu, insanda görüyordu tanriyi...
Şeriata karsiydi. Seyyit Nesimi"ye gore insan sürekli sevgi eyleminde yoğrulmali, çevresindeki tüm neslelerde tanriyi görüp sezmeliydi. Tanriyi sevmek için tapinma (ibadet) gerekli değildi, sevgi yeterliydi. Ona gore insan namazini sonrada da kılabilirdi, ama sevgisiz geçen bir ömrün eksikliğini sonradan gidermek olanaksizdi.
O'nun yaşam felsefesinde sevgi, uyum, coşku ve derinlik vardi. İşte bu düşünceler uğruna yobazlar Seyyid Nesimi"nin derisini bedeninden yüzerek hunharca öldürler.
Seriat, dün aydinlik düşünceye soluk aldirmiyordu ve bugünde aldirmiyor. Oysa insaniz, aklimiz var, düşünceye neden duvar çekelim ve çektirelim? Akli olan insan düşünür! Düşünen insan yaratir, soru sorar ve tartişir! Düşünmekten tartişmaktan korkan insan, insan olma özelliğini kaybetmiş demektir. Bin yil önce neler yapildiysa, tekrar ederek yanitliyor. Aydinlik düşünce ve fikirleri ateşe veriyordu. Bunun adına şeriat din devleti diyeceklerdi.!
Biz Aleviler, dünya gelişimiz, insandan baska kimsenin emrinde ve buyrugunda degildir. Biz Aleviler, insanlar kardeştir diyoruz, onlari sınırlarla ayirmak doğru değildir. Bizde insanlar arasi ayrima, haksizliga zulme, yanlişa karşi başkaldiri vardir. Bizde sanat, kültür, semah vardir. Sevgi, saygi, dostluk, kardeslik, bilim, kültür, edebiyat, felsefe ve özünde insan vardir. İste yobazlar ve sistem, bu değerlerimizi ateşe vererek yakmaya calisiyor.
Niçin Seyyid Nesimi"nin derisini yüzdüler, Seyh Bedreddin"i, Pir Sultan"i ve Mansur"u astilar?
Kuyucu Murat Pasa niçin binlerce aleviyi kuyulara atarak boğdurdu? İsmail pasa 15 bin aleviyi niçin boğdurdu? Yavuz Selim"in 45 bin aleviyi kirdirmasi niçindi?
Kocgiri"de,Dersim"de on binlerce cana niçin kiydilar? Niçin Maraş, Çorum, Malatya, Erzincan, ve Sivas? Ve yine Sivas! Bu vahşet niçindi?
2 Temmuz 1993 sivas katliamini anlamak, algilamak zor degildir! Bu vahşet kuyusunda yangınla boğuşan bir ülkenin kaderi olmamalıydı.! Bu acılar binlerce yil geçse bile toplumun hafizasinda asla silimeyecek izler bırakmış ve bırakmaya devam edecektir.
O, günde bugüne değişen hic bir şeyin olmadiğini görmek, her tür vahşetin yapıldığı yeni bir dünya düzeniyle karşı karşıyayiz. Bu da dünya için, insanlık için yeni acı, keder, göç, yokluk, göz yaşının tekrar yüzeye çıkmasıdır. Bu siddettin kaynağini geliştiren ülkenin baş efendisi Erdoğan olursa, daha da vahim olduğu düşüncesi, toplumun her kesimini kaygilandirmaktadir. Gazi olaylari, Roboski, gezi direnişi ve Lice'de yaratilan karanlik ellerin, tekrar kan dökmelerinin bir anlami yokmudur sizce?
Kobani ve bölgemizdeki ateşi fitilleyen birinci derecede olan ülkeler ve bunların içinde en başta gelen türkiye'nin hesap vermesi gerekmiyor mu? Bütün bu vahşetleri kiniyor ve lanetliyorum.
Sehitlerin anilarinin önünde sevgi ve saygiyla egilirken, UNUTMAYACAĞIZ; UNUTURMAYACAGIZ.. Saygilarimla..
İpek Bayrak.
30.06.2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder