27 Mart 2014 Perşembe

ÜLKEMİZDE Kİ, NEWROZ BAYRAMIN ANLAMI.!!

Newroz'un, doğanın uyanışı olarak algılanması ve 21 Mart'ta DOĞA kışlık giysilerinde arınıp, yeni giysilere bürünmesiyle anılsa bile; kürtler, aleviler, zerdüştler, ezidiler ve bir çok halklar için başka bir kavramla anılmaktır..
Biz biliriz ki, doğanın kendi içindeki yaşamsal bir uyanışıdır 21 mart. Ama ayni zamanda Kawa'nın başlatmış olduğu bir baş kaldırı, zalim ve zulmün saltanatını yerle bir edip bayram olarak, kutlanmasına yol açmıştır. Yarın D.bakır da kutlanacak olan Newroz bayramı, kürtlerin yıllardır vermiş oldukları mücadele sonucudur.!
Bu devletin kürtlere vermiş olduğu bir hak değildir. Bazı tartışmaları izlerken geçen yılların karanlık günlerinde dem vurup, bu günün çok güzel haklar kürtlere verildiğini anlatanların aklına da şaşiyorum doğrusu. Yıllar öncesine kadar anılmayan kürt sözcüğü de yoktu ve kart kurt sonucunda oluşan bir kelime gibi algılaniyordu.. Ama binlerce can gitti ve büyük bedeller ödendi. Mazlum Doğan, Zekiye Alkan ( ki Zekiye benim çocukluk arkadaşımdı) ve bir çok genç bedenlerini ateşe vererek bugüne gelindi.

Gencecik ve pırıl pırıl insanlardı ve yaşanması gereken yaşta kendilerini ateşe tutuşturacak kadar irade sahibi olmuşlarsa dayanılması güç olan zalimin, zulmüne karşı hayatlarını ortaya koyan birer kawaydılar. Bayramlar veya özgürlükler kolay kazanılmiyor. Ayrıca devletin veya Hükümetin kürtlere, alevilere, ermenilere, aydınlara, devrimcilere, kadınlara, yoksullara ve tüm türkiye halklarına bir özgürlük vermiş değildir. Hata gün geçtikçe çok daha derinleşen sorunlara, hukuksuzluğa ve adaletsizliğe yol açmıştır. Çivi tutmayan kurumlar ve iktidarın bundan dolayi, bu kadar derin pisliklerin içine girmesini sağlayan bu ülkenin hukuksuzluğu değil mi? Daha 12 eylül, yasaların damarında beslenen bu zihniyet, yeni bir yasa yapma cesaretini gösteremeyecek kadar cesareti yoksa, gelecek açısında da bir inandırıcı vaadleride olmayacaktır..
Kürt açılımı dediler bir şey ortada yok. Alevi açılımı dediler, din derslerinde alevi çocuklara küfür edilip, çocukları isalami kuralara göre eğitiyorlar. Roman açılımı dediler ve romanları yerlerinde sürüp, dört duvar arasına hapsetiler. Ronamların mülküyetlerine el konup onları surların, şehirlerin dışına sürükleyip, mülklerini rant pazarı olarak kendi aralarında pay eylediler.
Türkiye de hiç kimseye hiç bir zaman hak verilmemiştir. Kısmen de olsa alışık olmadığımız bir durum var ise mücadele sonucunda belli sonuçlar elde edilmiştir. Kürtlerin yıllar sonra Newroz Bayramını kutlamaları gibi.! Başbakan ve ekibinin bundan övünüp pay çıkarmalarını ise doğru bir düşünce olmadığı gibi seçim meydanlarında tek dil, tek millet, tek devlet ve tek din üzerindeki israrlı yapısını sürdürmektedir.

Yani tekrarını söylersek, devlet ve hükümetin henüz hiç kimseye bir hak verdikleri yoktur.! Bu demokratik ülkelerde ancak çözüm iki taraflı ve çok taraflı olarak algılanıp çözülür. Yarın bir yılını dolduran barış süreci, barışın inşaası için kürtlerin ve türkiye halklarının, haklarının verilmesi, siyasi makümleri serbest bırakılması, dağdaki gençlerin normal siyasi yaşama katılması, ülkede tüm toplumsal uzlaşmanın sağlanması, barışın hakim kılması sözü vardı. Bir yıl geçmesine rağmen henüz iki taraflı bir çözüm olmadığı gibi, tek taraflı yürüyen ve yürütülen bir süreç var sadece.!
Bu da kürt tarafının sağlamış olduğu bir süreçtir. Erdoğa'nın etrafında kilitlenen bir iktidar ve devlet güdümlü çöküntüler kürtlerin sorununa çözüm olmadıkları gibi, ülkenin hiç bir sorununa da çare değildirler.
Hükümetin elinde her hangi bir şekide barışa gidecek projeden söz edilmezken, yarının neler getireceği kaygısıda yoktur. Sadece kendi pisliklerini kapatma çabasına kilitlenmiş zayatlı bir iktidar, kavgacı ve ayrımcı bir Başbakan'la ülke boğuşmaya çalışıyor.
Önemli olan bu çürüyen yapının nasıl temizleneceği ve ülkenin tam bir demokratik ülkeye nasıl dönüştürülmesidir.! Bu korsan aşiretçiliğin çamurunda bir an önce bu halk mücadele edip kurtulması gerek.!
Başbakan, kan dökülmüyor ; barışı biz sağladık demesi gibi ayakları yer tutmayan tutarsız bir söylemden başka bir şey değildir. Yine söylüyorum ve herkesin bildiği de budur. Kürtler ve kürt hareketi savaşı durdurma iradesinde olmamış olsaydı, Baş efendi ve yalaka takımı ayni sözlerden dem vuracaklarmiydi? Kürtlerden binlerce kez özür dilemelilerdir. Bu akan kanı durdurdukları için.! D.bakır kendi barışını sağlamak için elinde geleni yapıyor. Devlet ve iktidar buna nasıl bir cevap verdiklerini Roboskiden dolayi çok iyi biliyoruz. Gezide halkın üzerine çüllandıklarında ve çocukları bile terorist olarak ilan edip canlarına kıydıklarınıda biliyoruz.! Hangi vahşetlerini bize haklılarmış gibi gösterebilirler ki. ?

Bugün Ankara'nın göbeğinde onlarca ağacı kesip katledikleri gibi.! Neymiş Başbaka'nın görüntüsünü bozuyormuş diye! Böyle bir zulüm,böyle kötü ve karanlık düşünce olabilir mi? Ortaçağda mı yaşiyoruz.? Bu nasıl bir zihniyet ve inanın insanın kanı donuyor bunları yaşayip görünce.!
Önemli olan polisin şiddetine karşı kahramanlık destanı yazmak değil; Sayin Baş efendi.! Polisi demokratik bir düşünceyle eğitmek ve polisin şiddet uygulamamasını sağlayip hukuk anlayişi içinde, birer insan haline getirmektir. Polis'le beraber bu kadar destan yazarken hiç düşünmedin mi birgün bende bu polisin eline düşebilirim diye? Yaradılanı sevdim yaradandan ötür sözcüğün senin için geçerliliğini çoktan kaybettiğini bildiğimiz için, senin para çalmanın, talan etmenin, zulüm göstermenin, hukuksuzluğun,diktatörlüğün ve her türlü haksızlığı yapmanın dışında, sevdiğin hiç bir şey yoktur Sayin Baş efendi..!!

Umar ve dilerim Newroz bayramı büyük bir şenlik içinde kutlanır ve gelecekten de barış bayramı olarakta halklar arasında hayat bulur.! Nice bayramlara..!

İpek Bayrak..20.3.2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder