21 Ocak 2015 Çarşamba

Kanatlar kırık
Kanatlar yaralı,
Gök kuşağı kanarken her renkte;
yorgundur düşlerim
hayalim silik,
baykuşlar tünerken ömrüme,
kefensiz yatarım yersiz yurtsuz.

Ortalık toz duman,
Göç eylemiş turnalar
Toprağın döşü yaralı.
Ah ettikçe
yanan ateşin
küller savrulur
yanı başımdan,
Ağlarken içim içim
gökyüzü!
Güvercinlerin bahtı karalı.
İpek Bayrak..19.1.2015
HRANT DİNK'E MEKTUP VAR.!!
***Sevgili Hrant Abi, sana bu mektubu kaleme alınca, çocukluğuma dönüp büyüklerimde 1915 Ermeni katliamın nasıl meydana geldiğini duyardım. Çocuk olmama rağmen o günlerde hafizamda kalan bir kaç hadiseyi seninle paylaşmak isterim.
***Ermeniler kırılınca, kimisi kaçarak saklanmış ve kimisi sürgüne gönderilmişken, bizim yaşadığımız köye sığınan Ermeni dostları, köyün insanları tarafında kucaklanır, ''onlara'' kendi giysilerini giydirip,başka isimlerle çağırmayi uygun görerek zulümden kurtarmayi başarmışlardır. Uzun zaman sonra hafızamın bir yerinde gizlenen ermenilere dayalı hayat ve öyküler,seninle tekrar ortaya çıkmış oldu. Üstelik doğup büyüdüğüm köy eski ermeni köyüdür ve biz Dersim de getirilip veya sürgün edilip oralara yerleştirilmişiz.
***Ermenilere ait izler vardı çocukluğumda hatırlayarak, bir kaç mezarın farklı olduklarını biliyordum. Acılara boğulan o topraklar sizde sonra gülmeyi unutmuş, başka acılara ve katliamlara kucak açmıştı. Hani su akar yarığını bulur derdin ya! bazen suyun akışının değiştiği ve akışının önüne barikatların oluşmasını sağlayan sebepsiz, sebeplerin çoğaltılması, o toprakları incittiği kadarıyla, insani değerleri olan kültür ve inançlarıda ateşe vermişti. Biz bu acıları sizin kadar bizden hisseder, bizim kadar siz bizden hissedersiniz.. Ortak olan acılarımız, ortak olan yaralı topraklarımız, ortak olan hava, güneş ve harmanlarımız, kardeşliğimizide ortak kılmıştı. Sevgi yerine zehiri bize yudumlatan bu çürümüş zihniyet, kendi çöküntüsünü yaşadıkça, kanlı planlarını devreye sokar ve su yerine kan akıtmaya devam etmektedir.
*** Senin çok sevdiğin anadolu toprakları, sensiz, insansız biraz daha yanlızlığa terk edilmişken, bir ülkenin vicdanı da yok olmuştu.
1915'te Ermenileri, 38 Dersim ve Seyit Rıza'yi, Ağrı ve Roboskide kürtleri, Maraş'ta Alevileri, Sivas'ta aydın ve sanatçıları, Üniversitelerde Denizleri, Gezi de Berkin ve abilerini, Cizre de çocukları, Eskişehir de İsmail Korkmaz'ı (öğrencileri),Gazi de gençleri, Ermenekte maddenci yi, Fabrikada işçi yi, dağlarda Gerilla yi, Ege de Rum mu, tarlada köylüyü, 12 Eylül de binlerce failli meçulleri, cezaevinde devrimci tutsakları, sokakta halkı hedefine koyup katliamda geçirmiş ve günahını saymakla bitmeyecek bir devlet yapısının bu denli suç işleyen bir şebeke haline dönüşmesinin mantiki bir cevabı ne ola ki? Irkçılık üzerine inşa edilen devlet yapısı, gün geçtikçe faşizm ve dini faşizm üzerinde daha bi güç kazanmış olarak yoluna devam ediyor olması, direnen toplumları tehlikeye sokmuştur. Türkiye halkları biz ermeniyiz, kürdüz, aleviyiz, geziyiz, ermenekte ölen maddenciyiz vs vs. dediği anda ülke senin arzuladığın bir demokrasiye ulaşır, kendisiyle yüzleşmeyi başaran bir memlekete dönüşür..
***1915 de Soykırım işleyen bir devlet, 19 Ocak'ta seni katleden bu devlet, suç işledikçe batıyor, batıkça hırçınlaşıyordu. Daha kaç kere senin üzerinde ermenileri öldürecekti bilmiyorum ama, seni her 19 Aralık ta öldürmeye devam ediyor ve sen öldükçe de biz ve ülkede seninle ölüyordu. Hani bir söz var ya; hepimiz bir, birimiz hepimiz için olabileceğimiz günlere ulaşırsak, özgürlüğümüzü kazanmış, hak ve adaletli bir demokrasiye doğru ivme kazanmış olacağız.
***Devlet seni öldürmeye karar verince; elbette bir plan üzerinde çalışmış ve sesini kesmeye karar kılmış, kalemine kan dökerken aydınlara ve diğer azınlık halklara da bir mesaj veriyordu. Bunu yaparken hukuku işlemez, adaleti çalışmaz, gerçek katiller yakalanamazdı. Kendi işlemiş olan cinayette, kendini sorgulayan bir devlet olamazdı elbet, olsaydı cinayet işlemezdi.!! Hal böyleyken, kendini sorgulayacak bir devlette yoktu. Birgün kazara da olsa yapmış olduğu bu zulümlerden dolayi özür dilerse, o zaman belki kendini yargılayacak bir yapıya ulaşır ve adalet yerini bulurdu.
***Seni bizden aldıkları gün bizlerde suç işlemiş kişiler kadar suçlu sayarız kendimizi. Çünkü seni koruyamadık ve yaşam hakkını elinde alan zalimlere yeterince cezanın oluşmasına bir bütün olarak savunamadık. Bir ülke aydınını, sanatçısını, yazarını, bilim insanını, kadınını, işçisini, öğrencisini vs vs bir bütün olarak görmezse, o ülke çökmüştür ve geriye dönüşü olmayacak sorunlar yumağı haline gelmiştir. Sadece siyasetçilerin iki dudağı arasına bakan bir toplumda, cinayetler, ölüm ve öldürülmeler bu denli hüküm sürebiliyorsa, o devlettin işleyeceği cinayetlerin ardı arkası kesilmezdi. Bugün olduğu gibi.!
***19 Ocak yaralı ve karalı bir gündür Hrant Abi.! Sana dokunan o kanlı el, hepimize ve tüm topluma dokunan bir eldi. Senin yırtık ayakkabının altında hepimiz ezildik ve ezilmeyede devam ediyoruz. Senin kardeşliğe verdiğin değeri ülke sınırlarını aşmış, anadolu benim vatanımdır diyerek sesli haykırışlarına tanık olmuş bir sevgi ve birlikte nasıl yaşanır örneğini vermiştir. Güç olanda buydu, yani sevgiyle kardeşliğin derin anlamını biliyor ve bu toprakların çoraklığına son verilmesini, sevgiyle herkes bir birinini anlayarak bir arada yeşermeyi vaad ediyordun. Buna fırsat vermeyen güçler, halen sana karşı bir sorumluluk duygusuna girmemiş ve gerçek katillerin yakalanmasına katkı sunmamıştır. Seninle çölleşen bu topraklar, seninle yeşereceği günü bekliyor.
*** Daha çok yazmak isterdim, ama yüreğimin kanadığı bir yerde durmak ve belki birgün mezarına gelip, içimde biriktirmiş olduğum son satırlarıda sana okuyor olmamdır. Ama şunu unutma, biz senin o onurlu duruşunu, özgürlük anlayişini, kardeşlik duygusu karşısında vermiş olduğun devrimci tavrınla, hepimiz ermeniyiz ve hepimizin yanında olacağımıza söz veriyor, senin o sevgiyle dolu olan yüreğin ve ellerinden öperim..
***Kendine çok iyi bak ki, her yıl seninle olmanı erdemine ulaşalım..Tüm yoldaşlara selamlar..Işıklar yoldaşın, fikirlerin bizlerde hatıra kalsın.
Sevgi ve saygıyla anıyorum..
İpek Bayrak..18.1.2015
HAVALAR SOĞUDU KIŞ BİZDE YAMAN
FAKİRİN EVİNDE TÜTMÜYOR DUMAN
DÖŞEK KENDİR YASTIK ÇUL DOLU SAMAN
BORAN KAR İÇİNDE DONAR FAKİRİM.!
İpek Bayrak..16.1.2015
METİN GÖKTEPE ANISINA.!
Gök gürledi
haşmetinde.
Bin kere
yıkıldı
duvarlar,
Bin kere
kuruldu bu düzen.

Bu bir yazgı değil,
vahşetin tam ortasında
vurulan bir yoldaşın
haykırışıydı
hey dost.
Dilim susar belki
bir an,
Yüreğim sonsuza kadar
haykırıyor özgürlüğe.
Cellatların suratına
tükürürcesine.!
Anamın kucağındaki
ninlere
sığındı ağıtlarım,
Her yürek
beni andıkça
yaşarım.
Ben Metin,
Sen sevdam
Hasretliğim kadar
Özlediğim özgürlüğümsün.
Susmayacak bu yürek
sen yaşadıkça;
Bizimle olan sen,
Seninle olan biz
Var oldukça..!!
İpek Bayrak..8.1.2015
Metin Göktepe'nin, anısının önünde saygıyla eğilirken, geçen günlerin acısı, yüreklerimizi kavurmaya devam ederken, yeni metin'lerin ölümleri bizleri hergün biraz daha tüketerek, varetmeye çalışıyor. Can Metin'im, seni sevgiyle selamlar, o güzel yüreğinden öpüyorum..Işığın yolumuzu aydınlatsın..
AVUÇLARIM KAN TOPLAR.!!
Kan toplar avuçlarım
zebaniler sofrasında.
Ucuza kapanmiyor
yaram;
kanadıkça besler
sol yanımı.

Aşk olsun çocuklar
aşk olsun size,
Binlerce kez öldünüz
doğduğunuz günden beri..
Yüreklerimize hendek
eştiler
derinden,
Biri eksik, biri fazla
fark etmez dediler.
Avuçlarım kan toplar
zebaniler sofrasında.!
İpek Bayrak..7.1.2015
Üryandır aşk
ateşte gömlek,
külünden harmanlanmak
dervişin sırtında heybe;
azığında bir kelam
bin can eder
şarapla demlenirken,
ne tanrıçalar eksitir veselam.
ney'den bir nefes kadar,
yakındır. AŞK.!

İpek Bayrak..4.1.2014
Büyüklerin savaşında, çocukların öldürülüp yok edildiği yeni dünya düzenine lanet olsun.!! KIYMEYIN ÇOCUKLARA; EFENDİLER.!
İpek Bayrak..2.1.2015

4 Ocak 2015 Pazar

Kelebekler üşüşür üstümde
gömleksiz;
üryandır ruhum
yersiz ve yurtsuz.
Mevsimler kış,
mevsimler yorgun
tünemiş yol boyu
kuşlar
caddeler bugün çok sessiz.!
İpek Bayrak..1.1.2015
BUNCA ÖMÜR GEÇSE SÖNMEZ ATEŞİM
KÜLÜM HARMAN OLUR SAVRULUR DÜŞÜM
KAÇ BİN KERE GELSEM KAVGADIR İŞİM
ADALETLİ YILLAR DİLERİM DOSTLAR.!!!!
İpek Bayrak..31.12.2014
BİLİRMİSİN SEN.!!
Kan kokar sokaklar
kan;
görüyormusun?
Ağlaşır bebeler çırıl çıplak
soğuk kış gününde,
DUYUYORMUSUN.!!
Heybetini kaybetmiş tanrılar;
destursuz gezen
vampirler,
Kan çeken düşleri,
hayalleri kalleşçe
BİLİYORMUSUN.?
Ne isa yi tanır
ne de musa yi,
ölüler toprağından
gezer muhammed,
yar aşkına dönen!
mevlana ya düşen
can ateşi,
GÖRÜYORMUSUN.!!
Kül renginden doğmadır
ÇOCUKLAR,
bazen maraş'ta,
bazen sivasın ateşinde.!
daha kaç kerbela eder
memleket;
sussuz ve kansız,
SORUYORMUSUN.!!
bu diyarlar ölüler diyarıdır
BİLİRMİSİN;
SEN.!!!
İpek Bayrak..29.12.2014
Roboski ağlıyor içimde
nuh tufanı değmiş yarama;
kaniyor çocukluğum
bir anne'nin çığlığından.!
Hey memleket 
ölürken düşlerim senden,
ben çoktan öldüm masumiyetimden.
Bir faişenin günlüğünden
bir tek cümle etmesin.
Ferişta olsa düşlerin
hayalim kadar etmesin.
Yorma beni
yormaki;
çocukluk günlerim
anılarımda kalsın.
Umuduma kefen biçilirken;
geleceğime mezar
kadar bile;
ETMESİN.!!
İpek Bayrak..28.12.2014
DERTLİ DERTLİ ÖTER SEHERDE TURNAM
SÖYLE NAZLI YARDA HABERİN VAR MI?
HELE BAKIN NE SÖYLÜYOR DİLLERİ
ARZUHAL YAZACAK KELAMI VAR MI?
İpek Bayrak..26.12.2014
DERTSİZ BİR DİYARA VARMAK İSTEDİM
GÖRDÜMKİ AĞLAŞIR EL BENİM GİBİ
MECNUN OLUP DİYAR DİYAR DOLAŞTIM
YARASI KANIYOR ÇÖL BENİM GİBİ.!
İpek Bayrak..22.12.2014
BENİ BU DİYARDAN BIRAKIP KAÇMA
GURBET ELE SALIP YARAMI AÇMA
DUR YAVAŞ GİDELİM HAVADAN UÇMA
YORGUNUM HALİMİ BİL GÜZEL TURNAM.
İpek Bayrak..20.12.2014
OY MARAŞ MARAŞ KANLISIN MARAŞ
ASLA DİNMEYECEK BU YANGIN ATEŞ
NİCE DOST EŞİNİ ARAYAN YOLDAŞ
NASIL UNUTULUR BU YARA GARDAŞ.!!
İpek Bayrak..20.12.2014
Maraşın acısı, tarih boyu yüreğimizden kanayan derin bir acıdır.((
MARAŞ NE İLK, NE DE SON KATLİAMDIR.!!
19 Aralık gecesi saat 21:00'de bir Ülkücünün, Çiçek sinemasına yerleştirdiği tahrip gücü düşük bir bomba; katliama giden olaylar zincirinin ilk adımını oluşturdu. Türkoğlu ilçesinden gelen bir grup faşist militan "Kanımız Aksa da Zafer İslam’ın" ve "Müslüman Türkiye" sloganlarıyla seyirci kitlesini "coşturarak" Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) il binasına saldırttılar.
Devlet her sıkıştığında, islami grup ve ülkücü faşistleri devreye sokarak, Alevileri, Kürtleri, Devrimci demokrat ve kendisine muhalif olan toplumlara katliam yaparak devre dışı bırakmaya çalışması yeni bir yöntem olmadığı gibi, gelecek açısında da ayni katliamların sinyalini vererek, diktatör ve tek adamlık bir ülkenin inşaasını yaratmaktadır. Zulüm o kadar kök salmış ki, konuşanın dilini, yazanın kalemini, fikir üretenin başına çullanırken, sokaklardan da gençleri vuramaya devam etmektedir.
"Komünistleri bırakmayın, Allah yoluna kesin, Sütçü İmam aşkına vurun",diye naralar atarken "Bugün cihad günüdür diye bağırmaya çalışırken, bir Alevi öldüren cennete gider", "Alevileri öldürelim, memleketten temizleyelim", "Alevileri öldürün, şahit kalmasın" diye bağıran faşist ajitatörlerin sürüklediği kalabalıklar Alevilerin yaşadığı Yörükselim, Yenimahalle, Serintepe, Mağaralı, Karamaraş mahallelerine saldırdılar. Bu mahalleler taranıp, bombalanıp, kundaklandıktan sonra muhasara altına alındı. Ölülerin taşınması, yaralıların hastanelere götürülmesi engellendi, hastaneler kuşatıldı; insanlar kadın, çocuk, hamile, yaşlı, hasta, yaralı ayrımı yapılmadan öldürüldü.
Faşistlerin "Aleviler dinsiz ve sünnetsizdir" provokasyonuyla gözleri kararan saldırganlar, insanların pantolonlarını indirip sünnetli olup olmadıklarına baktılar. Alevi mahallelerinin yanı sıra, Sünni mahallelerinde de önceden işaretlenmiş Alevi evlerine baskınlar yapıldı.
"Bir Alevi öldüren beş kez hacca gider"
Ertesi gün Alevilerin oturduğu bir kıraathane bombalandı; 21 Aralık'ta iki Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (Töb-Der) üyesi bir öğretmen öldürüldü. 22 Aralık günü, bu iki öğretmenin cenazesini taşıyan kalabalığa, faşistlerin "komünistlerin, Alevilerin cenaze namazı kılınmaz" diyerek tahrik ettikleri kalabalık saldırdı. Bağlarbaşı camii imamı Mustafa Yıldız cuma vaazında şu "öğütleri" vermişti:
"Oruç tutmak namaz kılmakla hacı olunmaz, bir Alevi öldüren beş sefer hacca gitmiş gibi sevap kazanır; bütün din kardeşlerimiz hükümete ve komünistlere, dinsizlere karşı ayaklanmalıdır; çevremizde bulunan Alevileri ve CHP'li Sünni imansızları temizleyeceğiz diye nutuk atıyorlardı.."
Kalabalık dağılıp cenazeler ortada kalırken; güvenlik güçlerinin müdahalesiyle karşılaşmayan saldırgan kitle kent çarşısına yürüyerek Alevilere ve CHP'lilere ait işyerlerini tahrip etti. Çatışmalarda 3 insan öldürüldü.
"Bir Alevi öldüren beş kez hacca gider"
Ertesi gün Alevilerin oturduğu bir kıraathane bombalandı; 21 Aralık'ta iki Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (Töb-Der) üyesi bir öğretmen öldürüldü. 22 Aralık günü, bu iki öğretmenin cenazesini taşıyan kalabalığa, faşistlerin "komünistlerin, Alevilerin cenaze namazı kılınmaz" diyerek tahrik ettikleri kalabalık saldırdı. Bağlarbaşı camii imamı Mustafa Yıldız cuma vaazında şu "öğütleri" vermişti: Her ne hikmetse, her katliam şeması camiilerde ve cuma günlerine denk düşmektedir. Bu bir tesedüf değidi elbet! Planlar böyle işliyor ve dizayn ediliyordu.
"Oruç tutmak namaz kılmakla hacı olunmaz, bir Alevi öldüren beş sefer hacca gitmiş gibi sevap kazanır; bütün din kardeşlerimiz hükümete ve komünistlere, dinsizlere karşı ayaklanmalıdır; çevremizde bulunan Alevileri ve CHP'li Sünni imansızları temizleyeceğiz."
Kalabalık dağılıp cenazeler ortada kalırken; güvenlik güçlerinin müdahalesiyle karşılaşmayan saldırgan kitle kent çarşısına yürüyerek Alevilere ve CHP'lilere ait işyerlerini tahrip etti. Çatışmalarda 3 insan öldürüldü.
"Kahramanmaraş olayları, Pakistan, Afganistan ve İran'dan sonra belki de kaos ve belirsizlik içine düşme sırasının Türkiye'ye geldiğini gösteriyor. Başbakan Bülent Ecevit de dahil olmak üzere, giderek artan sayıda kişi, bir iç savaş tehlikesine dikkati çekiyorlar."
Kahramanmaraş olaylarının "kovuşturulması", faşist hareketin iç savaş stratejisi ile ilintisi üzerinde durulmadan, "sağ-sol çatışması" çerçevesinde ele alındı ve tek tek "eylemciler" araştırıldı. Dönemin bölge sıkıyönetim komutanı Tuğgeneral Tayyar Aygur'un, "Kahramanmaraş Toplumsal olayları" davasının bir numaralı sanığı Kenger’le görüşmesinde söyledikleri, bu durumun özeti niteliğindedir:
"Oğlum, bu hadiseler sizin boyunuzu aşar, bunu biz de biliyoruz. Soldan her şey elimizde. Silahlar, mermiler, dokümanlar... Hepsini yakaladık. Hatta Ermeni Garbis adında birinin olduğunu tespit ettik. Eğer bu şahıs ölenler arasında değilse, yakında bir vilayetin daha başını yakabilir. İnşallah ölen yedi sünnetsizden birisi budur. Bunları biliyoruz...Peki, bu sağdaki çarıklı Mehmet ağayı kim sokağa döktü, biz bunu arıyoruz."
Faşizm tırmanışını sıkıyönetim altında sürdürüyor ve devletin tüm olanak ve imkanlarıyla bu katliam yapılıyordu.
Bu önlenemez katliamlar, 19 Aralık 2000 tarihinde ceza evleri, 19 Aralık Roboski katliamıyla denk gelmesi de çok düşündürücü değil mi? Zulmün çarkları ve sistem yapısı hiç ara vermeden kendi yapısal gücünü halk üzerinde sürekli denemeye koyarak, katliamlarına hız kazandırmıştır.
1979'a CHP iktidarının Kahramanmaraş katliamının ardından 13 ilde ilan ettiği sıkıyönetimle girildi. Böylece, faşist hareket, 1978 boyunca giderek sesini yükselterek talep ettiği sıkıyönetime erişmişti. Fakat sıkıyönetim, hem MHP üst kademelerinde umulan nitelikte bir ittifakı, işbirliğini üretecek gibi görünmüyordu; hem de siyasal atmosfer MHP açısından oldukça elverişsizdi.
Kahramanmaraş katliamı, Malatya, Erzincan,Elazığ, Sivas, Niğde-Aksaray olaylarıyla karşılaştırılmayacak sonuçlara yol açmıştı. Hem yüzü aşkın insanın ölümü, hem de anti-Alevi saldırılarda sergilenen vahşet ve kıyıcılık, genel kamuoyunda büyük bir dehşet yaratmıştı.


İPEK BAYRAK...18.12.2014
ŞU GÖNÜL BAĞINA DÜŞÜRME HAZAN
DÖKÜLÜR YAPRAĞIN, GÜLÜ DİKENİN
CAHİL KAPISINA GİTME GEL BİZE
YOKSA MUHABBETTEN DİLSİZ KALIRSIN.
İpek Bayrak..18.12.2014
MUKKADER ATIMI ELİMDEN ALDIN
BENİ TAŞA TUTUN, ÖMRÜMÜ ÇALDIN
DÜNYA ÜZERİNDE KALMADI TADIM
CENNET OLSA BİLE GAM OLUR BANA.!
İpek Bayrak..16.12.2014
ERDAL EREN, ANISINA.!
Mevsimler yanlız
mevsim yağmurlu
öfkesinde delirdi gök yüzü
toprağın yüreğine
vurdu göz yaşlarını,
çılgınca ürperdi
bulutlar,
yağmalandı yüreğindeki
yağmur,
nehirleri sevince boğdu
bir an.
ne kederi kaldı
ne de hüznüyle terk etti beni.
yaşamın içinde bir hikaye kadar
yakın,
bir o kadar uzaktı gök yüzü.
ıslandı penceremdeki
yüzüm,
aktı iki damla hüzün,
ıslandı yüreğim ve iki gözüm.
İpek Bayrak..12.12.2014
HEY OĞUL.!!
Hey oğul, sendeki var,
bendeki yokluktur.
çarmıha gerilen isa,
tur dağına çıkan musa,
nilde dolaşan asa gibisin oğul.
bir yanım gül bahçesi,
bir yanım isyanın öfekesidir!
sen yağmurun çocuğu,
ben tufanın piç'iyim
oğul..
narın gövdesinde binlerce can
büyürken,
kırlangıçlar yuvasında
tek kaldım oğul.
gel iyileş yaramdan
n'olur!
ben toprağından yastık,
sen yorganım ol, oğul.
yanlızlık, kimsesizliktir
sen benden gittin gideli.
ben ateşin narından yanarken,
sen yangının külünden doğdun
oğul.
ben senin mezarın olurken,
sen beşiğinde çocuktun oğul.
kar üşüyor BEDENİNDE
yüreğine düşen tanesiyle.
bir dert, bin keder eder
alıp götürdüğün nefes kadar, oğul.!!
İpek Bayrak.9.12.2014
Bu şiir çocuklarını kaybeden tüm anneleredir.!!
DERTSİZ BİR DİYARA VARMAK İSTEDİM
BAKTIM Kİ AĞLIYOR YEL BENİM GİBİ
YARALI CEYLANA BENZEDİ HUYUM
AVCILAR VURUYOR SANKİ TOY GİBİ.!
İpek Bayrak..7.12.2014
HEY GÖNÜL VÜCUDUM DÜŞÜRDÜN NARA
DOLANDIM AŞKINLA OLDUM DİVANE
ZAY ETTİN AKLIMI KOYDUN SEN ZARA
ARİF MECLİSİNDE PİŞTİM DE GELDİM.!
İpek Bayrak..5.12.2014
KESİLDİ RÜZGARLAR AYRILMAZ DANE
AŞK ELİNDE PİŞTİM OLDUM DİVANE
BİLSEM Kİ; BİR DAHA, GELİR CİHANA
HAKSIZLIĞA TIRPAN BİÇER GİDERİM.
İpek Bayrak..4.12.2014
DAĞLARA YASLANDIM, DÖŞEDİM TAŞI
YOLLARINA ÖRDÜM, GÜLDEN NAKIŞI
ÜZÜLME SEVDİĞİM VERİRİM BAŞI
İSTER AZAD EYLE, İSTER KES BENİ.!!
İpek Bayrak..1.12.2014