19 Aralık 2013 Perşembe

İNSAN HAKLARIN OLMADIĞI BİR HAKKIN GÜNÜ.!!

10 Aralık insan hakları günü, analar günü, babalar günü; kadınlar günü çocuklar günü vs. gibi günlere bölünmüş bir yaşamın içinde hiç bir günün kendi özel durumunda kutlanıp, hakkedecek noktada asla olmamıştır. Hangi yanımıza dönsek, bu saydığımız günlerin üzerine zulüm çullanmış olduğu, yaşamsal alanları ve günlerimizi karaya bağlamıştır. Zifiri karanlığa büründürülen günlerin kendi anlam ve itibarinide kaybetmiştir.
Temelde hepsi insan haklarını ilgilendiren sorunların kendisidir bu günlerin anlamı.!!
Dünya ve ülkemizde her gün kan kokusunda cinnetli hale gelmiş insanlık, can çekişmekte olunca, bu günün anlamınıda kavrayacak düzey ve istikamette olamayacaktır.. Yaşamın kendine özgü bir bilinci ve algısı vardır. O bilinç oluşamayan sistem ve yapılanmalarda, hak ihlallarını daha şiddetli görmekte olacağız.
Kanun ve yasalar parti liderlerin iki dudağı arasında erimeye yüz tutarsa, hukuk çullayip, adaleti vuruyorsa, adalet vicdanları yaraliyorsa, hangi insan haklarını konuşacağız ki? Her gün dirhem dirhem insanlığımızı, vicdanımızı, cüzdanların arasında aramaya kalkınca, ne denli insanlığın bittiğinede şahit olduğumuzun gerçeğini değiştiremiyor ne yazık ki..!!!.

1:İnsanlar yaşamlarında, aşı, ekmeği, yatağı, barınaracak bir yeri ve ortamı yoksa hangi haklardan bahsedebiliriz ki?

2.Dünya da ve ülkemizde milyonlarca çocuğun aç yaşadı, yatakları olmadığı, sokak şiddettine mahruz kaldığı, her türlü kötülüğün içine atıldığı, tecevüze uğratıldığı, hırsızlığa, eroin ve esrarın pençesine düştüğü, bunca şiddet yaşatılıp öldürüldüğü, küçücük bedenleriyle ağır işlerde çalıştırıldığı, sokakların barınak olarak görüldüğü, itilip kakıldığı ve cezaevlerine bile konulduğunu görmek, insan hakkının olmadığı ve zulüm yapanların kendi haklarının daha ön planda olduğunu görmekteyiz.

3. Yine kadınların, yaşamsal alanlarını gasbeden hergün dünyanın ve ülkemizin bir çok yerinde şiddet ve tecevüzler sonucu hayatlarının kaybeden binlerce ve on binlerce kadının, haklarının insan hakkı olarak bile algılanmadığını bilince, insan hakların nerde olduğunu düşüncesine sefkeder olmuştur.

4. Yaşlıların, düşkünlerin, sakatların nasıl mağdur olduklarını, sokaklara atıldıklarınada tanığızdır.

5. Emperyal şirketlerin iki dudağı arasına sıkışan haklar, insan hakları değildir.!! Bu aç gözlü sermayelerin paylaşımlarında dünyanın yarısından fazlası açlıkla, savaşla ve her türlü kötülükle mücadele etmek zorunda bırakılıyorsa, orda bir sorun var demektir. Ekolojik dengenin bozulması ve yer kürenin hastalanıp feryat etmeside bunun için değilmidir?

Bu zalim çarkın karşısında tavır almayip ve bunların isteğini yerine getiren ülke ve liderler de ayni çarkın pedallarına takılarak, onlara teslim olmuşlardır. Üretim ve tüketimin sonu yoktur elbet, ama dünyanın ve insanlığın geldiği ve geleceği bir son mutlak vardır. Bunu göremeyecek kadar gözlerine kan bürünmüş bu aç gözlü sermaye güçleri, hangi haklara sahip olduğumuzu da çok iyi göstermektedir.

İnsan haklarını koruyacak yasalar yoksa, her gün insanlık kaybediyorsa, burda bir sorunun olduğunu düşünmek ve çareler üretmek zorundadır.

Hukuk, adalet, güvence, demokrası, özgürlükler her toplum ve birey içindir. Ayrıca varolan her canlı içindirde. Bunu sağladığımız zaman bu çarkın dişlerini kırıp, hakkedilmesi gereken yere gönderilmesidir.
Günümüz dünyasında yasalar zengini daha zengin, fakiri daha fakir hale getirmek için oluşmuş gibi görünmektedir.

Ülkemizde, halen yüz binlerce insan suçsuz yere cezaevlerinde yatmaktaysa, burda bir sorunun olduğunu ve ayrıca nice hukukçunun içerde olması da manidar değilmidir? Hukukçu bile mağdur olacak bir noktaya geliyorsa, o ülkede haktan ve hukuktan söz edilemez. Ekonomiyi kendi güçleri arasında paydenlerde hesap sorulmuyorsa, burda bir sorun var demektir.
Sokaklarda insanlar devletin polisi tarafından öldürülüyorsa, orda sorun var demektir.
Roboski de insanların üzerine bombalar yağıyor ve bedenleri paranparça olabiliyorsa orda sorun var demektir.
Barış getireceğiz, hak ve özgürlüklerin kanallarını açacağız deyip bağıranlar, 11 yıldır hiç bir acıyi dindirmedikleri gibi, daha çok şahinleştiklerini görüp yaşadık bu ülkede. Bunlar insan haklarında bile haberleri olmayanların ve kendi düşlerinden, kendi rüyalarına dalanların haklarıdır..

Hergün sokaklarda devletin şiddeti ve kendini bilmez eşlerinin veya sevgili görünüpte sevgisizlikle nasıl kadınları öldürdüklerini biliyoruz. Kürtlerin, alevilerin, ermenilerin, süryanilerin, ezilenlerin, işçinin, köylünün, emekçinin, konuşanın, yazanın, sanat üretenin, doktorun, hukukçunun, eğitmenin,kadının ve tüm insanlığı kapsayacak nice haklarının yok sayıldığı bir ülkenin hergün utancıyla uyanıp, tekrar uyumaktayiz. Hal böyle oluncada insan hakları günü neyimize ki?
Hakkı olmayanların haklarını koruyan gün demiş olsak, daha bir anlam ifade edebilir belki..
Adalet mülkün temellidir diye yazılan yazının havada kaldığınıda biliyoruz. Adalet, hukuk, özgürlük ve demokrası temellini oluşturmadan, mülkün temellini de sağlayamayiz..

Her yanımız göz yaşı kan ve acıyla kuşatılmışken, hiç bir haktan söz edilemez ve konuşmanın bir anlamıda olmaz.. Saygılarımla...

İpek Bayrak...10.12.2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder