30 Aralık 2015 Çarşamba

HALLAC-I MANSUR'DAN, İBRAHİM'E.!
1949 yılında Çorum'un Sungurlu ilçesinin Karakaya Köyü'nde doğdu. İlkokulu bitirdikten sonra Hasanoğlan Öğretmen Okulu'na girdi. Öğretmen Okulunun ardından İstanbul'daki Çapa Yüksek Öğretmen Okulu'na başladı. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi - Fizik Bölümü öğrencisi olan Kaypakkaya, sol düşüncelerle burada tanıştı. Mart 1968'de Çapa Fikir Kulübü'nün kurucuları arasında yer aldı. Çapa Fikir Kulübü'nün başkanı olan Kaypakkaya, 6. Filo'ya karşı bildiri yayınladığı gerekçesiyle Kasım 1968'de okuldan atıldı.
TKP/ML faaliyetlerinin yoğunlaştığı Çemizgezek bölgesinde mücadele ederken, 24 Ocak 1973'de Dersim/Çemişgezek ilçesi Vartinik köyü Mirik mezrasında kolluk güçleri tarafından bulunduğu köyün etrafı sarılmış, çatışma sırasında TİKKO'nun ilk komutanlarından Ali Haydar Yıldız yaşamını yitirirken, Kaypakkaya yaralı olarak çatışma alanından uzaklaşmıştır. Beş gün sonra kendisinin saklandığı köydeki bir öğretmenin ihbarıyla yakalanmıştır. Yani ihanettin bedeli onu Vartinik'te bulmuştu. İbrahim için söylenecek çok söz var elbet, ama kısaca nasıl Hallac-ı Mansur gibi parçalara bölüp işkencenin en acımasızlığını gösterdiklerini anlatmak istedim.!
İbrahim Kaypakkaya, Diyarbakır'da süren dört aylık sorgulama ve işkence (parmaklarının, ellerinin, ayaklarının kesilmesi gibi) sürecinden sonra, mahkemeye çıkartılmasına az bir zaman kala, 18 Mayıs 1973'te yaşama veda ettiğinde Hallac- Mansur gibi her gün işkence yapılarak bedeninin bir parçasını kesip aldılar ve torbalara koyup babasının eline verdiler. Bu öldürülme biçimi Hallac-ı Mansur'un öldürlme biçimiyle ayniydi.. 'O'na da, 3 gün içinde dirhem dirhep bedeninin parçalayip, üçüncü günün bitiminden başını bedeninde ayırıp bir meydana getirip, ibret olsun diye yakıp külünü çöllere savurdular.
Öyleki Mansur'un külü bile zalimleri korkutuyor ve küllerin nerelere savrulduğunu halktan gizli tutmaya çalışılmıştı. İbrahim Kaypakkaya'ya yapılanda ayni yöntemdi. Mezarına gidenleri yasaklayip içeri attıklarını da gördü bu ülke.! Amansız bir zulmün, amansız korkularına teslim olmuş bir zihniyetin devamı olanlar saraylarından nasıl yanlızlaştığını hepimiz bilmekteyiz.! Korku insanın içinde yaşadığı cehennimidir..Her gün ve her saniye o cehennemin ateşinden yanıyorlardır. ''Yüzlerce yıldır ''Mansur'' gibileri onur ve ilkeleriyle yaşarken, zalimler hergün ölüyordu''.!
Kendi ideallerine sımsıkı sarılan İbrahim, ser verdi ama sırrını zalimlere vermedi. İşte çağımızın Hallac-ı Mansur'u İbrahim Kaypakkaya'dır. Su akar yarığını bulur söylemi çok doğru olarak algılamıştı İbrahim. ''Su aktı yarığını buldu''. Suyun şiddetti bazen kayaları delecek güçte olduğu ve şehirleri altına alacak kadar öfkelidir de.! Bizleri yaşatan inançlarımız olmamış olsaydı, ayla gün doğarmıydı? Bizi biz yapan değerlerimizle ser verip, sırr verilmeyecek kadar görkemli direncin karşısında saygıyla durmak ve onu selamlamak bir onurdur. Sen ve senin gibi direnenler hep sonsuza kadar yaşayacaktır..Direnen yüreğinden binlerce kez öpüyor ve tüm dostlara selamlarımı gönderiyorum..Birgün buluşma ümidiyle hoşça kal çelik yürekli adam. HOŞÇA KAL.
İpek Bayrak.
18.05.2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder