12 Kasım 2013 Salı

AŞK İLE ÇEKTİĞİM CEVRİ CEFAYİ
MECNUN GİBİ YAKAR TUFANIM ŞİMDİ
LEYLA DİYE YANDI ARDIMDA ÇÖLÜM
BAĞIRIP ÇAĞIRAN FERYADIM ŞİMDİ. 

İpek Bayrak..11.11.2013
HAYAT VE YAŞAMIN BU KADAR DEĞERLİ OLDUĞUNU ANLAMIŞ OLSAYDIM EĞER; HİÇ BİR ANIMI BOŞ GEÇİRMEK İÇİN ÇABA GÖSTERMEZDİM.!!

İpek Bayrak..10.11.2013
ÖLÜM GELİR BAŞ KÖŞEYE OTURUR
HANE HANE GEZİP FİGAN ETTİRİR
ZALİM FELEK AYRILIĞA GÖTÜRÜR
DÖNÜŞÜ YOK BİLMEZ YOLA GİDERİZ.

İpek Bayrak..10.11.2013

Gazeteci Savaş Ay'in ölümü elbette çok büyük bir kayiptir. Ama her birimizin yaşayacağı bir yolculuktur ayrıca.. Hiç bir canlı geldiği gibi kalmamış olduğunu bildiğimizden dolayi ölmekte, doğup büyüyüp yaşamak kadar değerli ve anlamlıdır.. Şavaş Ay'in toplumsal yaşama çok değerli katkıları olmuştur. Her ölüm tez ölümdür mutlak, ama bu doğal sürecin de herkesin yaşayacağını bildiğimiz bir olaydır. Acılı ailesine, sevenlerine sabırlar ve baş sağlığını diliyorum.. Işıklar içinde uyu ve yolun açık olsun. Sevgilerimle..

İpek bayrak..10.11.2013
544 HASTA MAHKÜMDE MEKTUP VAR!!

Soner Şimşek editörlüğünde yapılan bir haberi izlerken, insan vicdanın ne kadar derin incindiğini, acıdığını anlatma imkanına sahip olmama çaresizliğini yaşadım.. Sessiz bir ölümün son nefeslerini izlerken, göz yaşlarımın avuçlarımı ıslatığını hissettim. Guatama işkencesinde daha beter hale getirilmiş, bunca insanın üzerindeki baskıları artıran veya eksik etmeyen bir zulmün ortasında bize ses vermeye çalışan bunca insanın dramına kullak vermek ve onlara destek olmak diye tepki göstermemizin zamanı değil mi artık.?

Kimdi bu insanlar veya neden cezaevlerinde olduklarının düşünme, hissetme, duymayan kullaklarımızla duyma, kapalı bıraktığımız vicdanlarımızı açma, konuşmayan dilimizi çözme, acıyan yaraları kapatmaya, zulmün onlara reva gördüğü yaşamı değiştirme diye bir derdimizin olduğunu düşünüyorum.!!!

Bunlar bizdik, kardeşlerimiz, çocuklarımız, babalarımız, eşlerimiz, analarımız, bacılarımız, halalarımız, dayılarımız, amcalarımız, teyzelerimiz ve insanlarımızdı. Bizim, bize sahip çıkma diye bir sorunumuz yoksa zaten biz biz değiliz artık demekten başka çarede kalmiyor.!

İşçekence ve eziyetler sonucunda hastalanan bunca siyasi mahkümün tedavileri yapılmazken, ayrıca tek hücrelerde tutulup ölüme terk edilmiş ve sessiz sedasız aramızda alınmaya yeltenmişlerdi.
Bir ülkenin vicdanı kaybolmuşsa, hukuk sistemi çöküntüye uğramış ise, hak adalet arayişi duvara toslayip kendini vurmaya çalışmış ise, orda insan hakları olduğundan söz edilemez.

Bu anlayiş tarih boyu bizi boğazlayan, boynumuza ipi takıp çekmeye çalışan bir zihniyettin devamıdır. Dünde böyleydi, bugünde böyle ve değiştirmeye çalışmazsak yarınımızda bu olacaktır.

Gençlerin ve toplumun genel yaşamını bloke eden iktidar ve devletin çılgın yazgısını bozacak gücü bulamazsak, bizde bunlar kadar suçlu ve bunlar kadar vicdansız olacağız demektir.. Çünkü her toplum istediği şekilde yönetilir ve yönetilen biçimi benimsemeye çalışırsa, ayni suç unsurunu üstlenmiş olur!

İnsan hakkı olan yaşamı bu şekilde cezalandırmak ve düşüncelerinden dolayi insanlığı yok etmek, nazii dönemini aratmayacak bir sürece girmiş demektir. ( Bazen düşünüyorum da acaba hitler yaşamış olsaydı, başefendinin eline su döker miydi ; dökmez miydi? ) Yani yaşanan bu haksızlıklara karşı her bireyin sorumlu davranıp, insanii ve vicdani gereğini yerine getirmelidir.
Bizi yaşatan, insan kılan onur ve vicdanımızın sessidir. Bu sessi doğru yerde ve doğru zamanda karşılık verebilirsek, o vakit insan olduğumuzu anlamış olacağız.

544 Hasta mahkümün yüzbinlerce haksız yere yatan insanlarımızın özgür olunmasına kadar haykırmaliyiz. Bu dava insanlık davasıdır. İnsanlığımızdan vaz geçmeyeceğiz. Bir kişi kalsak bile! Buda böyle biline baş efendi.!!!

Hastaların derhal serbest bırakılıp, son dönemlerini aileleriyle geçirmelerini sağlamak veya tedavileri için yardımcı olmaktır. Bu büyük bir haksızlığı ve mağduriyetti beraberinde getirmektedir. Babanızın çiftlğinde çıkarınız bu ülkeyi artık.!! Yarınlara çok geç kalınmadan.!!

VİCDANIM ÇOK ACIYOR ÇOOOOK!!

Saygılarımla...

İpek Bayrak...9.11.2013
HOYRAT VURDU GÖNÜL DAĞIM ÜŞÜDÜ
AŞK DALGASI VURDU BOYDAN AŞILDI
KIYAMET Mİ KOPTU YOL MU ŞAŞIRDI !
GELDİ KONDU SARDI GÖNÜL BAĞIMI.

İpek Bayrak...9.11.2013
Bu akşam üstü bir haber kaynağından, aşure ve 12 imamların orucuyla ilgili bir çok insanlarla yapılan söyleşilerden, nutkumun tutulduğunu ve insanlığımdan binlerce kez utandığımı bir daha görmüş oldum. Bin yıldır ayni beşikten bebek beleyen, ayni toprakları harmanlayip suyunu paylaşan, ayni güneşin altında oturup ter atan, acıların, kederlerin ve ülkenin yaşamış olduğu her türlü belasında çıkıp, sevinçlerini beraber yaşayan, komşunun komşuluk ilişkilerinden bi haberdar olmadığını bilmemek, ya da yaşam tarzıyla ilgili hiç bir algıya sahip olmamak gibi bir anlayişin içinde olmalarını şaşkınlıkla seyreder oldum..

Bilmemek elbette ayip değil, öğrenmemek ayiptir. Alevilerin ya da bir başka komşunun ayri bir inançta olup ve kültürünü bilmemek, saygı duymamak gibi kattı bir anlayişi taşımak, kardeşçe bir arada yaşamın zorluğunu da beraberinde getirmiş olur. Alevilere dayatılan bunca zoraki din dersleri, zoraki islam anlayişi, zoraki bir devşirme kültürüyle yok etme çabası olunca, bir çok insanın kafasındaki boşluğu, boş çabalarla ve gereksiz fikirlerle kuşatmış olmasından kaynaklıdır. Bu anlayiş çok zalimce bir anlayiş ve kötü niyetli bir düşünce tarzı olduğunu söylemek isterim. Bin yıl öncesine dayanan büyük bir insanlık dramıyla karşılaşan insanlık, binlerce kez kendini sorgulamalıdır.
İnsanlık ve gelecek adına. Dünün kerbelasi, bu günün kerbelasiyla aynidır.. Zalimlerin yer ve isimleri değişiktir sadece.!!!
Yeryüzünde insanın insana karşı zulmü yok olana dek, her vicdan sahibi mücadele etmelidir...'' Yani bu yaşanan hadisselerden insanlar habersiz yaşiyorsa, yazıklar olsun demekten başka bir şey de gelmiyor insanın içinde.!!! YAZIKLAR OLSUN GERÇEKTEN..!! İnsandan daha üstün, daha değerli hiç bir varlıkta yoktur. Her insan kendi anlayişi kadar insandır, önemli ve değerlidir... Saygılarımla..

İpek Bayrak..8.11.2013
SU GİBİ TAŞIDIM ÖMRÜMÜ SANA 
BENDE ALACAĞIN KALDI MI SÖYLE!
AVCI İDİN DÜŞTÜN ARDIMA BENİM
NEDİR BU CEFALAR CEVRİNİ SÖYLE.

İpek Bayrak..8.11.2013
An gelir
dem vurur çaylar,
an gelir çoğalır duygular
mest olur
gönül.

sen asi çocuk
asi diyarın
türküleri
kadar
neşeli,
ve yoksulluğu
kadar dertlidir
toprağın
dertli çocuğu.

doğmak
yaşamaktır biraz,
belki yanlız
belki berabercedir
türkülerimiz.

ayni sesle
ses verdin
sesimize,
tek sefesti
nefesimizle.

horunların
sırasında
boy verdik
büyüdük
kardeşçesine.

halaylara tutuştu ellerimiz,
sen varsan
bende,
ben varsam sendeyim.

her yerde ve türkülerde,
doğum günün kutlu
olsun çocuk ,
hep kal
bizimle.

İpek Bayrak..7.11.2013
Kazim Koyuncu anısına.! Sevgiyle yüreğinden öperim çocuk. Işıklar içinde uyu.!
SINIRLARA DUVAR ÖREBİLİRSİNİZ BELKİ, YA VİCDAN VE YÜREKLERE NASIL BİR DUVAR ÖRECEKSİNİZ?

Ülkenin her yanına duvar örerek, mayin döşeyerek sorunu çözmek isteyenler, insan yüreği ve vicdanına duvar öremeyeceklerini bilmelerinin gerekli olduğunu düşünüyorum. Umarım tez vakitte anlamış olursunuz olup bitene karşı!.
Belediye başkanı olan bayan arkadaşın, günlerdir duvarın örülmesine karşı çıkarak kendini açlığa terk edip ölümü göğüsleyecek kadar yüreğini ortaya koyabiliyorsa; iktidar sahiplerinin ve devletin insanlığa vurmuş oldukları darbeyi binlerce kez gözde geçirmeleri gerekir. Bir yürek binlerce ve milyonlarca yüreğe dönüştüğünde, bu yüreklerin enkazında ilk kalacak olanda sizlersiniz..

Ülke bugüne kadar ayakta durma becerisini gösteriyorsa, bu iktidarin ve devletin şanında değildir. Gereken vicdanların ayakta dimdik kalmasıyla sağlanmış olduğu haklı bir mücadelenin yapılmasıyla oluşan, gelişmelerin sonucudur.

Ayrışım, bölme, parçalama, gözetleme, kırma, yok etme, insanların yatak odalarına kadar girme ve hayattın her alanını bloke etme, anlayişinizden derhal vaz geçiniz.
Bu ne size ve ne de ülkeye bir faydası vardır. Cinayetlerin çoğaldığı, tecevüzlerin doruk noktasına geldiği, üçlü ve dörtlü evlilik olmayan, imam nikahlı adı altında toplu tecevüzlerin olduğu, cezaevleri ve yatılı okullarda ya da erkek çocuklara tecevüz edildiği, 13 veya 12 yaşlarındaki kız çocukların onlarca iitin tecevüzüne maruz kalması, yine imam nikahi deyip insanların evlilik kandırmacasıyla tecevüzlere meydan verilmesi, neyin ahlaki durumunu düzeltmeye çalışıyorsunuz?

Erkekleriin tecevüzünü, erkeklerden nasıl koruyacaksınız peki? Her bireye özel bir hücremi yapacaksınız? Böyle bir mantığın yaratacağı tahribatı göremeyecek kadar da akıl ve fikir sahibi olmadığınızda ortada. Yaşamın her alanına tecevüz varken, yani onun sahipleride siz iken, kimi nasıl koruyacaksınız? Siz bırakın halk kendi kendini korur!

Bütün bu ahlaksızlıkları yapan siz ve zihniyetiniz değil mi? Yani sayılacak o kadar çürümüşlük varken, öğrencilerın bir arada yaşanmasına engel, sınırları duvarlarla örerek korunmanızı, sizin
kokularınızdan hiç bir zaman sizi kurtaramayacaktır.

Asıl toplumu fuhuş batağına sürükleyen en büyük etken, imam nikahi adı altında resmi olmayan birlikteliklerin yaratmış olduğu tehlikedir. Bunu yaratan sistem ve iktidardır. Yani işin fezevenkliğini siz severek yapmaktasınız..!!! Fazla deşerseniz her türlü iğrenç ve gizli ilişkilerinizde ortaya çıkmış olur.
Kadınların bir cinsel obje olarak anilmasının ve onlar üzerinde mağduriyet yaratıp kirli siyasetlerinize alet etmemelisiniz.

Kürtlerin, alevilerin ve ülkede yaşayan tüm azınlıkların, demokratik kitle hareketlerine katkı yapan ezilen her kesimin, onuruyla bu ülke değerleri yeniden ayağa kalkacaktır.
Dünün kerbelasi bugünün zulmü halen varsa, boyun eğmeyen ve teslim olmayan Hüseyinleri de vardır. Bu sessiz çığlığın duyulması ve insan vicdanına dokunan her kötülüğü ortada kaldırılması içini biran önce harekete geçilmeli ve insan denen varlığın korunması inancıyla söylüyorum..
Yarınlar çok geç olabilir. Belediye Başkanın bu onurlu duruşunu destekler ve mücadelesinin önünde saygıyla eğilirim.. Ülkenin kurtuluşu kadınların omuzunda olduğunu hiç bir zaman unutmamalısınız.!! Saygılarımla..

İpek Bayrak..7.11.2013
Ülkemizi genelevi bahçesi gibi gören Başbakan ve zihniyetti, ülkeyi ne hale getirmeye çalıştıkları ortada. Toplumsal değerlerin hergün yeni ve kendilerine uygun ahlak ki gibi görünen ahlaksız yapılariyle değiştirmeye, dönüştürmeye, kirletmeye hiç kimsenin haddi olmadığı gibi hakkı da değildir.. Bu çağda bunları konuşup toplum aklını bulandırmaya yetkinizde yoktur. Siz uçkur bekçisimisiniz ki, toplumun kendi vicdan ve iradesinde olan değerleri korumaya kalkışıyorsunuz? Had bilmez soysuzlar.!! Bu gençler sahipsizmidir ki, siz yetki alanınızda olmayan bu tür durumları konuşup gündem değiştirmeye kalkışıyorsunuz? Maşallah yani, el atmadığınız bir alan kalmadı. Hepinizin kafasında Hüseyin Üzmez zihniyetti olunca, böyle dışa vurumlar oluyor demek ki.!! Bu harami ağalarını kınıyor ve lanetliyorum. Saygılarımla..

İpek Bayrak..6.11.2013
Üşüştü karıncalar,
değdi can tenime.
soldu toprağın rengi
deşildi
yüreği,
korkularında haykırdı
her bir yanı kederle.

yorgundu benim kadar ben,
ağlayan toprak anaydı.

bazen sesiz ve çaresizce
bizi izlerken bizden.

bazen haykırmaktaydı
bizden daha derin bir izden.
öfkeyle,
bakarkan yüzümüze.!

bizden utanmıştı
utancından,
kör olan her yanımızla.

her uyandığında
biraz daha
acıyordu
gönlü karalı.

vurduk kazma, kürek ile
vurdukça bağrına
acı verdik taa
derin yüreğine.

oysa ki toprağın tenindeydi
her bir can ayrı bir yerden.!

acıtmayin toprağın
yazgısını,
acıtmayin
hey beyler ve efendiler.!!

ben ağlayan toprak anayim.

İpek Bayrak..6.11.2013
RÖTGENCİLİK YAPMAKTA BİZE NASİP OLMUŞTUR DİYEN, BİR ZİHNİYET VE ANLAYİŞİ KUTLUYORUM..!!! 

Bu kadar büyük bir ustalıkla yalan söyleyip kendini kamufla eden hiç kimseyi ne gördüm ve ne de okudum. İnsan toplum ve bireyleri izlerken biraz onları anlar ve okumaya çalışır ve ona görede tespitlerde bulunur.
Ama, inanın bu ülkeyi yöneten zihniyeti okumak oldukça zordur. Kolay gibi görünse bile. Hergün yeni zikzaklar çizerek gündemi ayakta tutmaya çalışmak buna denir. Demokrasiyi, hukuku, insan hakları, bölünmemeyi, tüm azınlık hakları, inanç ve başka türlü yaşam bulan insanları biz koruyoruz demeleri, ne kadar usta olduklarını belirtmek istiyorlar.. Bu kadar yalanı gözümüzün içine bakarak söylenmesinin mert bir yanın olmadığı gibi, namert olduğunu, daha isabetli bir düşünceyle söyleyebiliriz..

El atmadıkları, kışkırtmadıkları, bölüp parçalamadıkları hiç bir şeyin kalmadığını bildiğimiz şekilde, şimdiyse genç öğrencilerin gırtlağına nasıl çökeriz muhabbetti içerisindeler.
Bir rötkenci kılığına girmemişlerdi kısmende olsa, onuda tamamlayip, görevlerini yerine getirmeye çalışmak bu iktidara nasip olmuştur.
Kötü olan ne varsa ve ülkeyi iyi yönetmeme tarzı bunların eseri olmaya devam edecektir.
Taa, 1970 yıllar için gazel okuyacağına, bugun çiftçisini, köylüsünü, açlıkta çöplüklerde yaşam bulan aileri, yine her gece aç yatan çocukların dramını, sokaklari ev belleyip perişan olan kimsesizleri, eğitim için okulların kendi militanlarınızın kışlasına dönüştürülmeleri, biraz sesini mahlif olarak yükselten her kim varsa, boynunu kırmaya çalışılması, bunca hukukçunun sorgusuz ve sualsız cezaevlerinden oluşması, adaletin, hukukun, bölünmenin, kıyımın, acının göz açtırmamamak, cemaat ve iktidarlar arasında ülkeyi boğmaya çalışmakta size nasip olmuştur.
Alevi yi sünni ye, kürdü türk'e, lazı çerkeze, sağcıyı solcuya, ezileni ezene, işçiyi iş verene, öğrenciyi öğretmene, sokakları kimsesizleştirmeye varan bu kadar olumsuz yapılanmaların gelişmeside size nasip olmuştur. Ezmediğiniz kimsenin kalmadığı, başı açık, başı kapalı, halen sınırlara duvar örüp toplumları bölmekte size nasip olmuştur.

Kadınların ne giyeceği, kaç çocuk doğuracaklarını, tümüyle sizin çalışmalarınızın içinde yer almıştır. Alevileri geçmişte kıyımda geçirip ve şimdiyse yeni farklı bir kıyım metodunu deniyerek yok etmek ve kendi kültürlerine yabancı bırakmak ve sünnileştirmektir. Devlet ve iktidarlar ülkenin bunca acı çekmesinin baş aktör ve sebepleri olmuşlardır her daim.

Eski zamanlarda olan kuyrukların oluşmasını bu çağda ve zamanda nasıl algılanır bilmem ama, başefendi o günleri bu günlerle buluşturmasına halen aklım almiyor. O dönemde siya beyaz tv bile yokken ve bugün dünya her ailenin evinin içinde olması, Başbakana mı bağlıdır? Yani buda mı sizin başarınızdır? Hem iktidar olup her gücü kullanacaksınız ve hemde muhallefet olup tekrar halkın boynuna kılıncını vurmaya çalışacakasınız.! Dünya değişti ve değişecektir. Bu değişimler olunca, sana danışarakta olmuyor baş efendi.!! Haddini bu kadar aşmanın kimseye faydası olmadığı gibi, sana hiç bir faydası yoktur.

Yaşamın her yerine zalimce girmene artık bu halk ve toplumlar izin vermemelidir. Zulmün çarklarının senin başına balyoz gibi inmeli ve senin yapmış olduğun tüm yanlış ve zorba tutum davranışları yoketmelidir. Ülke bu cezaevinde kurtulmalıdır.
Bunca insanın cezaevlerinde sorgusuz sualsız yaşamlarına izin verilmemelidir. İnsan yaşamına kelepçe vuran hiç bir zalim, sonuna kadar gitmemiştir. Hukukun çökmesi, adaletin olmayişi, özgürlüklerin barikatlarla kapatılması ve yine cezaevlerinde hasta olan bunca mahkümü elinde tuturmanın bir izahi durumu var mı? Tabii bunuda biz yaptık demek için sizde kocaman bir yürek lazım .

Hukuksuzluk o kadar vahim bir noktaya gelmiş ki, kendine bile hukukun sağlayamadığı gibi, kendinede hukuksuz davrana gelmiştir.. Barış sürecinde söz ederken sanki bir başkaları barış sürecini bozuyormuş gibi davranmak, hangi ahlaki durumla izahi mümkün olabilir diye düşünmek yine bizlere düşmüştür. Bariş için hiç bir adım atmayan sizler, hak hukuk için ve demokrasi özgürlüklerin barıkatlarını aşamayan sizler, nasıl bir başkalarını suçlar noktaya gelirsiniz.?

Yazılacak o kadar yanlış ve tutumlarınız varki, anlatmak ve zaman bulmak imkansızlığını yaşar oluyoruz. Şeytan bile senin karşında diz çöker olmuş ve utancında kendini yakar olmuştur. Yani şeytan bile senin kadar cürretkar davranıp halkı ve ülkeyi perişan etmeyi düşünmemiştir. Bu sahtekar davranışları bırakıp kör olan gözleriniz ve duygularınızı açıp bakınız artık!
Bu kadar kötülüğü ve belayi bu ülkenin başına getirme hakkınız olmamalıdır.
İnsanlık ve doğaya vermiş olduğunuz zararın haddi ve hududu yoktur.

Sizin boynunuz sizin dibinizde kırılsın ve bir daha kalkışınız olmazsın..Bunu dedirtmek için o kadar zalim ve kötüsünüz ki, bencillik sizi kör etmiş, zalımlaştırmıştır. Artık yalan söylemeyiniz..Hiç bir şey çözmediğiniz gibi varolan yanlışlara binlerce yanlış ve kusur eklediniz.. İçinize örmüş olduğunuz mayınlardan kurtulmadıkça, ne barış, ne kardeşlik ve ne de özgürlükler olur. Saygılarımla..

İpek Bayrak..5.11.2013
İNSANLIK VİCDANINDA KANAYAN KERBELA.!!

Dünyamız ve ülkemiz hergün kerbelayi yaşarken, bugün başlayan kerbeladan boynu kesilip ikram edilen imam hüseynin başı ve tüm ailesinin acı günüdür. Yani baş eğmeyen, yezide karşı diz çökmeyen bir mücadelenin başlangıç günüdür. İnsanlığın tarih kapısına veya hanesine kara yazılan bir gündür bugün. 
Ha bugün değişen bir şey var mı; diye sorsak yoktur sanırım? Tarihin her döneminde yaşanan zulümle beraber, baş kaldıran Hüseynler vardır ve var olmayada devam edecektir. . Zalime karşı diz çöküp teslim olursanız, tüm şerefinizle beraber insanlığınızıda kaybetmiş olursunuz diyen bir kişilikten söz ediyoruz.. Bu ilkeleri savunan bir gerçeğin ve bize ulaşan tarih bir gününü unutmamak gerektiğine inaniyorum.. Tüm dünyanın özgürleşmesine kadar bu mücadele devam edecektir.

Bunu yazarken, yaşanan bunca katliamlar, yok edilen insanlar ve insanlık, acıların, talanların, göz yaşının insanlık nehrine akıtılan kan kokusu kadar keskin olmuştur yaşananlar.
Kurulan darağçları, kesilen insan başları, kuyularda boğdurulan her yüreğin devamidir yaşadıklarımız.
İnsanlık kendi belasinda ders çıkarmadığı müdetçe, biz insanlığımızdan ve yapamadığımızdan hep utanç duymaya, acı çekmeye devam edeceğiz.

Her türlü kötülüğün sahibi olan insan, her türlü iyiliğin ve barışında sahibi olabilmelidir. Biz insanlığımızı kazandığımız gün kerbelalar yaşanmayacak ve akan kanın girdabında ve utancında boğulmayacağız. Evrenin aklı gibi insanında aklı ve yüreği bir olmalıdır. Akıl insana sabrı, bilinci, vicdanı öğretirken, korkularımıza karşı insan olmamızıda öğretmektedir.

Bizler doğanın gücünde olan her nesneyi kabul ettiğimzden biz, insan olmayi öğrenmiş olacağız. Her canlının kalp atışı vardır tıpkı insan gibi ! O vakit, varolanın bilinci de varolmalıdır. Kendimize kurduğumuz üstünlük bilinciyle varolan her nesneyi yok etme, öldürme, zarar verme, katletme hakkıda olmamalıdır. Hiç bir çıkar, hiç bir zenginlik bütün bunların üstünde değildir. Bunlar yoksa zaten zenginlik yoktur. Onun için bu bilince sahip olamayanlar, her türlü talanla çevresinde varolan, nefes alan her şeyi yok etmek için büyük bir çaba içindedir.
O günde böyleydi ve bugünde öyledir. Ondan dolayi kerbela hergün ağlıyor ve kerbela hergün kaniyor.
Bizi iyileştirecek olan biz, bizi yok eden yine biz insanlarız. Hiç kimseye bakii olmayan günlük yaşamsal halimizle bu kadar derin acıların yaşanması niye? Hep bunları düşünsem bile bunu tek bir cevabı vardır. Vicdanlığın yokluğu, insanlığın beyin fakirliği, aç gözlülüğün hakkim olması ve zulmü artırmasıyla ilgilidir.
Dünya hepize ait olmuş olsa bile, paylaşımlar hepimize ait değildir. Haklı ve haksızlığın kavgasıdır bu! Bir karıncanın hakkıda bizim kadar bir haktır..Bizi ağlatan bizler ve bizi güldürecek olan yine bizler olursak, dünya ve insanlık kurtulmuş olur!!

Her dönemde böyle olagelmiş bir kara tarihin, kara temsilcileriyiz bugünle olan yarınımıza. Ölen öldürülen, yok olan bunca değerin yokluğuna alışmak gibi bir kötü huyumuzun olduğunu unutmamak lazım. Onun için kerbela ve ondan bugüne kadar gelen süreçleri unutmamak adınadır feryadım.
Kerbela şehitlerin nezdinden insanlık için yaşamlarını kaybeden tüm devrim şehitlerini aniyor ve saygıyla selamliyorum.

İpek Bayrak..4.11.2013
OKUDUM İNSANI İNSAN DİLİNDEN
KİTAPLARA SIĞMAZ DERDİ BİR BAŞKA
HER ALEMİ GÖRDÜM YÜKÜ SIRTINDA
TAŞIRKEN BÜKÜLÜR HALİ BİR BAŞKA.

İpek Bayrak..4.11.2013
İnsanın emrine mahküm olan hiç bir düşünce özgür değildir.. Düşünceyi doğru bir vicdanla ve aklın yoluyla olması gereken yere koyarsak özgür olur ancak.!

İpek Bayrak..3.11.2013
HELE BAKIN ŞU FELEĞİN NAZINA
BENİ KÖZE SENİ NARA BIRAKTI
OCAKLARA KARA KAZAN KAYNATIP
HEMİ VİRAN, HEMİ ŞİVAN BIRAKTI.

İpek Bayrak..3.11.2013
Tüm dost ve arkadaşlarıma iyi pazarlar. Sevgilerimle..
KONUŞMAYİ BİLMEZ AHMAK SÜRÜSÜ
OTURDUĞU YERİ ÇULLU BEĞENMEZ
BENLİĞİNDEN ŞİŞER TAŞAR HER HALİ
ARİF MECLİSİNDE İRFAN BEĞENMEZ.

İpek Bayrak..2.11.2013
Kardelenler üşüdü
ıslaklığımdan,
göz yaşlarımin nehirleri
okşadı
hüznüyle,
akıp giden 
bir ömrün
geçen zaman
tünelinde.!

hangi yaranın
yarasını saracak bu
gönül!
kederin duvarlarını yalar
hasretinde.

çıkmaz sokakların
bahçesindeyim,
gah görünür
olurum kendimle,
gah kaybolurum
düşümle,
hep sen varsın
ben olan
benle!

İpek Bayrak..1.11.2013
KENDİNİ BİLMEZLE DOST OLMA ASLA
BEKLENTİSİ BAŞKA HALİ BİR BAŞKA
KİBİR HAMURUNDA MAYA TUTARKEN
ŞİŞER BENLİĞİYLE TAVRI BİR BAŞKA.

İpek Bayrak..31.10.2013
UNVAN SAHİBİ OLMAK, İNSANI EŞEK OLMAKTAN KURTARAMİYOR BAZEN.!!

Prof. dr. Ahmet Akgündüz, Aleviler ve Alevilik hakkındaki zehirli düşüncelerini kendisine iade ederken, bu kadar cehallet anlayişini taşıyan bir prof. unvanına sahip olan kişiyide kınıyoruz. İnsanın erdemi unvanından dolayi olunmuyor ne yazık ki! İnsanın yüreğinde kiri varsa, beyninde örümcek ağını kurmuş ise, ve o olumsuz düşüncenin girdabında çıkamiyorsa, bundan öte söyleyecek anlamlı bir ifade de olmaz elbet! Bu tür beyanlar cehallettinizi kapatacak, ayıbınızı örtecek bir durum hiç değildir.
Ahmet Efendi, unvanını kullanarak adam olacağınıza, insanlığınızı ve dünya ya olan bakışınızı değiştirip, bir parça insan olmanızı biz aleviler olarak erdem sayardık. Sizin aleviler hakkındaki düşünceleriniz değil kardeşliği korumak, bi arada nefes alamayi bile gerek bırakmayacak kadar olumsuz bir anlayişin tezehürrüdür.

Elbette, bazı tespitleriniz doğru olabilir. Biz toplum ve inanç olarak aranızdan oluşan ağın çok ötesindeyiz.
Sizinle, inanç, düşünce ve kültür bakımında çok farkliyiz. Siz, islam ve din anlayişiyle algınızı geliştirirken, aleviler dünya yi algılayişleriyle, evrensel bakışlarıyla, insana dönük anlayişiyle, kendi inanç ve kültür öğesiyle, kavramayi hakk saymaktadır. Birinci fark burada yatar. Yani tam anlamiyle farklı ve sizin irşaat anlayişinin çok dışındadır alevilik.!

Siz kabeye dönerek arayişlerinizi tamamlamaya çalışırken, aleviler insana ve yaradanın yaratmış olduğu tüm varolana dönerek inancını tamamlamaya çalışmaktadır. Bunun en büyük yaklaşımı ve bakışı sevgidir. Alevilik bir sevgi ağı olduğu kadariyla, bir sevgi inancıdır. Yaradanın ya da evrenin varlığı bir sevginin kaynağıdır. Varolana inanıp sahip çıkmak ve onu sevgiyle korumakla yükümlüdür. Bunun neresi senin anlayişinla bağdaşabilinir?

Hiç bir kitap, İnsan değerinden ve sevginin oluşumundan daha değerli değildir. Sevgisiz bir dünya yaşamınında kimseye bir faydası yoktur. Bu yazdıklarım gerçek inanç sahibi olanlara değildir asla. Gerçek inanç gönül kabesinden gizlidir. oraya doğru bakan her tür güzelliği ve çirkinliği görebilir. Yani nasıl bakıldığına ve nasıl gördüğüne bağlıdır. Başka yerde din aramanında bir faydası olduğunu düşünmüyorum. Bu kadar kan dökülen din anlayişinden sonra.!!! Vicdan dinin ve adaletin anahtarıdır. Vicdanı olmayanın hiç bir güzelliği, dini, inancı ve doğru bakışıda olamaz.

Kuranı her şeyden üstün tutmanız ise, bizlerle sizin arasındaki varkın nasıl, ortaya koyduğunu iyi açıklamaktadır. Kuran'nın kutsallığı insanın kutsallığından daha değerli ve önemli değildir.
Her güzellik insan içinse, ya da her gelen kitap insan için, gelmiş olduğunu kabul edersek, buda demekdir ki, insan en kutsal değerdir ve kitapların arasında boğulmayacak kadar da yüce bir varlıktır. Allah, tüm melekleri insana secdeye çağırırken bunun içindı.!! Hani sizde öyle diyorsunuz ya.!! Cennet anaların ayağı altında derken, kadınlara ve analara yapmadığınız kötülük yoktur. Bu nasıl bir tezzattır.?

Kuran veya herhangi bir inanca tabii olanlar, yaradana insanın erdemleri, doğanın ve evrenin varlığı kadar değerli olan insan yaşamı üzerinedir.
Tanrı kitapları gönderirken, insanı değerli bulduğu içindir.
İnsan önemli olmamış olsaydı, tüm dini kitaplar insanlardan önce gelirdi.
Evrenin varlığı da, insanın ve tüm canlıların yaşamsal varlığı kadar kutsal olduğu içindir. Biz aleviler böyle bakar ve böyle inanırız!

Bizler insanı böyle görürken, siz din adına insanları parçaliyor ve ciğerlerini söküp yemekte ve vahşi hayvanlar gibi her yeri talan etmektesiniz. Kan döken, insan yakan, her kötülüğü, kendinden hak gören hiç bir inancın ve dinin içinde olmayacağız. Bizim, inancımız sevgi ve hoş görü inancıdır. Tanrıya giden yolda budur. Biz tanrının insanii kamilden görürken, siz din adına allahı sevindirmek için kadınlara, çocuklara ve insanlığın en ulaşılmaz değerlerine tecevüz ederek, kendinizi ifade ediyorsunuz. Nasıl sizinle bir oluruz? Tarihin hiç bir döneminde sizinle ayni düşünüp ve sizin gibi yaşamı benimsemedik.

Siz doğayi katlederek, tahrip ve yağmalayarak, hak hukuk tanımadan, insan kanını içmek için mucadele ederek hayat bulmaya çalışırsınız, biz ise, hayatta varolan her şeyin kutsallığına inananarak saygı göstererek ve koruyarak hayat vermeye çalışıyoruz..
Siz beş vakit namaz kılarak, beş şartın yerine getirilmesi için göbek kaşıyarak, inançlarınızı yerine getirirken, bizler inancımızın gereği olarak, insana dönük ibadetlerimizi cem olarak yapmakta ve inanç merkezlerimizde cem evleri olduğunu kabul ederiz..

Siz ahıret diye bilinmeyen bir dünya için hizmet ederek kelle kesmeye kadar vukku bulurken, bizler bu dünya yi yaşanır kılar, kabe ve cennet olması için dua ve hizmetlerimizi yapmaktayiz.
Siz, kadınlarınızı insan olarak görmeden köle muamelesini yaparak, onlara hiç bir yaşam hakkını tanımadan her türlü zulmü reva görürken, biz kadınlarımızı en kutsal varlıklar arasına alarak saygı göstermekteyiz.

Çünkü gelen her kitaptan kadının doğurganlığından dolayi kutsal bir varlık olarak sayılmış ve toplumsal değerler içinde, önemli bir konumda olduğuna yer vermiştir.
Biz yaşatırken, sizler öldürmeye, bölmeye, çalmaya, talana hizmet etmeye, doğayi yok etmeye, yaşamsal olan tüm damarları kesmeye yönellik bir hizmet içerisindesiniz.

Sayacağımız o kadar farklı ve ayrı düşünceler varki, biz hiç bir şekilde birbirimize benzemeyiz.!
Zaten benzemiş olsaydık, bizler tarih boyu bu kadar katliamları, zulümleri yaşayip görmezdik.
Biz size benzemiş olsaydık, siz sünni ve biz alevi olarak hayat bulmazdık.
Biz size benzemiş olsaydık, sizin gibi din adına insan kesmez ve dünyayi kana bulamazdık. Dönün bir islam ülkelerine bakınız, hangi birisi yaşama dair bir ümit vadetmektedir?

Dünya bu kadar karanlığın gömleğine sarılmış kan revan içindeyse, bunu tüm islam ülkelerin cennet saydıkları cehnnemini insanlığa yaşatmalarındandır. Bu kadar zalim bir din ve inaç olursa, insani vicdan taşıyan bir bireyin buna gönül katacağını düşünmüyoruz. Kirinde ve karanlığında arınmayan bir inaç sistemi, ne kendini kurtarmaya yönellik bir davranış sergiler ve ne de insanlığın kurtulmasına hizmet eder!

Siz burayi hal yoluna koymadan öte dünya için çalışırken, biz buranın yaşamsal alanı olarak her türlü hizmeti yapmaktan geri kalmayacağız. İbadettin en belirgin noktası budur!
Çoook Farklar var aramızdan çoookkk.

Onun için siz henüz kardeşlik kavramını bilmezken, sizin bizim kestiğimizi yemezken, bizleri tanrının varlığı olarak görmezken, bizim ne inanç olarak, ne düşünce olarak, ne de kültür olarak, sizinle hiç bir ortak yanımız yoktur ve asla olmayacaktırda.

Cemaat ve devletin dayatığı aleviler olmayacağız ve olmamak içinde canımız pahasına direneceğiz. Bu oyunlar alevileri asimle edip, cemaat, devlet ve cem vakfin ihanetti içerisinde yok etmek için atılmış bir adım olduğunuda biliyoruz. Bu alevilere yapılmış olan en büyük darbe ve tuzaktır. Alevilerin bundan büyük bir ders çıkarmaları gerektiğine inaniyorum. Bu ayrıca hiç bir katliama da benzemiyor ve tehlike çok daha büyük ve ötelerdedir. Buna hoş görüyle bakan kim olursa olsun, ihanet etmiş olur. Toplumsal inancımıza göre düşkün ilan edilmiştir.

Her din ve inanç kendisiyle yaşam bulursa doğrudur ve yaşatılırsa, insanlığın kazancıdır. İlkin islamcılar olarak, döktüğünüz bunca kanı temizleyin ve ondan sonra başkaların hakkında konuşma lütfüne ulaşın. Sizin haddinize değildir aleviliği tarif etmek. Siz Peygamberin torunlarına ihanet edip kesenlerden değilmisiniz? Daha neyi tartışıp konuşacağız ki?

Dininizi rant parazında kurtarmaya, insanlığın yaşamsal alanına saygı göstermeye, siyasetin kirinden arındırmaya, diyanettin kanalında kurtarmaya ve her türlü toplumsal uzlaşiyi sağlamaya, hakkın bir varlığı olarak kabul edip görmeye çalışırsanız belki hem dini ve hemde kendinizi bu zulümden kurtarmış olursunuz. Dünyayi kana boğan hiç bir dinin inancın insanlığa, bilime ve geleceğe faydası yoktur.
Dönün kendi içinizi ve dine yüklemiş olduğunuzun yanlışlarında arınıp kurtulunuz.
Yoksa bu zulümü yapan din, dünyanın karanlığına ve insanlığın yok oluşuna hizmettir.
Bundan öte, haddinizi bilmenizi tafsiye etmekteyiz. Bu kirli düşünce ve söylemleriniz için sizi men ediyorum. Saygılarımla..

İpek Bayrak..30.10.2013

Not:
Bu yazım dilini Hollanda daki bir kurumdan da paylaşmış olduğumu belirtmek isterim. Yazım tarihi bir ay öncesine dayalıdır.
Ayrıca, yine tekrarlamaktan fayda bulduğum için yaziyorum. Gerçek inanan hiç bir bireyin toplumun, ya da her hangi bir dini rencide ederek değil, bize biçilen gömleğini niçin giyimek istemediğimizi bellirtiğim bir yazım parçasıdır paylaştığım. Söylemek istediğim bugün islam adına insanlığa ve dünyayai kana boğanlaradır. Her birey kendisine yakın olan mesajini mutlak almış olur. Gerçek inanları kırdıysam özürc dilerim. Benim sözüm size değildir. Saygılarımla..
Kum gibi savruldu tenim
vurdu çöl kıyısına,
bazen yorgun bir yaşlı,
bazen gençliğe yeniden
olan merhabasıdır sanki,
bu ömür.

estikçe fırtınalar
vurur kıyılarıma
sesizce,
dövdükçe üşür
ruhum
sonbaharın rüzgarında.

toprak ana kadar sesizdir
sana olan hasretim.

yolcuların en yorgunuyum
hey gönül,
savrulan
bir kum tanesi gibi
düşerim kendi çölüme,
üşür tenim can içinde
can ile..

İpek Bayrak..29.10.2013