30 Aralık 2015 Çarşamba

ÇORUM KATLİAMI VE ARDINDAKİ PLAN.!
Bugün Çorum katliamın yıldönümü.
Çorum'da katliam düzeneğini kurmak isteyenler, uzun bir çalışma sonucu planı devreye koymuş ve devlet destekli bir katliam yaşatılmış, onlarca kadın, erkek, çocuk, yaşlı, genç öldürülmüş ve yüzlerce insan yaranlanıp sakat kalmıştır. Yine binlerce insan yaşadıkları toprakları terk ederek, bir başka diyarlara göç edip yaşam mücadelesini vermek zorunda kalmıştır. ''Tek suçları alevi olmaktı''. Niçin devlet her sıkıştığında alevileri hedefine alıyor ve onlar üzerinde ülkeyi kana boğmaya çalışıyor, birazdan bakacağız.! Yapılan bir sürü çalışma ve araştırma sonucu bazı örneklerle desteklenir bir şekilde gündemleştirmeye çalışacağım.
Çorum'da 1980 Mayıs-Temmuz aylarında meydana gelen, siyasi ve dini temelli olarak ortaya çıkan kanlı olaylar. Ülkücülerin, Alevi mahallesi olarak bilinen Milönü Mahallesine saldırması üzerine, başlayan ve kanlı cuma olarak ülkenin başında karabulutlar dolaşmaya başlıyor.
Çünkü en hashas konuları seçip ülkeyi kargaşaya götürüp, darbenin gelişmesine zemin oluşturmaktır.
4 temmuz sabahı, vali bir gün önce koyduğu sokağa çıkma yasağını kaldırdı. Faşistler ise halkı tahrik etmek için kendi adamlarını değişik camilere dağıtırlar. Cuma namazının bitiminde içeri girerek “Ey müslümanlar, Aleviler Milönü’ndeki Alaaddin Cami’ye bomba attılar. Cami yanıyor, namaz kılan müslümanları katlediyorlar” diye bağırırlar. Tahrik sonucu Cuma namazından çıkanlar eline ne geçirmişlerse topluca Milönü’ne koşarlar. Çorum’un değişik camilerinden binlerce tahrik edilmiş insan Milönü’ne yığılmıştır.
Oysaki, devlet ve sünni toplumunda bildiği bir gerçeği, doğruymuş gibi kabul edilerek saldırı düzenlenmiş ve tarih boyu hiç bir alevi kendi inancı için insan öldürmemiş ve hiç bir canlıya kıymamıştı. Çünkü alevi öğretisinde cana kıymak çok büyük bir günah olarak kabul edilir. Her canlının yaşama ve yaşıtılması için her tür katkıyı hakkediyor ve yaşanılması gerek ne denli güzellikler varsa, yaşatılsın istiyor. Bunu bilmelerine rağmen, türlü oyun ve iftiralarla alevileri bir kez daha öldürülmesinin gerekli olduğuna inanmışlardı. Tıpkı Yavuz Selimin katliamı gibi,tıpkı Kuyucu Murat paşanın kuyuda onbinlerce aleviyi kuyularda boğdurduğu gibi, tıpkı Deli İsmail paşanın ayni yöntemle alevileri kuyularda boğdurduğu gibi, tıpkı Dersim de büyük bir soykırımın yaşatılması gibi, tıpkı, Koçgiri, Maraş, Sivas, Malatya, Gazi vs yapılan alevi katliamları gibi, Çorum ilini yakıp yıkmış ve viraneye teslim etmişti..
"Müslüman namusuna sahip çık diye açıklamalarda bulunan isalimi gençlik şunları haykırıyordu.
19 Mayıs gösterileri adı altında yine namus bacılarımızın iffet ve hayasına kahpeçe ve haince saldıracak bir gün geliyor. Yüreklerimizi parçalıyor, içimize kan akıtılıyor. Yine müslüman evlâdı kan ağlamaya kafir düzen tarafından soyularak, en müstehcen ve kepaze kılıkta teşhir edilecektir. Bin yıllık mübarek tarihimize bundan büyük bir leke sürülebilir mi? Kurtuluş Savaşında namusunu Yunan eli kirletmektense ölmeyi tercih eden mübarek ninelerimizin kemikleri sızlamaz mı? Ey müslüman, düşün, süngüyle ama karnında çocuk çıkarken zihniyetle bu zihniyetin farkı ne? Namazını kıl, orucunu tut yeter; karışan mı var diyen gafil müslüman sen de düşün... Düşün ki, haddini bilmeyenlere bildirelim hadlerini. Şu hadis-i Şerifi asla unutma, haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır. Ne mutlu canı ile, kanı ile, malı ile CİHAD edenlere..."
diye nutuk atıyorlardı.
Gün Sazak'ın öldürülmesi ve protestolar
Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) önde gelen isimlerinden Gün Sazak'ın 27 Mayıs 1980 Ankara'da Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (DHKC) tarafından öldürüldüğü iddiası üzerine Çorum'da da gerginlik arttı.
Olayların başlaması
28 Mayıs Çarşamba günü, Çorum’un en işlek caddesinde ve çoğunluğu çocuk ve gençlerden oluşan gruplar, “kanımız aksa da zafer İslamın, Kana kan, intikam” sloganlarıyla yürüyüşe geçmişlerdir. Yürüyüş korteji, kısa süre sonra saldırıya dönüşür. Cadde üzerinde bulunan solculara ait iş yerleri tahrip edilmeye, yakılmaya başlanır. 29 Mayıs günü cadde ve sokaklarda yürüyüşler “Kana kan, intikam” sloganlarıyla sürmüştür. İş yerlerinin yağmalanmasına, tahrip edilmesine ve yakılmasına devam edilmiştir.
Çorum’la komşu il, ilçe ve köylerle bağlantılı tüm yollar belirsiz gruplarca işgal edilmiştir.
Segilemiş oldukları oyun o kadar büyük ve güçlü ki, tümünü burda sergilemek imkansızdır.
Katliamı gerçekleştirip, ölü kadınlara tecevüz ettiler ve hamile kadınların karnını deşip, bebeleri süngü ucuna takıp duvarlara yapıştırdılar. Suriye ve Ortadoğu da Işid çetelerin islam adına yaptıkları tüm kötülükleri din ve islam adına yapıyorlardı. yani kafa ayni kafa, zihniyet ayni zihniyet. Maviye'den olma Yezit düşüncesi ve yaptırımları 1500 yıl önce neydiyse, bu günde aynıdır..
Bu plan ve uygulama tutmuş ve 12 Eylül faşit darbesi ülkenin başına tufan gibi oturmuştu. Milyonlarca insan etkilenmiş, binlerce insan katledilmiş, sakat bırakılmış, fişlenmiş ve on binlercesi sürgün edilmiştir. Bugün Kenan Evren gebermiş olsa bile, düşüncesi ve yasaları paşa paşa ve daha bi katmerli bir şekilde yaşatılıyor. Gidenin yerini aratmayacak kadar despot, diktatör, faşist, yeşil darbeciler iş başında her tür oyunu oynamaktan geri kalmıyorlar. Kısacası, ''gitti tatarı, geldi beteri''.
İpek Bayrak.
27.05.2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder