NEWROZ, ORTADOĞU HALKLARIN VE ANADOLUDA Kİ YERİ.!
Med İmparatorluğu şahsında ve en önemlisi de Demirci Kawa şahsında, ateşin izinde ikinci hakikat arayışının pratikleşmesidir. Merkezi uygarlığın şehir devletine karşı ilk direnen, karşı çıkan Kürtler (Huriler), bütün kanlı uygarlığın cefasını çekmiş, hor görülmüş, aşağılanmış, inkar edilmiş, katliama uğramıştır. İkinci Zerdüşt’ün felsefesiyle oluşan Demirci Kawa destanı, ateşin nurlu anlamıyla özgür Kürt şahsında, Orta Doğu halklarını özgür birlikteliğe ulaştırmaktadır. Ateş yalnızca ışık değil, halklar için özgürlüğün bilinci, inancı, kimliği ve karakteri olmaktadır. Bundan dolayıdır ki, Kürt geleneğinde “ateşe su dökmek günah” sayılır.
Efsaneye göre Kürt halkı M. Ö. 612 yılında Demirci Kawa öncülüğünde zalim Dehaq’a karşı ayaklanır. Kral Dehaq’ın sarayı yerle bir edilir, zulmüne son verilir. Zulmünün sona erdiğine işaret olarak Demirci Kawa bir ateş yakar. O ateş Kürtlerin kaderini belirler, harekete geçmelerini sağlar. Özgürlüğün meşalesi “yeni gün” Newroz’un sembolü olarak belirlenir. Newroz Kürt halkının diriliş günü ve kimlik simgesi haline gelir. M.Ö. 612 yılından sonra her 21 Mart gününü Kürtler ateş yakarak coşku ile kutlarlar. Bu kutlama M.S. 1940’lara kadar sürüp gelir. 1940’lardaki dönemin Dehaq’larının kızıl ve beyaz asimilasyonun siyasetleri sonucu Newroz kutlaması yasaklanır. Bu yasağa karşı yine de Kürt halkı Newroz bayramını kutlar ve her geçen gün ateşini daha da gürleştirir. Çocuk, genç, yaşlı demeden etrafında birer barikat olup, kurşunlara göğüs gererek ateşin sönmesini engeller.
Demirci Kawa ile dalgalanan ateşten isyan bayrağı zalim Dehaq’ın zulmünü bitirmiştir. Çağdaş Kawa Mazlum Doğan’ın yaktığı üç kibrit çöpü karanlığın perdesini delip, Amed zindanının karanlık günlerini aydınlığa çevirmiştir. Dört beden, dört can; Ferhat, Necmi, Mahmut, Eşref (dörtler) ateşin onurlu bir yaşamın simgesi olduğunu bedenlerini eriterek anlatmışlar. Ateşte bedenleri bir olduğunda, ateşin içerisinde halay çekmişler. Yaktıkları ateşi, arkadaşları söndürmeye çalıştıklarında “ateşe su dökmeyin, günahtır ateşi, ateşi söndürmek ihanettir” diyerek ölümsüzler ülkesine gitmişler. Bu halayda
Alevilerce Newroz yeni yıl ve baharın başlangıcı ile beraber, inançsal boyutta Hz. Ali’nin hem doğum günü, hem de Hz. Fatıma ile evlendiği, yaradılışın sevgi ve mutluluğun alevlendiği, yeşerip boy verdigi bir gün olarak kutlanır.
Aleviler Hz. Ali’yi 21 Mart’ta anlatırlarken, kendi inanç ve ibadetlerinde en yüce makamda onu görür, ona kutsanmış eşsiz bir kimlik yüklerler. Bu bayramın en anlamlı anları, 20 Mart’ı 21 Mart’a bağlayan gecedir. Bu gece aydınlık karanlığı yener, yani günün uzunluğu geceyi geçer. Halk arasında, bütün tabiat varlıklarının bu gece secdeye indiğine inanılır. Alevilerde kırklar ceminin ilk yapıldığı tarih açısında da çok önemlidir. Kırklar cemi 21 mart'a yapılmıştır diye rivayetler vardır. Onun içindir ki, Newroz aleviler için ve alevilik yaşamında çok önemli bir yere sahiptır.
Bütün inanç değerlerini kendileri yaratan yol bendesi Anadolu Alevi- Bektaşileri, Newroz’u kendi kültürleriyle emzirip beslemişler. Binlerce yıllık uygarlıklardan süzülerek gelen 21 Mart Newroz günü, birbirlerini ziyaret edip barış, dostluk, sevgiyi paylaşmışlar. Gündüzleri halay çekmişler, akşam da dergahlarda ’’Newroz Cemi’’ yapıp semah dönmüşler.
Binlerce yıldır, insanlık kendi tarihinde daima doğa varlıkları ile ilişkilerini hep saklı tutmuş. Bu ilişkilere yer yer kutsallık yükleyerek törensel bir şekilde, zamana ve çağa uyarak, özünü bozmadan sürdürmüştür. İyiye, güzele, doğruya ve yeniye dair ne varsa onu en sevdikleri ile paylaşmıştır. Ağır ve zorlu geçen kış aylarından sonra, toprağı işleyecek, durağanlıktan harekete geçebilecek, bitkilerin yeşermesi, dalların boy vermesi, kuzuların melemesi, toprağın canlanması... Dolayısıyla bereketin ve bolluğun başladığı bir gündür 21 Mart Sultan-ı Newroz.
Ortadogu halkları, ayrıntılarda ve biçimde biraz farklı ama birbirine yakın temalarla kutlarlar bu günü. Bunların bazılarının içerisinde hüzün vardır. Bazılarında sevinç, coşku ve bir bayram havası vardır.
Ömer Hayyam (1040–1122) “Newrozname’ adlı eserinde şöyle anlatır:
“Kürt kahramanı Demirci Kawa’nın en yakın arkadaşı olan Feridun yandaşları ile sarayı basarak zalim Dehak’i esir alır. Bu destan kahramanı Feridun’un İranî halkları bu zülümkar Dehak’in şerrinden kurtardıği gün olarak, Kürtler o günü bayram ilan eder...’’ Kawa Efsanesi’ni kendileri için ulusal bir efsane olarak bina eden Kürtler, bu bayramı, Farslar’dan çok değişik bir tarzda kutlarlar.
Pir Sultan, bir deyişinden newroz'la ilgili şu dörtlüklere yer vermiştir.
Cümle eşya bugün destur aldılar
Erenler dergâhı ruşen bu günde
Aşk ile didâra karşı yandılar
Doldurmuş bâdeyi, sunar elinde
Erenler dergâhı ruşen bu günde
Aşk ile didâra karşı yandılar
Doldurmuş bâdeyi, sunar elinde
Erenler ceminde bâde sundular
Susuz olan kanar kendi gönlünde
Himmeti erince Nevruz Sultan’ın
Himmeti erince Nevruz Sultan’ın
(Pir Sultan)
Susuz olan kanar kendi gönlünde
Himmeti erince Nevruz Sultan’ın
Himmeti erince Nevruz Sultan’ın
(Pir Sultan)
Anadolu’daki Kızılbaş Aleviler ve Newroz
Gece ile gündüzün eşitlenmesi, güneşin balık burcundan koç burcuna döndügü 21 Mart gününe rastlar. Anadolu’daki Kızılbaş Alevileri, yüzlerce yıldır ne serdengeçti pirlerini, ne de onlardan miras kalan inanç ve ibadet günlerini unuttular. Aleviler, yaşadıkları coğrafyada, kendi vicdanlarının sesi neyi öngörüyorsa, töre ve törenlerini ona uygun bir şekilde kutlamışlar. Bu nedenden dolayi, tüm ezilen halkların Newroz'unu kutlar, ortadoğu ve ülkemize barış getirmesini diliyorum..
İpek Bayrak...(20.3.2015)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder