24 Şubat 2014 Pazartesi

DİL BİR İNSANIN ANA SÜTÜ KADAR AK VE HAKTIR.!

İnsanın anadili, insanın ak sütü kadar helaldır. İnsanların doğdu yerden yaşamın olduğu her yere kadar kendi dilleriyle kendilerini ifade edebilmiş ve hayat'ta kalmayi başarmışlardır. Dil kıyımı insan kıyımı kadar suçtur ve hukuk dışıdır. Doğanın dili de insan dili kadar önemlidir. Dağı taşı, kurdu böceği, ateşe verenler onların haklarını yok ettikleri kadar, yaşama dair olan tüm canlılarıyla da yok etmişlerdir!. Zalimlerin zulmünden dolayi yasaklanan diller ve toplumsal yaşam hakları yok sayan çağ dışı zihniyetlerin, hiç bir döneme uygun düşmediği gibi, yaşadığımız çağa da uygun düşmemiştir yaptıkları.
Dillerden korkan zihniyetler, tarihin çöplüğünde bile anılmayacak kadar yok sayılmışlardır.. Ana dili yaşamın varoluşu, kişinin kendini ifade etme hakkıdır. Bu doğanın insana sunduğu bir hak olduğu kadariyle ifade biçimidir ayrıca.! Dilleri kanunlarla belirleyemezsiniz, çünkü o doğuşta varolandır. Bunu anlamayan sistem ve yapılanmalar, kendilerini yaşamsal kılmak için başka kültür, dil ve inançlardan da hep korkarak zulüm etmeyi ve yasaklar koymaya devam etmişlerdir.
Bir dil, bir halkın yaşam hakkıdır.. Bir halkı yok etmenin tek yolu, dilini yok etmekle mümkün olabilir! Onun için anadolu corafyasında kaç toplulukların yerleşik yaşamasiyla beraber dilleriyle yok edip, kimliksiz bir toplum yaratma ve tekçi zihniyeti hakim kılmak için nice kıyımlar yaşatılmıştır.. Tabii, bunu kabullenmeyen toplumlarda sistemle savaşarak tekrar dillerine kavuşma çabasına girmişlerdir. Bizler ilkokula giderken, türkçeyi bilmediğimiz için yediğimiz dayağın haddi hesabı bilecek noktada değildik.
Türkçe'yi korumak için, bizi bizimle ajanlık oynuna girişirlerdi. Çocukları ödüllendirip, ya da dayakla uslandırıp ajan olarak köyün içine bırakırlardı. Köyde hangi çocuk ana dilini konuşuyorsa, öğretmenlerine şikayet edilerek ve derse girince de çocuklara karşı dayak merasimi başlardı. Ajanların kim olduğunu asla anlayamazdık.! BELKİDE HEPİMİZDİK!!
Annemizle ancak annemizin diliyle konuşma imkanımız olurdu ve başka bir dil bilmediğimiz için.. Bu bir suç olduğu için dayak bizim merasim hakkımız gibiydi okulda.! Ne acı değil mi?
O kadar ki dayak yiyerek uslu çocuklar, dilsiz çocuklar, kimliksiz çocuklar ve kimsesiz oluveriyorduk..!! Bu zulmün tarifi yok olduğu için bu suçu hergün işleyen devlet, halen bu suçları işlemeye devam etmektedir. Bu zulmü bize reva gören tek millet, tek devlet ve tek bayrak'la yapılan taribatın dışında bir öğreti biçimi değildi. Zorla dayatılan bilmediğin bir kimliğe ait olman ve onun seni anlamadığını anlaman ise daha bir vahim olmuştu.!
Dil yarasını yaratarak bizi binlerce kez öldürmeyi hedeflemişlerdir. Oysa ki insanın tek beslendiği neden insanın diliydi. Onunla şarkılar, türküler, aşklar, sevgiler, acılar, haykırışlar vs. kendimizin bildiği şekliyle ifade ederken bir yaşam biçimiydi ve öylede olmaliydi. Bir çocuğun kendi bildiği bir dil'le anne ve baba demesi kadar daha değerli ne olabilir ki? Bugün dünya dillerinin korunma günü olsa bile, bunu koruyamayan yüzlerce topluluklar dilleriyle beraber yok olmuşlardır.!! Söylenecek çok şeyler olabilir diller hakkında.! Ama sizleri daha fazla yormadan, sıkmadan yazıma son vermek istiyorum.. HERKES KENDİ DİLİYLE ANNE DİYEBİLMELİ VE KENDİ VİCDANİYLE İNSAN OLABİLMELİDİR...!! SAYGILARIMLA..

İpek Bayrak..21.2.2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder