SEVDİĞİNDEN AYRİ DÜŞEN AŞIĞIN
ÇALAR AŞK TELİNDE SAZI PERİŞAN
DAHA PARLAMADAN GÖNÜL IŞIĞI
SÖNDÜ EFKARINDA NARI PERİŞAN.
İpek Bayrak..26.3.2014
27 Mart 2014 Perşembe
ÜLKEMİZDE Kİ, NEWROZ BAYRAMIN ANLAMI.!!
Newroz'un, doğanın uyanışı olarak algılanması ve 21 Mart'ta DOĞA kışlık giysilerinde arınıp, yeni giysilere bürünmesiyle anılsa bile; kürtler, aleviler, zerdüştler, ezidiler ve bir çok halklar için başka bir kavramla anılmaktır..
Biz biliriz ki, doğanın kendi içindeki yaşamsal bir uyanışıdır 21 mart. Ama ayni zamanda Kawa'nın başlatmış olduğu bir baş kaldırı, zalim ve zulmün saltanatını yerle bir edip bayram olarak, kutlanmasına yol açmıştır. Yarın D.bakır da kutlanacak olan Newroz bayramı, kürtlerin yıllardır vermiş oldukları mücadele sonucudur.!
Bu devletin kürtlere vermiş olduğu bir hak değildir. Bazı tartışmaları izlerken geçen yılların karanlık günlerinde dem vurup, bu günün çok güzel haklar kürtlere verildiğini anlatanların aklına da şaşiyorum doğrusu. Yıllar öncesine kadar anılmayan kürt sözcüğü de yoktu ve kart kurt sonucunda oluşan bir kelime gibi algılaniyordu.. Ama binlerce can gitti ve büyük bedeller ödendi. Mazlum Doğan, Zekiye Alkan ( ki Zekiye benim çocukluk arkadaşımdı) ve bir çok genç bedenlerini ateşe vererek bugüne gelindi.
Gencecik ve pırıl pırıl insanlardı ve yaşanması gereken yaşta kendilerini ateşe tutuşturacak kadar irade sahibi olmuşlarsa dayanılması güç olan zalimin, zulmüne karşı hayatlarını ortaya koyan birer kawaydılar. Bayramlar veya özgürlükler kolay kazanılmiyor. Ayrıca devletin veya Hükümetin kürtlere, alevilere, ermenilere, aydınlara, devrimcilere, kadınlara, yoksullara ve tüm türkiye halklarına bir özgürlük vermiş değildir. Hata gün geçtikçe çok daha derinleşen sorunlara, hukuksuzluğa ve adaletsizliğe yol açmıştır. Çivi tutmayan kurumlar ve iktidarın bundan dolayi, bu kadar derin pisliklerin içine girmesini sağlayan bu ülkenin hukuksuzluğu değil mi? Daha 12 eylül, yasaların damarında beslenen bu zihniyet, yeni bir yasa yapma cesaretini gösteremeyecek kadar cesareti yoksa, gelecek açısında da bir inandırıcı vaadleride olmayacaktır..
Kürt açılımı dediler bir şey ortada yok. Alevi açılımı dediler, din derslerinde alevi çocuklara küfür edilip, çocukları isalami kuralara göre eğitiyorlar. Roman açılımı dediler ve romanları yerlerinde sürüp, dört duvar arasına hapsetiler. Ronamların mülküyetlerine el konup onları surların, şehirlerin dışına sürükleyip, mülklerini rant pazarı olarak kendi aralarında pay eylediler.
Türkiye de hiç kimseye hiç bir zaman hak verilmemiştir. Kısmen de olsa alışık olmadığımız bir durum var ise mücadele sonucunda belli sonuçlar elde edilmiştir. Kürtlerin yıllar sonra Newroz Bayramını kutlamaları gibi.! Başbakan ve ekibinin bundan övünüp pay çıkarmalarını ise doğru bir düşünce olmadığı gibi seçim meydanlarında tek dil, tek millet, tek devlet ve tek din üzerindeki israrlı yapısını sürdürmektedir.
Yani tekrarını söylersek, devlet ve hükümetin henüz hiç kimseye bir hak verdikleri yoktur.! Bu demokratik ülkelerde ancak çözüm iki taraflı ve çok taraflı olarak algılanıp çözülür. Yarın bir yılını dolduran barış süreci, barışın inşaası için kürtlerin ve türkiye halklarının, haklarının verilmesi, siyasi makümleri serbest bırakılması, dağdaki gençlerin normal siyasi yaşama katılması, ülkede tüm toplumsal uzlaşmanın sağlanması, barışın hakim kılması sözü vardı. Bir yıl geçmesine rağmen henüz iki taraflı bir çözüm olmadığı gibi, tek taraflı yürüyen ve yürütülen bir süreç var sadece.!
Bu da kürt tarafının sağlamış olduğu bir süreçtir. Erdoğa'nın etrafında kilitlenen bir iktidar ve devlet güdümlü çöküntüler kürtlerin sorununa çözüm olmadıkları gibi, ülkenin hiç bir sorununa da çare değildirler.
Hükümetin elinde her hangi bir şekide barışa gidecek projeden söz edilmezken, yarının neler getireceği kaygısıda yoktur. Sadece kendi pisliklerini kapatma çabasına kilitlenmiş zayatlı bir iktidar, kavgacı ve ayrımcı bir Başbakan'la ülke boğuşmaya çalışıyor.
Önemli olan bu çürüyen yapının nasıl temizleneceği ve ülkenin tam bir demokratik ülkeye nasıl dönüştürülmesidir.! Bu korsan aşiretçiliğin çamurunda bir an önce bu halk mücadele edip kurtulması gerek.!
Başbakan, kan dökülmüyor ; barışı biz sağladık demesi gibi ayakları yer tutmayan tutarsız bir söylemden başka bir şey değildir. Yine söylüyorum ve herkesin bildiği de budur. Kürtler ve kürt hareketi savaşı durdurma iradesinde olmamış olsaydı, Baş efendi ve yalaka takımı ayni sözlerden dem vuracaklarmiydi? Kürtlerden binlerce kez özür dilemelilerdir. Bu akan kanı durdurdukları için.! D.bakır kendi barışını sağlamak için elinde geleni yapıyor. Devlet ve iktidar buna nasıl bir cevap verdiklerini Roboskiden dolayi çok iyi biliyoruz. Gezide halkın üzerine çüllandıklarında ve çocukları bile terorist olarak ilan edip canlarına kıydıklarınıda biliyoruz.! Hangi vahşetlerini bize haklılarmış gibi gösterebilirler ki. ?
Bugün Ankara'nın göbeğinde onlarca ağacı kesip katledikleri gibi.! Neymiş Başbaka'nın görüntüsünü bozuyormuş diye! Böyle bir zulüm,böyle kötü ve karanlık düşünce olabilir mi? Ortaçağda mı yaşiyoruz.? Bu nasıl bir zihniyet ve inanın insanın kanı donuyor bunları yaşayip görünce.!
Önemli olan polisin şiddetine karşı kahramanlık destanı yazmak değil; Sayin Baş efendi.! Polisi demokratik bir düşünceyle eğitmek ve polisin şiddet uygulamamasını sağlayip hukuk anlayişi içinde, birer insan haline getirmektir. Polis'le beraber bu kadar destan yazarken hiç düşünmedin mi birgün bende bu polisin eline düşebilirim diye? Yaradılanı sevdim yaradandan ötür sözcüğün senin için geçerliliğini çoktan kaybettiğini bildiğimiz için, senin para çalmanın, talan etmenin, zulüm göstermenin, hukuksuzluğun,diktatörlüğün ve her türlü haksızlığı yapmanın dışında, sevdiğin hiç bir şey yoktur Sayin Baş efendi..!!
Umar ve dilerim Newroz bayramı büyük bir şenlik içinde kutlanır ve gelecekten de barış bayramı olarakta halklar arasında hayat bulur.! Nice bayramlara..!
İpek Bayrak..20.3.2014
Newroz'un, doğanın uyanışı olarak algılanması ve 21 Mart'ta DOĞA kışlık giysilerinde arınıp, yeni giysilere bürünmesiyle anılsa bile; kürtler, aleviler, zerdüştler, ezidiler ve bir çok halklar için başka bir kavramla anılmaktır..
Biz biliriz ki, doğanın kendi içindeki yaşamsal bir uyanışıdır 21 mart. Ama ayni zamanda Kawa'nın başlatmış olduğu bir baş kaldırı, zalim ve zulmün saltanatını yerle bir edip bayram olarak, kutlanmasına yol açmıştır. Yarın D.bakır da kutlanacak olan Newroz bayramı, kürtlerin yıllardır vermiş oldukları mücadele sonucudur.!
Bu devletin kürtlere vermiş olduğu bir hak değildir. Bazı tartışmaları izlerken geçen yılların karanlık günlerinde dem vurup, bu günün çok güzel haklar kürtlere verildiğini anlatanların aklına da şaşiyorum doğrusu. Yıllar öncesine kadar anılmayan kürt sözcüğü de yoktu ve kart kurt sonucunda oluşan bir kelime gibi algılaniyordu.. Ama binlerce can gitti ve büyük bedeller ödendi. Mazlum Doğan, Zekiye Alkan ( ki Zekiye benim çocukluk arkadaşımdı) ve bir çok genç bedenlerini ateşe vererek bugüne gelindi.
Gencecik ve pırıl pırıl insanlardı ve yaşanması gereken yaşta kendilerini ateşe tutuşturacak kadar irade sahibi olmuşlarsa dayanılması güç olan zalimin, zulmüne karşı hayatlarını ortaya koyan birer kawaydılar. Bayramlar veya özgürlükler kolay kazanılmiyor. Ayrıca devletin veya Hükümetin kürtlere, alevilere, ermenilere, aydınlara, devrimcilere, kadınlara, yoksullara ve tüm türkiye halklarına bir özgürlük vermiş değildir. Hata gün geçtikçe çok daha derinleşen sorunlara, hukuksuzluğa ve adaletsizliğe yol açmıştır. Çivi tutmayan kurumlar ve iktidarın bundan dolayi, bu kadar derin pisliklerin içine girmesini sağlayan bu ülkenin hukuksuzluğu değil mi? Daha 12 eylül, yasaların damarında beslenen bu zihniyet, yeni bir yasa yapma cesaretini gösteremeyecek kadar cesareti yoksa, gelecek açısında da bir inandırıcı vaadleride olmayacaktır..
Kürt açılımı dediler bir şey ortada yok. Alevi açılımı dediler, din derslerinde alevi çocuklara küfür edilip, çocukları isalami kuralara göre eğitiyorlar. Roman açılımı dediler ve romanları yerlerinde sürüp, dört duvar arasına hapsetiler. Ronamların mülküyetlerine el konup onları surların, şehirlerin dışına sürükleyip, mülklerini rant pazarı olarak kendi aralarında pay eylediler.
Türkiye de hiç kimseye hiç bir zaman hak verilmemiştir. Kısmen de olsa alışık olmadığımız bir durum var ise mücadele sonucunda belli sonuçlar elde edilmiştir. Kürtlerin yıllar sonra Newroz Bayramını kutlamaları gibi.! Başbakan ve ekibinin bundan övünüp pay çıkarmalarını ise doğru bir düşünce olmadığı gibi seçim meydanlarında tek dil, tek millet, tek devlet ve tek din üzerindeki israrlı yapısını sürdürmektedir.
Yani tekrarını söylersek, devlet ve hükümetin henüz hiç kimseye bir hak verdikleri yoktur.! Bu demokratik ülkelerde ancak çözüm iki taraflı ve çok taraflı olarak algılanıp çözülür. Yarın bir yılını dolduran barış süreci, barışın inşaası için kürtlerin ve türkiye halklarının, haklarının verilmesi, siyasi makümleri serbest bırakılması, dağdaki gençlerin normal siyasi yaşama katılması, ülkede tüm toplumsal uzlaşmanın sağlanması, barışın hakim kılması sözü vardı. Bir yıl geçmesine rağmen henüz iki taraflı bir çözüm olmadığı gibi, tek taraflı yürüyen ve yürütülen bir süreç var sadece.!
Bu da kürt tarafının sağlamış olduğu bir süreçtir. Erdoğa'nın etrafında kilitlenen bir iktidar ve devlet güdümlü çöküntüler kürtlerin sorununa çözüm olmadıkları gibi, ülkenin hiç bir sorununa da çare değildirler.
Hükümetin elinde her hangi bir şekide barışa gidecek projeden söz edilmezken, yarının neler getireceği kaygısıda yoktur. Sadece kendi pisliklerini kapatma çabasına kilitlenmiş zayatlı bir iktidar, kavgacı ve ayrımcı bir Başbakan'la ülke boğuşmaya çalışıyor.
Önemli olan bu çürüyen yapının nasıl temizleneceği ve ülkenin tam bir demokratik ülkeye nasıl dönüştürülmesidir.! Bu korsan aşiretçiliğin çamurunda bir an önce bu halk mücadele edip kurtulması gerek.!
Başbakan, kan dökülmüyor ; barışı biz sağladık demesi gibi ayakları yer tutmayan tutarsız bir söylemden başka bir şey değildir. Yine söylüyorum ve herkesin bildiği de budur. Kürtler ve kürt hareketi savaşı durdurma iradesinde olmamış olsaydı, Baş efendi ve yalaka takımı ayni sözlerden dem vuracaklarmiydi? Kürtlerden binlerce kez özür dilemelilerdir. Bu akan kanı durdurdukları için.! D.bakır kendi barışını sağlamak için elinde geleni yapıyor. Devlet ve iktidar buna nasıl bir cevap verdiklerini Roboskiden dolayi çok iyi biliyoruz. Gezide halkın üzerine çüllandıklarında ve çocukları bile terorist olarak ilan edip canlarına kıydıklarınıda biliyoruz.! Hangi vahşetlerini bize haklılarmış gibi gösterebilirler ki. ?
Bugün Ankara'nın göbeğinde onlarca ağacı kesip katledikleri gibi.! Neymiş Başbaka'nın görüntüsünü bozuyormuş diye! Böyle bir zulüm,böyle kötü ve karanlık düşünce olabilir mi? Ortaçağda mı yaşiyoruz.? Bu nasıl bir zihniyet ve inanın insanın kanı donuyor bunları yaşayip görünce.!
Önemli olan polisin şiddetine karşı kahramanlık destanı yazmak değil; Sayin Baş efendi.! Polisi demokratik bir düşünceyle eğitmek ve polisin şiddet uygulamamasını sağlayip hukuk anlayişi içinde, birer insan haline getirmektir. Polis'le beraber bu kadar destan yazarken hiç düşünmedin mi birgün bende bu polisin eline düşebilirim diye? Yaradılanı sevdim yaradandan ötür sözcüğün senin için geçerliliğini çoktan kaybettiğini bildiğimiz için, senin para çalmanın, talan etmenin, zulüm göstermenin, hukuksuzluğun,diktatörlüğün ve her türlü haksızlığı yapmanın dışında, sevdiğin hiç bir şey yoktur Sayin Baş efendi..!!
Umar ve dilerim Newroz bayramı büyük bir şenlik içinde kutlanır ve gelecekten de barış bayramı olarakta halklar arasında hayat bulur.! Nice bayramlara..!
İpek Bayrak..20.3.2014
KAWA'NIN ATEŞİ YÜKSELDİ DAĞDA
YOK OLDU ZALİMİN HIŞMI HER YERDE
KUTLANIR BAYRAMLAR BÜTÜN DİLLERDE
GELDİK NEWROZ İLE BULUŞTUK CANLAR.!
İpek Bayrak..20.3.2014
Tüm Halkların Newroz Bayramını kutlar ve Newroz'un ateşi zalimlerin saltanatını yerle bir etsin.! Saygılarımla...
YOK OLDU ZALİMİN HIŞMI HER YERDE
KUTLANIR BAYRAMLAR BÜTÜN DİLLERDE
GELDİK NEWROZ İLE BULUŞTUK CANLAR.!
İpek Bayrak..20.3.2014
Tüm Halkların Newroz Bayramını kutlar ve Newroz'un ateşi zalimlerin saltanatını yerle bir etsin.! Saygılarımla...
Birgün
çocuklarımızın öldürülmediği, yaş günlerini kutlayacakları bir ömrü
onlara verebilmeyi başarabilirsek, işte o vakit biz onlara karşı
borcumuzu ödemiş olacağız. Ali İsmail Korkmaz, gezide hayatlarını
kaybeden tüm günçler ve en küçüğü olan Berkin'in, yaş günleri ne yazık
ki mezarların başında anılarak tamamlanacaktır. Sizleri koruyamadığımız
için suçluyuz ve mahçubuzdur. Hepinizden özür dilerken ve ayrıca bizi derin uykularımızdan uyandırdığınız için de size çok ama çok teşekkür ederiz.
Hakınız bize çok geçti çocuklar ve umarım ki, sizi utandırmayacak bir ülkeyi halk olarak yenide inşaa edebilmeyi başaracağız.! Hakkınızı helal edin gençler ve bizden taraf tüm haklarımız varsa size helaldir. Rahat uyuyunuz. Ali İsmal, yaş günün kutlu olsun kuzum..Biliyorum sizler sonsuza kadar yaş günleriniz olacak ve kutlanacaktır, ama ölecek olan ise size karşı olan, haksızlıkların karşısında direnç gösteremeyenlerdir. Berkin, en küçüğünüzdür kendinize ve ona çok iyi bakın. OLUR MU? Hepinizin yüreğinden çok öpüyorum ve sizi çok seviyorum.. Yaşamımıza büyük bir anlam kazandırdığınız için.! Işılar içinde uyuyunuz çocuklar..
İpek Bayrak..18.3.2014
Hakınız bize çok geçti çocuklar ve umarım ki, sizi utandırmayacak bir ülkeyi halk olarak yenide inşaa edebilmeyi başaracağız.! Hakkınızı helal edin gençler ve bizden taraf tüm haklarımız varsa size helaldir. Rahat uyuyunuz. Ali İsmal, yaş günün kutlu olsun kuzum..Biliyorum sizler sonsuza kadar yaş günleriniz olacak ve kutlanacaktır, ama ölecek olan ise size karşı olan, haksızlıkların karşısında direnç gösteremeyenlerdir. Berkin, en küçüğünüzdür kendinize ve ona çok iyi bakın. OLUR MU? Hepinizin yüreğinden çok öpüyorum ve sizi çok seviyorum.. Yaşamımıza büyük bir anlam kazandırdığınız için.! Işılar içinde uyuyunuz çocuklar..
İpek Bayrak..18.3.2014
DERİN UYKULARDAN UYANAMADIN
UYAN ÇOCUK UYAN KAVGA GÜNÜNDÜR
ELVAN ELVAN OLMUŞ YARAN KANİYOR
UYAN ÇOCUK UYAN KAVGA GÜNÜNDÜR.
İpek Bayrak..11.3.2014
Berkin, çocuk derin uykusunda uyanamadı ve hepimiz tekarar onunla binlerce kez öldük.! Bir çocuğun yaşamını söndürecek kadar acımasız olan ülkenin vatandaşı olmaktan da büyük bir utanç duymaktayim. Berkin, bugün büyük abilerine kavuştu ve onlarla ışıklar içinde yatarken, bizlerinde anılarında her daim yaşayacaktır. O güzel kalbinden öpüyorum çocuk.! (((( Tüm abilerine bizden selamlar söyle güzel çocuk.!!
UYAN ÇOCUK UYAN KAVGA GÜNÜNDÜR
ELVAN ELVAN OLMUŞ YARAN KANİYOR
UYAN ÇOCUK UYAN KAVGA GÜNÜNDÜR.
İpek Bayrak..11.3.2014
Berkin, çocuk derin uykusunda uyanamadı ve hepimiz tekarar onunla binlerce kez öldük.! Bir çocuğun yaşamını söndürecek kadar acımasız olan ülkenin vatandaşı olmaktan da büyük bir utanç duymaktayim. Berkin, bugün büyük abilerine kavuştu ve onlarla ışıklar içinde yatarken, bizlerinde anılarında her daim yaşayacaktır. O güzel kalbinden öpüyorum çocuk.! (((( Tüm abilerine bizden selamlar söyle güzel çocuk.!!
10 Mart 2014 Pazartesi
NİCE EKİN İDİM HASAT'TA DÖNDÜM
VURGUN YEDİM AMA YİNE DİRİLDİM
YAR OLAN ANAMIN KOYNUNA GİRDİM
NİNİYLE BÜYÜTÜP BELEDİ BENİ.!
İpek Bayrak..8.3.2014
Tüm Ana ve emekçi kadınlara adiyorum..!! Bir güne sığmayacak kadar derin ve acılı yüreklerinden öpüyorum.. Sevgilerimle..
VURGUN YEDİM AMA YİNE DİRİLDİM
YAR OLAN ANAMIN KOYNUNA GİRDİM
NİNİYLE BÜYÜTÜP BELEDİ BENİ.!
İpek Bayrak..8.3.2014
Tüm Ana ve emekçi kadınlara adiyorum..!! Bir güne sığmayacak kadar derin ve acılı yüreklerinden öpüyorum.. Sevgilerimle..
SAVAŞ VE YOKSULLUĞUN ADI KADIN..!!
Dünya yi siyasi ve hukuksal olarak yaptırım güçlerini elinde tutan Erkek egemenliğin gücüne odaklı bir yaşamsal tarzın, kadını daha çok içe kapatma, güçsüz ve söz hakkını tanımama sonucuna götürmüştür.
Dünya ve ülkemizde en çok bedel ödeyen kadın ve çocukların olduğunu görmek tessedüfi bir durum olmadığı gibi, ağır sorunlar altında ezilen bir yaklaşımın kalıcılığınıda sağlamış olmasıdır.. Hiç bir konuda söz hakkına sahip olmayan kadın, toplumdaki yeri ve konumu hep sorgulana gelmiştir. Eğitilmeyen, gelişmeyen ve özgürleşmeyen kadın, yarının cahil siyasetçilerini yetiştirdiği gibi, katil olabilecek evlatlarıda yetiştirmeye muktedir olma yolunda ilerleyecektir. Yani kadın kendi katilini kendisi yaratma sonucuna gidecek kadar geri kalmışlığın kurbanı haline getirilmiştir. O nedenden dolayi kadının yaşamsal yapısını bir güne sığdırmak, kadına karşı olan güvensizliğin oluşmasına da yardımcı olmak demektir.
Dünya Kadınlar Günü ya da Dünya Emekçi Kadınlar Günü her yıl 8 Mart'ta kutlanan ve Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanmış uluslararası bir gündür.İnsan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılmış olsa bile, kadına olan bakışını değişmemiş olması, kadının ekonomik, sosyal, siyasal, aile ve toplum yaşamında yerini sağlamlaştırmamıştır.
Ülkemizde nerdeyse ortalama olarak günde beş kadının eş ve erkek şiddeti karşısında ya hayatını kaybediyor veya sakat bırakılıyor. Bazı bölgelerde töre cinayetleri gibi görünse bile, daha çok bilinç altı algının din unsuruna bağlı olarak, katli vaciptir diyerek öldürülmelerine, ya da şeriat kanunlarına göre ceza verilmelerine sebep olunmaktadır. Kabile tarzı yaşamlardan hukuk ve yasaların hükmü olamadığından dolayi, kadın çok daha vahim sonuçların akibetine uğrayarak; ekonomik özgürlüğün askıya alınmasından kaynaklı, insan olma yapısında uzak tutulması, sadece cinsel malzemenin unsuru olarak algılanması, kişilik haklarının elinde alınması, evin içi ve dışında köle muamelesine tabi tutulmasına kadar gidecek noktalara gelmiştir.
Dünya da bir çok değişimin yaşanmasına rağmen, ülkemiz ve islam kurallarına göre şekillenmiş toplumlarda halen kadınlar toprağa gömülerek öldürülmektedir. Oysa ki tüm dinlerin ortak noktalarına bakıldığında cennet kadının ayakların altındadır diye övgüler yapılmaktadır. Ama gerçek yaşamda öyle olmadığını hepimiz görüyor ve biliyoruz.!! 8 veya daha küçük çocukları 60 veya 70 yaşındaki din adına, yaşlı başlı insanlara eş olarak veriliyorsa, bu din veya dinler yalan söylemiş anlamına gelmektedir.
Din kavramı, yaşamı sadece erkeklere ve kutsal sayılan erkeğin arzu ve isteklerine göre şekillemiştir. Neden Peygamberler hep erkek olarak gelmiştir? Bu soru ve cevap açısında bize bir çok şey anlatmaktadır.! Oysa ki Peygamberleri de kadınlar doğurup büyütmüştü. Burda Peygamberlerin yücelliğinde söz ediliyor ama, anne eş ve kız evlatlarında, niçin yücelik görünmüyor.?
Demek ki, din unsurlarına göre değil, demokrasi, hak ve özgürlüklerin sağlanmasında, hukuk karşısında ve toplum yaşamında eşit olma arzusuna göre bir yaşamla mümkün olabilecektir. Kadını gelişemeyen toplumlardan ne özgürlük, ne insan hakları, ne demokrasi, ne hukuk kavramı diye bir çok şey değişmeyecektir.
Değişim kadının bilinci, toplumsal yaşama katılıp söz sahibi olması, siyasi kararların içinde direk yaşam bulması, tüm kurum ve kuruluşlardan olması gereken yerini alması, en etkili yolu eğitimde devrim yaşaması, ayrımcılığın kör pençesinde kurtulması, din denen zehirin kölesi olmaması, erkek egemenliğinden kurtulması gibi bir çok nedenle kadın hayatını değiştirecek yaşamsal değerlerin ortağı haline getirilmesiyle mümkündür.. Toplumsal bilincin değişmesi kadının gelişmesi demektir. Saygılarımla..
İpek Bayrak..8.3.2014
Dünya yi siyasi ve hukuksal olarak yaptırım güçlerini elinde tutan Erkek egemenliğin gücüne odaklı bir yaşamsal tarzın, kadını daha çok içe kapatma, güçsüz ve söz hakkını tanımama sonucuna götürmüştür.
Dünya ve ülkemizde en çok bedel ödeyen kadın ve çocukların olduğunu görmek tessedüfi bir durum olmadığı gibi, ağır sorunlar altında ezilen bir yaklaşımın kalıcılığınıda sağlamış olmasıdır.. Hiç bir konuda söz hakkına sahip olmayan kadın, toplumdaki yeri ve konumu hep sorgulana gelmiştir. Eğitilmeyen, gelişmeyen ve özgürleşmeyen kadın, yarının cahil siyasetçilerini yetiştirdiği gibi, katil olabilecek evlatlarıda yetiştirmeye muktedir olma yolunda ilerleyecektir. Yani kadın kendi katilini kendisi yaratma sonucuna gidecek kadar geri kalmışlığın kurbanı haline getirilmiştir. O nedenden dolayi kadının yaşamsal yapısını bir güne sığdırmak, kadına karşı olan güvensizliğin oluşmasına da yardımcı olmak demektir.
Dünya Kadınlar Günü ya da Dünya Emekçi Kadınlar Günü her yıl 8 Mart'ta kutlanan ve Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanmış uluslararası bir gündür.İnsan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılmış olsa bile, kadına olan bakışını değişmemiş olması, kadının ekonomik, sosyal, siyasal, aile ve toplum yaşamında yerini sağlamlaştırmamıştır.
Ülkemizde nerdeyse ortalama olarak günde beş kadının eş ve erkek şiddeti karşısında ya hayatını kaybediyor veya sakat bırakılıyor. Bazı bölgelerde töre cinayetleri gibi görünse bile, daha çok bilinç altı algının din unsuruna bağlı olarak, katli vaciptir diyerek öldürülmelerine, ya da şeriat kanunlarına göre ceza verilmelerine sebep olunmaktadır. Kabile tarzı yaşamlardan hukuk ve yasaların hükmü olamadığından dolayi, kadın çok daha vahim sonuçların akibetine uğrayarak; ekonomik özgürlüğün askıya alınmasından kaynaklı, insan olma yapısında uzak tutulması, sadece cinsel malzemenin unsuru olarak algılanması, kişilik haklarının elinde alınması, evin içi ve dışında köle muamelesine tabi tutulmasına kadar gidecek noktalara gelmiştir.
Dünya da bir çok değişimin yaşanmasına rağmen, ülkemiz ve islam kurallarına göre şekillenmiş toplumlarda halen kadınlar toprağa gömülerek öldürülmektedir. Oysa ki tüm dinlerin ortak noktalarına bakıldığında cennet kadının ayakların altındadır diye övgüler yapılmaktadır. Ama gerçek yaşamda öyle olmadığını hepimiz görüyor ve biliyoruz.!! 8 veya daha küçük çocukları 60 veya 70 yaşındaki din adına, yaşlı başlı insanlara eş olarak veriliyorsa, bu din veya dinler yalan söylemiş anlamına gelmektedir.
Din kavramı, yaşamı sadece erkeklere ve kutsal sayılan erkeğin arzu ve isteklerine göre şekillemiştir. Neden Peygamberler hep erkek olarak gelmiştir? Bu soru ve cevap açısında bize bir çok şey anlatmaktadır.! Oysa ki Peygamberleri de kadınlar doğurup büyütmüştü. Burda Peygamberlerin yücelliğinde söz ediliyor ama, anne eş ve kız evlatlarında, niçin yücelik görünmüyor.?
Demek ki, din unsurlarına göre değil, demokrasi, hak ve özgürlüklerin sağlanmasında, hukuk karşısında ve toplum yaşamında eşit olma arzusuna göre bir yaşamla mümkün olabilecektir. Kadını gelişemeyen toplumlardan ne özgürlük, ne insan hakları, ne demokrasi, ne hukuk kavramı diye bir çok şey değişmeyecektir.
Değişim kadının bilinci, toplumsal yaşama katılıp söz sahibi olması, siyasi kararların içinde direk yaşam bulması, tüm kurum ve kuruluşlardan olması gereken yerini alması, en etkili yolu eğitimde devrim yaşaması, ayrımcılığın kör pençesinde kurtulması, din denen zehirin kölesi olmaması, erkek egemenliğinden kurtulması gibi bir çok nedenle kadın hayatını değiştirecek yaşamsal değerlerin ortağı haline getirilmesiyle mümkündür.. Toplumsal bilincin değişmesi kadının gelişmesi demektir. Saygılarımla..
İpek Bayrak..8.3.2014
3 Mart 2014 Pazartesi
BU GÜNDEN YARINA.!!
Değişmeli şehirler
değişmeli sokaklar,
yüreklerin yurdu
bir vatan
düşü kadardır
yaşadığın toprak.!
yıkılsın zindanlar
sınırlar kalmasın
perdelenmiş
duvarlar ardında;
her hikaye kucaklaşsın
bu günden yarına.!
kurtulmak kadar hür
yaşamak kadar özgür
kalsın sokaklar.
sen ben kalmasın
ayrılıklar
köşesinde,
korku
ve korkularımız
yutmazsın bizi
yarının karanlıklarına.
tutuşsun ellerimiz
birleşsin
fikirlerimiz
büyüsün
kocaman
yüreklerimizle,
bu günden yarına.!
İpek Bayrak..3.3.2014
Değişmeli şehirler
değişmeli sokaklar,
yüreklerin yurdu
bir vatan
düşü kadardır
yaşadığın toprak.!
yıkılsın zindanlar
sınırlar kalmasın
perdelenmiş
duvarlar ardında;
her hikaye kucaklaşsın
bu günden yarına.!
kurtulmak kadar hür
yaşamak kadar özgür
kalsın sokaklar.
sen ben kalmasın
ayrılıklar
köşesinde,
korku
ve korkularımız
yutmazsın bizi
yarının karanlıklarına.
tutuşsun ellerimiz
birleşsin
fikirlerimiz
büyüsün
kocaman
yüreklerimizle,
bu günden yarına.!
İpek Bayrak..3.3.2014
KİMİ MEMLEKETİ SOYDU YÜRÜDÜ
KİMİ KARŞI DURDU KİMİ SÜRÜLDÜ
KİMİ ADALETTE İNANIP DURDU
YIKILMIŞ DÜZENİN ÇARKINA KALDIK.!
İpek Bayrak.. 28.2.2014
Hırsızlar süç üstü yakalanmalarına rağmen hepsi tek tek bırakıldılar bugün!. Yani yaptıkları yanlarına kar kaldı gibi.! Büyük usta ve hırsız ise ülkenin canına okumaya devam etmek için elinde geleni ardına koymamaktadır. Bozuk çarkın tüm dişleri sökülürken, ülkenin kaderi hırsızların elinde oyuncak gibi tutulmaya devam etmekte ve adaletin dişleri hırsızların, soyguncuların, soysuzların avuçlarına düşmektedir..!! Bedel ödeyenler ve karşı çıkanlar her türlü cezaya tabii tutularak, ülkenin nasıl bir karanlığın içinde olduğunu bize anlatmaktadır. BU DA HEPİMİZİN UTANCIDIR.!!
KİMİ KARŞI DURDU KİMİ SÜRÜLDÜ
KİMİ ADALETTE İNANIP DURDU
YIKILMIŞ DÜZENİN ÇARKINA KALDIK.!
İpek Bayrak.. 28.2.2014
Hırsızlar süç üstü yakalanmalarına rağmen hepsi tek tek bırakıldılar bugün!. Yani yaptıkları yanlarına kar kaldı gibi.! Büyük usta ve hırsız ise ülkenin canına okumaya devam etmek için elinde geleni ardına koymamaktadır. Bozuk çarkın tüm dişleri sökülürken, ülkenin kaderi hırsızların elinde oyuncak gibi tutulmaya devam etmekte ve adaletin dişleri hırsızların, soyguncuların, soysuzların avuçlarına düşmektedir..!! Bedel ödeyenler ve karşı çıkanlar her türlü cezaya tabii tutularak, ülkenin nasıl bir karanlığın içinde olduğunu bize anlatmaktadır. BU DA HEPİMİZİN UTANCIDIR.!!
DENİZ GEZMİŞ ANISINA.!
Dalgalar vurdu
dalgalar,
denizlerin
çoşkusuna
yeniktir
fırtınalar.!
bin kalem kırılsa bile,
yeniden doğup
bakacaklar dünya ya.
doğmak kadardır
ölümek,
bir değerin varsa
yaşamaktır yaşamak..
yıkılır birgün
taht ve saraylar
hainlerin başına.
bir deniz doğar
bin deniz ölürcesine.!
kavganın en önünde
yürüyen
dalgaların
coşkusundayiz
her an,
sen varoldukça
biz,
biz varoldukça sen
yaşayacaksın
HEPİMİZLE.!
İpek Bayrak..27.2.2014
Dalgalar vurdu
dalgalar,
denizlerin
çoşkusuna
yeniktir
fırtınalar.!
bin kalem kırılsa bile,
yeniden doğup
bakacaklar dünya ya.
doğmak kadardır
ölümek,
bir değerin varsa
yaşamaktır yaşamak..
yıkılır birgün
taht ve saraylar
hainlerin başına.
bir deniz doğar
bin deniz ölürcesine.!
kavganın en önünde
yürüyen
dalgaların
coşkusundayiz
her an,
sen varoldukça
biz,
biz varoldukça sen
yaşayacaksın
HEPİMİZLE.!
İpek Bayrak..27.2.2014
Ülkemizde milyonlarca yolsuzluk vurgunu, bir dilim baklava etmeyecek kadar hükümsüz kalmıştır.!! Bir dilim baklavaya 13 yıl ceza alan çocuğun başına kıyametler koparken, tirliyonları götürenler el üstünde tutulmaya devam edilmekte ve alkışlanmaktadır.!!. YAZIKLAR OLSUN.!!
İpek Bayrak..26.2.2014
İpek Bayrak..26.2.2014
TÜM ÇİVİLERİNİZ SÖKÜLMEYE DEVAM EDİYOR.!!
Başbakan ve hükümet yetkilileri, her seçimde mutlak bir mağduriyet yaratıp kendilerine oy devşirmeye çalışırken, hergün yeni ve taze bilgiler de sofralarında boy göstermeye devam ediyor... İyi de bu kadar hırsızlığı, haksızlığı, hukuksuzluğu, uğursuzluğu, yolsuzluğu, iki yüzlülüğü, talanı, yalanı, sahtekarlığı, düzenbazlığı vs. ve toplumda yaratmış olduğunuz bu kadar derin tahribatı nereye sığdıracaksınız? Ülke ye vermiş olduğunuz en büyük mağduriyet bu değil mi?
Nerdeyse dağdaki çobanı bile dinlemeye alan siz ve cemaat değil mi? Kimi kime şikayet ediyorsunuz ki? Tüm varlığınızla lağam kuyusunda debelenirken, taa 85 yıl öncesi ve sonrasında neler olmuş onlarla toplum yaşamını ablukaya almaya çalışırken, hiç sıkılmadan yalanlarınızla da halkın suratına çamur gibi vurmaya da devam ediyorsunuz.
O yıllar günah ve sevabıyla geçip gitti, siz asıl bugüne geliniz ki, ne haltlar çevirdiğinizi bu halk kendisi de görmüş olsun.. Ölülerin diyarında gezip oy devşirmeniz ne yazık ki günümüze hitabetmiyor. Bu ülkeyi nasıl kazıkladığınızın hesabını vermeye çalışsanız daha bir isabet etmiş olursunuz..!! Herkesin halka vereceği bir hesabı mutlak olmalıdır Sayin Efendi.! Hey halk bu kadar kirliliği siz nasıl kaldırabiliyor ve onun mitinglerini doldurup, şakşakçılık yapmaya devam EDİYORSUNUZ.? SİZİN HİÇ SUÇUNUZ YOK MU SANİYORSUNUZ.? Saygılarımla...
İpek Bayrak..25.2.2014
Başbakan ve hükümet yetkilileri, her seçimde mutlak bir mağduriyet yaratıp kendilerine oy devşirmeye çalışırken, hergün yeni ve taze bilgiler de sofralarında boy göstermeye devam ediyor... İyi de bu kadar hırsızlığı, haksızlığı, hukuksuzluğu, uğursuzluğu, yolsuzluğu, iki yüzlülüğü, talanı, yalanı, sahtekarlığı, düzenbazlığı vs. ve toplumda yaratmış olduğunuz bu kadar derin tahribatı nereye sığdıracaksınız? Ülke ye vermiş olduğunuz en büyük mağduriyet bu değil mi?
Nerdeyse dağdaki çobanı bile dinlemeye alan siz ve cemaat değil mi? Kimi kime şikayet ediyorsunuz ki? Tüm varlığınızla lağam kuyusunda debelenirken, taa 85 yıl öncesi ve sonrasında neler olmuş onlarla toplum yaşamını ablukaya almaya çalışırken, hiç sıkılmadan yalanlarınızla da halkın suratına çamur gibi vurmaya da devam ediyorsunuz.
O yıllar günah ve sevabıyla geçip gitti, siz asıl bugüne geliniz ki, ne haltlar çevirdiğinizi bu halk kendisi de görmüş olsun.. Ölülerin diyarında gezip oy devşirmeniz ne yazık ki günümüze hitabetmiyor. Bu ülkeyi nasıl kazıkladığınızın hesabını vermeye çalışsanız daha bir isabet etmiş olursunuz..!! Herkesin halka vereceği bir hesabı mutlak olmalıdır Sayin Efendi.! Hey halk bu kadar kirliliği siz nasıl kaldırabiliyor ve onun mitinglerini doldurup, şakşakçılık yapmaya devam EDİYORSUNUZ.? SİZİN HİÇ SUÇUNUZ YOK MU SANİYORSUNUZ.? Saygılarımla...
İpek Bayrak..25.2.2014
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)