Bizim yasantilarimizi anlamli kilan ve anlam yukleyen, devrimci yureklere selam olsun. Bugun 30. mart ve kizildere katliaminin yil donumu! 6. mayislar gibi ve bir cok anlamli aylar ve gunler gibi, icimizde ki, sizilarin bir yanidir butun b...unlar! Acitan ve aciyandir...Bunlari unutmak mumkun olmadigi gibi,unuturmak isteyenlere de bir ders ve hemde bir cevabimizdir....Kizil dere kizil dere, boyle akisin nere! bu sozun anlami cok buyuktur. Cunku, o akis icimez de ve yuregimiz e giden bir yolun tarifidir, anlamlidir ...Bu yol, hayat yolu gibidir. Bu yol icimizde ki yolculuk gibidir. Bu yol onlari bizimle butunlestiren yoldur....Kizildereyi, kizil dere yapan tum , sehitlerin onun de egilir, sevgi ve saygiyla aniyorum.....SONSUZA KADAR...
31 Mart 2011 Perşembe
Yusuf Ter // Niksar Kızıldere Anısına 30 Mart 1972
İpek Bayrak
30 Mart 2011 Çarşamba
GAZİ KATLİAMI (12 Mart 1995)
GAZİ MAHALLESİ KATLİAMI Alevi inançlı ve düzen mühalifi insanlarımızın yoğun olarak yaşadığı Gazi Mahallesinde devlet destekli gerici faşistler pastene ve Kahveleri taradılar, taranan Kahvelerde insanlar katledildi. Saldırg...anlar elini kolunu sallayara...k herhangi bir devlet engeliyle karşılaşmadan ortadan sır oldular. Acılarını haykıran mahale halkı güvenlik güçlerinin mahalle halkına karşı anti Demokratik hukuk dışı bir gücün tüm özellikleriyle ile mahalle halkına saldırdılar copladılar panzerlerle kitlenin üstüne gidip insanları kurşunladılar. Oturduğu Kahveleri taranan halk susmadığı için güvenlik güçlerinin saldırısına uğrayan yine mahalle halkı oldu. Devleti yönetenler Gazi mahallesindeki olayları dış mihraklar demogojisiyle izaha çalıştılar halkı saldırgan güvenlik güçlerini mağdur ilan etiler sokağa çıkma yasağı ilan ederek sansürle basının faliyetini kısıtlayarak kamu oyunun gerçekleri öğrenmesini engelediler. Yaralıların zamanında tedavisini engelediler yaralılardan boş kağıtlara imza atılması istendi. Acılı mahalle halkının tepkilerine demokratik yöntemlerle yanaşmayan Devlet cenazelerin toplu kaldırılmasını engelemeye çalışarak demokratik kurunları işlevsiz hale getirmeyi planlıyarak gerginliğin dahada tırmanmasına neden oldu Umraniyedede yeni katliamlara zemin yaratılarak ölü sayısının dahada artmasına yol açıldı geriye ne kaldı yakınları ölen buruk ve kırgın insanlar bu nasıl devlet diye sorgulayan yaralılar hala ne olduğu meçul kayıp idaları yakılmiş yıkılmış harebeye dönmüş yerleşim alanları. Devlet açısındanda hiç bir şey olmamış gibi görevine devam etirilen içişleri Bakanı Vali emniyet müdürü yaşananları basit bir kaza gibi geçiştirilmek istercesine sadece bazı katilerin görev yerleri değiştirildi. Gazi mahallesindeki Katliam tamamen Devlet tarafından hazırlanmış bir Katliamdır. Onlarca insan Polis kurşunlarıyla öldü onlarca kayıp insan var. Tüm bu katliamları yapan eli kanlı katilerini devlet bir de mukafatlandırdı elikanlı Istanbul emniyet müdürü Necdet menzir milletvekili olarak Parlemontoya girdi. Gazi mahalesi mahkemeleri ilden ile dolaştırıldı. Insanları bezdirip davanın akışını istedikleri gibi karara bağlamak için? Evet işte devlet Gazi katliamının sorumluları devlet ve gerici Faşist Yobazlardır. Devletin tum Kurumları muhalefet de dahil hepsi Gazi mahallesinde yaşayan Alevi yurtsever aydın demokrat emekci halkının katilleridir. Yorumunu Halkımıza bırakıyoruz. Devamını Gör
İpek Bayrak
Hangi insan ve insanlik?
Insan olanin yapacagi bir seymi?
Katliamlari yaratanin insanligi, oolamaz....cunku, nasipli degiller.
Insanlikta nasip, alanlar bu kotulugu degil, karincayi bille incitmezleer.
Burda, insanlik sorgusu cok guc ve eksik ...kalir, bu canillerin yaninda.
Sonsuzluga kadar, tarihin karanliginda kirli ve soysuz kalacaklardir.
Karolsunlar...Insanligi kirlettenler..!
Insan olanin yapacagi bir seymi?
Katliamlari yaratanin insanligi, oolamaz....cunku, nasipli degiller.
Insanlikta nasip, alanlar bu kotulugu degil, karincayi bille incitmezleer.
Burda, insanlik sorgusu cok guc ve eksik ...kalir, bu canillerin yaninda.
Sonsuzluga kadar, tarihin karanliginda kirli ve soysuz kalacaklardir.
Karolsunlar...Insanligi kirlettenler..!
'ÖZEL YETKİLİ' SAVCI ZEKERİYE ÖZ TEŞEKKÜRÜ HAK ETTİ! - - Alevizyon
İpek Bayrak
Bu savci besbelli rotasini sasirmis durumda.
Adamin cani sikildikca, gazteci topluyor, azgin avcilar gibi, hedefine kimi aliyorsa, onu indiriyor.
Oh, ne guzel memleket!
Hukuk karsisinda herkes esit degilmi? Zekeriye efendi, her halde hukuk t...animini, kendine gore yapmaktadir!
onun icin ozel donatilmis, savci unvanini almis bulunmaktadir.
ulkemiz ve vataslarimiz icin, insallah hayirli olur.
Boyle demokrasiye can kurban.
Bu kadarini kenan evrende yapiyordu!
Bizlerde ne kadar nankoruz! Hic bir seyde bir turlu mutlu olamiyoruz!
Bu gidisle memlekette, gazteci, aydin, bilim insani, hukukcu, sirada vatandasta kalmayacaktir.
vay de ne vay, ne iyi yonetiliyoruz!
Adamin cani sikildikca, gazteci topluyor, azgin avcilar gibi, hedefine kimi aliyorsa, onu indiriyor.
Oh, ne guzel memleket!
Hukuk karsisinda herkes esit degilmi? Zekeriye efendi, her halde hukuk t...animini, kendine gore yapmaktadir!
onun icin ozel donatilmis, savci unvanini almis bulunmaktadir.
ulkemiz ve vataslarimiz icin, insallah hayirli olur.
Boyle demokrasiye can kurban.
Bu kadarini kenan evrende yapiyordu!
Bizlerde ne kadar nankoruz! Hic bir seyde bir turlu mutlu olamiyoruz!
Bu gidisle memlekette, gazteci, aydin, bilim insani, hukukcu, sirada vatandasta kalmayacaktir.
vay de ne vay, ne iyi yonetiliyoruz!
Hakikat acı verir ama susmak öldürür
İpek Bayrak
Hayatta, dair her seyi insana aci verendir!
Onemli olan, insanin kendi acisiyla buyumesidir.
Olgunlugu, gelisen birey ve tolumlarin susmasida, mumkun degildir.
Elbette, her turlu zulme, kotuluge,haksizliga ve onursuz yasama karsi, susmak ol...umde daha kotudur.
Saygilarimla.Devamını Gör
07 Mart
Onemli olan, insanin kendi acisiyla buyumesidir.
Olgunlugu, gelisen birey ve tolumlarin susmasida, mumkun degildir.
Elbette, her turlu zulme, kotuluge,haksizliga ve onursuz yasama karsi, susmak ol...umde daha kotudur.
Saygilarimla.Devamını Gör
Tayfun Talipoğlu Diyarbakır Cezaevi Şiiri
İpek Bayrak
Nice, ömürlerın duvarlar arasında kaybolduğunu bilmek, ınsanlığın en buyuk utancı ve acısı olmalıdır, diye duşunuyorum.
Ne değerleri tüket ti bu ülke! Tarifi olmayan ve acısı derınde sızlayan bir büyük utanç!
Dünya hızla değişime giderken,sıy...aset pazarında, ınsanlığın ve hayatlarının üzerinde halen bir fiat, biçmelerı hepımız için unutulmaz, ızdıraplardan biridir.
Asıl, utanılması gerekenler utanmazlarken;bizler utanıyoruz!
Çünkü, insanlık ölçülerimizin halen diri kalmasında kaynaklandığını düşünüyorum.
Edep ve erkanlı olduğumuzdandır!
iyi ki, utanma duvarımız halen sağlam durmayı başarmıştır. Onuda kaybedersek, utanmazların katagorısıne gırmıs olacağız!
Onurlu yaşamlara selamlar olsun!
Saygılarımla.Devamını Gör
Ne değerleri tüket ti bu ülke! Tarifi olmayan ve acısı derınde sızlayan bir büyük utanç!
Dünya hızla değişime giderken,sıy...aset pazarında, ınsanlığın ve hayatlarının üzerinde halen bir fiat, biçmelerı hepımız için unutulmaz, ızdıraplardan biridir.
Asıl, utanılması gerekenler utanmazlarken;bizler utanıyoruz!
Çünkü, insanlık ölçülerimizin halen diri kalmasında kaynaklandığını düşünüyorum.
Edep ve erkanlı olduğumuzdandır!
iyi ki, utanma duvarımız halen sağlam durmayı başarmıştır. Onuda kaybedersek, utanmazların katagorısıne gırmıs olacağız!
Onurlu yaşamlara selamlar olsun!
Saygılarımla.Devamını Gör
Başakşehir'de baskın ve provokasyonlar sürüyor - SİYASET - Alevizyon
İpek Bayrak
Furavunda siyaset coktur!
Her yolu ve her kotulugu denemekte geri kalmaz...
Her yontemi denediler simdi ise, kurtlerle alevilerin karsi karsiya getirilmesi kalmisti, Onun da altini kasiyip, yara acmaya caba gosteriyorlar. umarim, toplum du...yarliligi bu tur curumus, dusunceleri hesaba katarak hareket eder!
Tarih boyu, yaptiklari yontem de hicmi hic vaz gecmediler..
cocuklari, kadinlari ve tum toplum degerlerini kullandilar.. zalim ve zulmun kollarinda, kotuluklerin ve cirkinliklerin icerisinde hic ayrilmadilar...Bundan sonrasi bu oyunun tutamayacagidir.
saygilarimla.
Her yolu ve her kotulugu denemekte geri kalmaz...
Her yontemi denediler simdi ise, kurtlerle alevilerin karsi karsiya getirilmesi kalmisti, Onun da altini kasiyip, yara acmaya caba gosteriyorlar. umarim, toplum du...yarliligi bu tur curumus, dusunceleri hesaba katarak hareket eder!
Tarih boyu, yaptiklari yontem de hicmi hic vaz gecmediler..
cocuklari, kadinlari ve tum toplum degerlerini kullandilar.. zalim ve zulmun kollarinda, kotuluklerin ve cirkinliklerin icerisinde hic ayrilmadilar...Bundan sonrasi bu oyunun tutamayacagidir.
saygilarimla.
ARTIK LİBERALLERE İHTİYAÇ YOK - SİYASET - Alevizyon
www.alevizyon.com
İpek Bayrak
Zaman gazetesi yazarı Mümtaz’er Türköne, bugünkü köşesinde AKP’nin artık liberallere ihtiyacının olmadığını yazdı. Bir diğer Zaman yazarı A. Turan Alkan da geçtiğimiz Cumartesi günkü yazısında benzer ifadeler kullanmıştı.
AKP, Liberallerin isini bitirdi.
Gunaydin liberaller!
sizleri kullandigi kadar, kullandi:AKP, bundan sonrasini sizi ne yapsinki?
turkiyenin siyasetti gibi, her seyi yalama oldu!
Hic kimse virajlardan durmuyor. Cunku, keskin viraj her zaman tehl...ikeyide beraberinde getirmis oldugundandir ki, karma karisik bir noktaya geldi!
Gunaydin liberaller!
sizleri kullandigi kadar, kullandi:AKP, bundan sonrasini sizi ne yapsinki?
turkiyenin siyasetti gibi, her seyi yalama oldu!
Hic kimse virajlardan durmuyor. Cunku, keskin viraj her zaman tehl...ikeyide beraberinde getirmis oldugundandir ki, karma karisik bir noktaya geldi!
Fethullah’ın Mandela aşkı göz yaşartıyor - ÖZEL HABER - Alevizyon
ABD’nin Houston Üniversitesi’nin bünyesinde faaliyet gösterdiği söylenen “Gülen Enstitüsü” 2010 Barış Ödülü’nü Nelson Mandela’ya verdi. Acaba Fethullah Gülen’ciler Mandela’nın kim olduğunu biliyorlar mı?
İpek Bayrak
İpek Bayrak
Nelson mandelanin, kim oldugunu nerde bilsin; gulen asiretti?Bence bilmede vermisler dir, 2010.odulu!Ne garip, degilmi> kimin eli kimlerin cebine kadar girdigini gorunce, insanin bir yorum yapmasida o denli zor ve kuskuludur.yanlislar dogru... yerde, dogrular ise yanlis yerdeler!
toplumsal yasam ve insani yasamin ne denli yer degistirdigi bir dunyanin, icindeyiz ne yazikki!
toplumsal yasam ve insani yasamin ne denli yer degistirdigi bir dunyanin, icindeyiz ne yazikki!
İpek Bayrak
Annelerin, cigliklarini her evlat duyarsa, cigliklarin sesi anlasilmis olur!
Bunu algilayan cok az insan vardir!
Onlarin cigliklari destan gibidir!
Ne denli anlatilirsa, o denli cogalir ve hayat bulur.
Yasam, onlara her zaman adil olmayandir...!
Her turlu aciyi, gogusleyenlerdir.
Ne zaman, cigliklarini yureklerimizde hisedersek, onlari anlamis olacagiz.
Ne zaman, onlarin yureklerinin acisi, agizlarindaki agiti olursak, anlamis olacagiz.
Ne zaman, onlari dili ve dusunceleri olabilirsek, cigliklarina daha yakin ve daha, anlamis olarak cikmis olacagiz.
Cunku, onlar bizim annelerimiz!
Bunu algilayan cok az insan vardir!
Onlarin cigliklari destan gibidir!
Ne denli anlatilirsa, o denli cogalir ve hayat bulur.
Yasam, onlara her zaman adil olmayandir...!
Her turlu aciyi, gogusleyenlerdir.
Ne zaman, cigliklarini yureklerimizde hisedersek, onlari anlamis olacagiz.
Ne zaman, onlarin yureklerinin acisi, agizlarindaki agiti olursak, anlamis olacagiz.
Ne zaman, onlari dili ve dusunceleri olabilirsek, cigliklarina daha yakin ve daha, anlamis olarak cikmis olacagiz.
Cunku, onlar bizim annelerimiz!
Alevi Tarih Yazımında İlk Kurşun/ Ünsal Öztürk
Yüzyıldan fazla bir zamandır Alevilik ve Aleviler üzerine profesyonel oyunlar oynanıyor. Alevilerin kafaları karıştırılıyor. Avcı-toplayıcılıktan bu yana Yukarı Mezopotamya’da ve yakınlarında kesintisiz yaşamını sürdüren, doğruluk-dürüstlük, toplumsal dayanışma ve bunlara bağlı olarak felsefe, edebiyat, müzik, bilim alanlarında kendi içinde evrimleşen ve eşsiz değerler taşıyan Hakk Yolu Alevilik yok edilerek semavi dinlerin alanına aktarılmak isteniyor.
Aleviliğe ve Alevilere sahte tarih yazılıyor. Aleviliğin Orta Asya kökenli olduğu tekrarlanıyor. Aleviliğin kurucularının, ocak kurucularının, sözlü geleneğin başlatıcılarının Hıristiyan Düalist Ermeniler olduğunu söyleyenler bile var. Cennet-cehennem savunucuları, Cinvat-Sırat köprüsü korkutucuları Alevi olarak gösterilmek isteniyor.
Ali adı nefretle anılırken Hıristiyanlığın gerçek kurucusu St Paul’e övgü düzen, St Paul’un en yakın adamlarını “Mürşit”, “Üstat” olarak önümüze koyanlar var. Bu tekrarı profesör unvanlı kişiler, tarih profesörleri de yapıyor. Son ve genel vurgulanan ise Aleviliğin Türk-İslam olduğudur. Aleviliğin İslam’ın Türk yorumu olduğu söyleniyor. Güya Türklerin İslam’dan önceki dini Şamanizm’dir ve Alevilik Şamanizm’in kendisidir. Bunlar tekrarlanıyor.
Bu düşünceler yanlıştır. Hakk Yolu Alevilik büyük bir yapıdır. Yol doğruluk üzerinedir. Doğruluk ise sorgu-görgü ile sağlanmaktadır.
“Yol bir sürek bin bir” Aleviliğin genel bir söylemidir. Aleviler farklı işlek ve süreklerden, aynı Yol’un izleyicileridir. Başları Hakk’a bağlıdır. Semavi dinlerin gerek teolojisi, gerekse ritüelleri Aleviliği tarif edemez. Çerağ uyandırılan, kurban tığlanan, sorgu-görgüden geçilen, dem alınan, semah yürünen, cem birlenen, musahip temelli, kadın-erkek canların birlikte yaşadığı, dede-talip birlikteliğine dayalı olan Alevilik hiçbir dinle tarif edilemez.
Günümüzde, Aleviliğin en temel kurumu olan ocak sistemi reddedilerek, silikleştirilerek Aleviler tek bir çatı altında toparlanmak ve o çatı da ele geçirilmek istenmektedir. Geniş Alevi yığınların eskiden devrimci mücadeleye katılması, burada dezavantaj olarak karşımıza çıkmaktadır. Dedeyi küçümseyen ve yok sayan, cemi olumsuzlayan ve ceme katılmayan; Aleviliği dernekçilik ve sol söylem olarak kabul eden bir anlayış kutsanıyor. Ocakları yeteri kadar kavramamanın sonucu ortaya çıkan “Alevi-Bektaşi” kavramı bu tür düşünceleri taşıyanlara fırsatlar sunmaktadır.
“Alevi” sözcüğü tek başına kullanılmıyor. Yanına mutlaka “Bektaşi” sözcüğü de ekleniyor. Tüm Alevilerin Hacı Bektaş ocağına bağlı olduğu sanılıyor ya da öyle sanılsın isteniyor. Oysa durum böyle değildir. Aleviler bugün birbirine eşit mürşit ocaklarına bağlıdır. Bu ocaklar Hacı Bektaş, Baba Mansur, Avuçan, Dede Garkın, Sultan Sahak, Haydari, Klezei ocaklarıdır. Dolayısıyla “Alevi-Bektaşi” söylemi yanlıştır. “Alevi” kavramı daha kapsayıcı bir kavramdır. Diğer mürşit ocaklarımız da en az Hacı Bektaş ocağımız kadar büyüktür.
Baba, Sultan, Ana, Hacı, Dede gibi adlandırmalar ve benzer adlandırmalar Aleviliğin temel adlandırmalarıdır. Hacı Bektaş, Dede Garkın gibi adlandırmalar kişi adı değildir. Hacı Bektaş, Bektaş obasının Hacısı, Dede Garkın, Garkın obasının Dedesi demektir. Ankara Kaymakamı, Giresun Valisi gibi. Yani esas ismi Seyyit Muhammed olan eren, Bektaş obasına Hacı; esas ismi Numan olan eren Garkın obasına Dede olmuştur. Ocaklarımız birbirine eşittir, “emmi çocukları”dır, hepsiyle de gurur duyuyoruz. Ocaklarımıza bağlı, Kürt, Türk, Arap, Zaza, Abdal gibi çok geniş topluluklar vardır. Aidiyetlerimizle, çok dilliliğimizle gurur duyuyoruz. Anlatmaya çalıştığım şu: Toparlanma ocaklar etrafında, görüşmeler de ocaklar arasında olmalıdır.
BİR TOPLULUĞU DAĞITMAK İÇİN TARİHİNİ YOK ETMEK GEREKİR
Tarih yazıcıları Alevi topluluklarının köklerini başka yerlerdeymiş gibi göstermişlerdir. Oysa Halep-Musul arası Aleviliği ve ocaklarımızı tanımak açısından kritik bir yerdir. Musul-Halep ve Bursa-Bağdat yolu; Harran, Tektek dağları, Karacadağ, Harran Gaveyta (Musul) gibi yöreler incelenmelidir. Bu inceleme basit bir inceleme olmamalıdır. Tıp, matematik, astronomi, kimya, fizik, felsefe, edebiyat, din bilimi gibi alanlarda faaliyet gösteren Alevi çocukları mutlaka ve mutlaka gözünü ve bütün dikkatini bu coğrafyaya dikmelidir. Çok basit bir örnekleme ile şu söylenebilir: Dünyanın ilk üniversitesinin kurulduğu yer olan Harran aynı zamanda ilk gökbilim aletlerinin yapıldığı atölyeleri barındırıyordu. Batlamyus bile Harran kaynaklı aletler kullanmıştır…
YOL ERENLERİ
Mürşit ocaklarımız anayurttan dağılmadan önce, Yukarı Mezopotamya’da iç içe, birbirine çok yakın mesafelerdeydi. Aşiretlerimiz, obalarımız, köylerimiz iç içeydi. Bugün dört bir tarafa dağılmış durumdayız. Şöyle düşünülebilir: Edirne’de, Yozgat’ta, Çorum’da, Kayseri’de, Trabzon’da, Adana’da, Aydın’da, İzmir’de, Kerkük’te, Musul’da… Kirmanşah’ta , Tebriz’de, Halepçe’de, Lazkiye’de, çoğaltılabilir, Alevi toplulukları aynı cemi, aynı sorgu-görgüyü, aynı demi, aynı semahı, aynı çerağı… bu ritüelleri uyguluyorlarsa, onlar bir tarihte, çok uzun bir zaman iç içe, birlikte yaşamışlar demektir. Gerçekten de öyle. Ocaklarımız, talip topluluklarımız binlerce yıl aynı yerde yaşadılar. 1230 yılından itibaren dağılmalar başladı. Mezopotamya’dan Anadolu’ya, Musul’dan İran’a, Sincar’dan Suriye’ye ve diğer yerlere dağılım oldu.
Yukarıdaki haritayı dikkatle incelemek gerekiyor. Görülüyor ki zaviyelerimizle, türbelerimizle, ziyaretlerimizle, her şeyimizle bütün izlerimiz Yukarı Mezopotamya’dadır. Yine kült merkezleri izlenecek olursa Göbeklitepe, Soğmatar gibi kadim izlerin üzerinde ve etrafında bulunmaktaydık. Turna sürülerimiz, karayılanlarımız oradadır. “Gökteki Babalar”, “Yerdeki Analar” düşüncesi oradadır. Orada Ali Ay, Muhammed ise Gün’dür.
Ocaklarımızın oluşum coğrafyasını tek tek saptayalım:
Mürşit Ocaklarımızın bulundukları yerler birbirlerine çok yakındır. Örneğin Dede Garkın Ocağı, Hacı Bektaş Ocağı’nın oluşum yerlerinin, yani Barut köyü ile Bektaş köyünün tam ortasındadır.
Bütün mürşit ocaklarımız Musul-Halep ve Bursa Bağdat yolu üzerindedir.
Özellikle Avuçan ocağımız Göbeklitepe’ye çok yakındır. Karacadağ etekleri yurtlarımızdandır.
Hamza Aksüt’ün çeşitli kaynak gruplarıyla gösterdiği bu durum, bizim Yukarı Mezopotamya’nın, Musul’dan Antep’e kadar yörelerin insanları olduğumuzu ortaya koymaktadır. (Bkz. Aleviler –Türkiye, İran, Irak, Bulgaristan-) Bugüne kadar ırkçı propagandistler ve onların yardımcıları tarafından ortaya konan propaganda tezleri paramparça olmuştur. Orta Asya, Mekke-Medine edebiyatı son bulmuştur. Yukarı Mezopotamya Ali kültü ile buluşmamızı da açıklamaktadır. Halkımız, Ali ile Muaviye savaşları, Emevi-Abbasi savaşları kendi topraklarımızda yaşandığı için taraf olmuş, Muaviye ve Yezit’in değil Ali ve çocuklarının tarafını tutmuştur.
Yukarı Mezopotamya, Hacı Bektaş, Dede Garkın, Avuçan, Baba Mansur, Sultan Sahak, Haydari, Klezei, Karaca Ahmet, Baba Aslanoğlu, Ali Seydi, Aslan Baba, Gürgür Baba, Eba Müslüm, Ahmed-i Zemçi, Baba İshak, Baba İlyas, Ayn Devle, Hacı Kureyş, Sultan Yalıncak gibi çok daha fazla artırabileceğimiz Alevi topluluk ve eren adlarının, adlandırmalarının ortak coğrafyasıdır. Erenlerimize ait türbe, ziyaret ve zaviyeler de bu coğrafyadadır. Alevi topluluklarının aşiretleri de bu coğrafyadaydı. Bu aşiretlerin hemen hemen tümünü bu coğrafyada sağlam kaynaklara dayalı olarak rahatlıkla gösterebiliyoruz.
Yukarı Mezopotamya aynı zamanda dünya biliminin üretildiği, yeni ile eskiyi birbirine bağlayan, üzerinde kesinlikle durulması gereken bir yerdir. Dünyanın ilk üniversitesinin kurulduğu yer Harran’dır. Harran Okulu olgusu doktorların, matematikçilerin, astronomi ile ilgilenenlerin, kimyacıların, felsefecilerin ve diğerlerinin bilincine çarpmalıdır. Sabit Kurra, Cabir b. Hayyan, el-Battani, bilimle ilgilenen Alevilerin bilincine çarpmak zorundadır. Rasathanelerin, gök cisimlerinin yapıldığı Harran’daki atölyelerin arkadaşların bilincine çarpması gerekiyor. Çünkü Alevilerin bilimle çok yakından ilgisi vardır.
Bazıları Aleviliğin kaybolduğunu, köklerinin belirsiz olduğunu, Aleviliğin ve Alevilerin başka yapılar arasında aranması gerektiğini düşünüyor. Özellikle Aleviliği semavi dinlerin içinde sanıyor, yalan-dolanla bir dinden kurtarıp başka dinlerin önüne yem olarak atmaya çalışıyor.
Alevilik kaybolmuş bir yapı değildir. Hiçbir dinde bulunmayan, birlik ve bütünsellik oluşturan hem felsefi, hem de demir disiplinli yapısı halen dimdik ayaktadır. Bize büyük görevler düşüyor. Dede’ye peyik gönderilmesinden tutalım cem birlenmesine kadarki süreci tekrardan, bilince çıkartarak incelemek gerekiyor. Dede ocaklarının tanınması, bilinmesi; otantik cemlerin izlenmesi, dikkatle kayda geçirilmesi ve bilince çıkartılması önemlidir.
İLK KURŞUN
“İlk Kurşun” silahtan çıkan mermi değildir. Bazen bir bildiri, bazen köhne anlayışı yıkan bir düşünce açıklamasıdır. İlk kurşun düşmanı öldürmez, insanın ve toplumun içindeki köleliği öldürür.
Aşiretlerimizin, boylarımızın, obalarımızın ilk yurdunun tespit edilmesi, zengin olgularla, reddedilmesi mümkün olmayacak bir şekilde ortaya konulması Alevilik ve Aleviler açısından ilk kurşundur.
Beyinlerin kuşatılması, köreltilmesi, tarihimizin uydurulmuş anlatımlarla karartılması artık mümkün değildir. Önümüze çekilen setler yıkılmıştır.
Alevilik doğruluk üzerinedir.
Hakk defteri doğruluk defteridir ve doğruluk defterinde kara yazı yoktur.
(Daha geniş bilgi için: Hamza Aksüt, ALEVİLER, Türkiye-İran-Irak-Suriye-Bulgaristan; İlk Yurtları, Dede Ocakları, Talip Toplulukların Tarihi, Talip Yerleşimlerin Tarihi, Yurt Kitap-Yayın, 2. Baskı, Nisan 2010 Ankara)
Kani Yado Sevgili Günay; Aleviliği Arap pisliğiyle kirlermek ile Orta Asya barbarlığına bağlamak arasanda fazla fark olmasa gerek! Aydınlar meydanı şarlatanlara bıraktıktan sonra bu suçun ortağı sayılırlar.
Salih Ibrahim alevilik arastirilmaya deyer bir kaydedir.ama bana sorarsaniz ne orta asyadan gelme samanizmin artigi. nede ortadoguda gelisen musulmanligin artigidir. alevilik kerbeleda hasn ve huseyine yapilan zulmu tahamul edemiyen sadece ve sadec pirsultanin dusuncesidir zulme isyandir. kisacasi ama bu arastirilmalidi,
Mir Ali Buran Böylesi Ulusal kimlik önüne geçen fanatik dinci ve Mezhep tanımları ve bunları yaygınlaştırmak meşrulaştırmak , bu eğlimleri ulusal kimlik önüne koymak çok dehlikeli bir yaklaşımdır.henüz tüm Kürtler Yurtsever anlamda Ulusal algı tam pekişmeden bunların hiç bir kiymeti harbiyesi yok bence.
Fevzi Güngör Kani Yado İpek Bayrak
Kani Yado Lütfen Şiiller Aleviliğin adina yorum yapmasınlar. Konu Aleviliktir, Şiilik değil. Şiiler kendi adına yorum yapabilir ancak. Alevilik Aleviliktir, Şiilik SŞiiliktir. Alevilik aydinlıktır, insanlıktır. Şiilik karanlıktır, cehalettir. Alevilik hümanist felsefeye, Şiilik şeriata dayalıdır. Elbette taban tabana zıt olan bu iki farklı inançta seçim yapma hakı vardır ama ben sahsen insanlıktan vaz geçmem.
İpek Bayrak Ali Kamber Toprak ulus devlet olmadan once de aleviler kirsal bolgelerde humanist dayanismaci ezilenden yana tavir oliyorlardi kapitalist somuru sistemindede sol idolojik dunya gorusune sahipdirler arap turk kurt ne farkeder yonumuz beli ozumuz bu kimileri siiyilestirir kimi muslumanlastirir kimi kurtlestirir ,turklestirir araplastirir yeni nesil gencligimiz sosyalistir bunu kabulenin
Aleviliğe ve Alevilere sahte tarih yazılıyor. Aleviliğin Orta Asya kökenli olduğu tekrarlanıyor. Aleviliğin kurucularının, ocak kurucularının, sözlü geleneğin başlatıcılarının Hıristiyan Düalist Ermeniler olduğunu söyleyenler bile var. Cennet-cehennem savunucuları, Cinvat-Sırat köprüsü korkutucuları Alevi olarak gösterilmek isteniyor.
Ali adı nefretle anılırken Hıristiyanlığın gerçek kurucusu St Paul’e övgü düzen, St Paul’un en yakın adamlarını “Mürşit”, “Üstat” olarak önümüze koyanlar var. Bu tekrarı profesör unvanlı kişiler, tarih profesörleri de yapıyor. Son ve genel vurgulanan ise Aleviliğin Türk-İslam olduğudur. Aleviliğin İslam’ın Türk yorumu olduğu söyleniyor. Güya Türklerin İslam’dan önceki dini Şamanizm’dir ve Alevilik Şamanizm’in kendisidir. Bunlar tekrarlanıyor.
Bu düşünceler yanlıştır. Hakk Yolu Alevilik büyük bir yapıdır. Yol doğruluk üzerinedir. Doğruluk ise sorgu-görgü ile sağlanmaktadır.
“Yol bir sürek bin bir” Aleviliğin genel bir söylemidir. Aleviler farklı işlek ve süreklerden, aynı Yol’un izleyicileridir. Başları Hakk’a bağlıdır. Semavi dinlerin gerek teolojisi, gerekse ritüelleri Aleviliği tarif edemez. Çerağ uyandırılan, kurban tığlanan, sorgu-görgüden geçilen, dem alınan, semah yürünen, cem birlenen, musahip temelli, kadın-erkek canların birlikte yaşadığı, dede-talip birlikteliğine dayalı olan Alevilik hiçbir dinle tarif edilemez.
Günümüzde, Aleviliğin en temel kurumu olan ocak sistemi reddedilerek, silikleştirilerek Aleviler tek bir çatı altında toparlanmak ve o çatı da ele geçirilmek istenmektedir. Geniş Alevi yığınların eskiden devrimci mücadeleye katılması, burada dezavantaj olarak karşımıza çıkmaktadır. Dedeyi küçümseyen ve yok sayan, cemi olumsuzlayan ve ceme katılmayan; Aleviliği dernekçilik ve sol söylem olarak kabul eden bir anlayış kutsanıyor. Ocakları yeteri kadar kavramamanın sonucu ortaya çıkan “Alevi-Bektaşi” kavramı bu tür düşünceleri taşıyanlara fırsatlar sunmaktadır.
“Alevi” sözcüğü tek başına kullanılmıyor. Yanına mutlaka “Bektaşi” sözcüğü de ekleniyor. Tüm Alevilerin Hacı Bektaş ocağına bağlı olduğu sanılıyor ya da öyle sanılsın isteniyor. Oysa durum böyle değildir. Aleviler bugün birbirine eşit mürşit ocaklarına bağlıdır. Bu ocaklar Hacı Bektaş, Baba Mansur, Avuçan, Dede Garkın, Sultan Sahak, Haydari, Klezei ocaklarıdır. Dolayısıyla “Alevi-Bektaşi” söylemi yanlıştır. “Alevi” kavramı daha kapsayıcı bir kavramdır. Diğer mürşit ocaklarımız da en az Hacı Bektaş ocağımız kadar büyüktür.
Baba, Sultan, Ana, Hacı, Dede gibi adlandırmalar ve benzer adlandırmalar Aleviliğin temel adlandırmalarıdır. Hacı Bektaş, Dede Garkın gibi adlandırmalar kişi adı değildir. Hacı Bektaş, Bektaş obasının Hacısı, Dede Garkın, Garkın obasının Dedesi demektir. Ankara Kaymakamı, Giresun Valisi gibi. Yani esas ismi Seyyit Muhammed olan eren, Bektaş obasına Hacı; esas ismi Numan olan eren Garkın obasına Dede olmuştur. Ocaklarımız birbirine eşittir, “emmi çocukları”dır, hepsiyle de gurur duyuyoruz. Ocaklarımıza bağlı, Kürt, Türk, Arap, Zaza, Abdal gibi çok geniş topluluklar vardır. Aidiyetlerimizle, çok dilliliğimizle gurur duyuyoruz. Anlatmaya çalıştığım şu: Toparlanma ocaklar etrafında, görüşmeler de ocaklar arasında olmalıdır.
BİR TOPLULUĞU DAĞITMAK İÇİN TARİHİNİ YOK ETMEK GEREKİR
Tarih yazıcıları Alevi topluluklarının köklerini başka yerlerdeymiş gibi göstermişlerdir. Oysa Halep-Musul arası Aleviliği ve ocaklarımızı tanımak açısından kritik bir yerdir. Musul-Halep ve Bursa-Bağdat yolu; Harran, Tektek dağları, Karacadağ, Harran Gaveyta (Musul) gibi yöreler incelenmelidir. Bu inceleme basit bir inceleme olmamalıdır. Tıp, matematik, astronomi, kimya, fizik, felsefe, edebiyat, din bilimi gibi alanlarda faaliyet gösteren Alevi çocukları mutlaka ve mutlaka gözünü ve bütün dikkatini bu coğrafyaya dikmelidir. Çok basit bir örnekleme ile şu söylenebilir: Dünyanın ilk üniversitesinin kurulduğu yer olan Harran aynı zamanda ilk gökbilim aletlerinin yapıldığı atölyeleri barındırıyordu. Batlamyus bile Harran kaynaklı aletler kullanmıştır…
YOL ERENLERİ
Mürşit ocaklarımız anayurttan dağılmadan önce, Yukarı Mezopotamya’da iç içe, birbirine çok yakın mesafelerdeydi. Aşiretlerimiz, obalarımız, köylerimiz iç içeydi. Bugün dört bir tarafa dağılmış durumdayız. Şöyle düşünülebilir: Edirne’de, Yozgat’ta, Çorum’da, Kayseri’de, Trabzon’da, Adana’da, Aydın’da, İzmir’de, Kerkük’te, Musul’da… Kirmanşah’ta , Tebriz’de, Halepçe’de, Lazkiye’de, çoğaltılabilir, Alevi toplulukları aynı cemi, aynı sorgu-görgüyü, aynı demi, aynı semahı, aynı çerağı… bu ritüelleri uyguluyorlarsa, onlar bir tarihte, çok uzun bir zaman iç içe, birlikte yaşamışlar demektir. Gerçekten de öyle. Ocaklarımız, talip topluluklarımız binlerce yıl aynı yerde yaşadılar. 1230 yılından itibaren dağılmalar başladı. Mezopotamya’dan Anadolu’ya, Musul’dan İran’a, Sincar’dan Suriye’ye ve diğer yerlere dağılım oldu.
Yukarıdaki haritayı dikkatle incelemek gerekiyor. Görülüyor ki zaviyelerimizle, türbelerimizle, ziyaretlerimizle, her şeyimizle bütün izlerimiz Yukarı Mezopotamya’dadır. Yine kült merkezleri izlenecek olursa Göbeklitepe, Soğmatar gibi kadim izlerin üzerinde ve etrafında bulunmaktaydık. Turna sürülerimiz, karayılanlarımız oradadır. “Gökteki Babalar”, “Yerdeki Analar” düşüncesi oradadır. Orada Ali Ay, Muhammed ise Gün’dür.
Ocaklarımızın oluşum coğrafyasını tek tek saptayalım:
- Hacı Bektaş Ocağı: Urfa ili, Viranşehir ilçesi Barut Köyü ve Mardin ili Kızıltepe ilçesi Bektaş köyü.
- Dede Garkın Ocağı: Mardin ili Derik ilçesi Dede köyü. (Köyün eski adı Dede Garkın)
- Avuçan Ocağı: Urfa Tek Tek Dağlarından çıkan Avuç Çayı çevresinde. Ayrıca Urfa kentinin yakınında Seyit Mençek Zaviyesi.
- Baba Mansur Ocağı: Gaziantep ili Yavuzeli ilçesi Milelis köyünün Zarar yöresinde.
- Sultan Sahak Ocağı: Talip topluluklarının dağıldığı yer Musul’dur. Onlara Ehli Hakklar deniyor. Sultan Sahak’ın Hakk’a yürüdüğü yer: Halepçe’nin Hewraman yöresidir.
- Haydariler Ocağı: Dağılım yeri Sincar (1240). Günümüzde Lazkiye ve Hatay’da (Özellikle Serinyol’da) bulunmaktadırlar.
- Klezeiler Ocağı: Dağılım yeri Sincar (1240). Günümüzde Lazkiye ve Hatay’da (Özellikle Serinyol’da) bulunmaktadırlar.
Mürşit Ocaklarımızın bulundukları yerler birbirlerine çok yakındır. Örneğin Dede Garkın Ocağı, Hacı Bektaş Ocağı’nın oluşum yerlerinin, yani Barut köyü ile Bektaş köyünün tam ortasındadır.
Bütün mürşit ocaklarımız Musul-Halep ve Bursa Bağdat yolu üzerindedir.
Özellikle Avuçan ocağımız Göbeklitepe’ye çok yakındır. Karacadağ etekleri yurtlarımızdandır.
Hamza Aksüt’ün çeşitli kaynak gruplarıyla gösterdiği bu durum, bizim Yukarı Mezopotamya’nın, Musul’dan Antep’e kadar yörelerin insanları olduğumuzu ortaya koymaktadır. (Bkz. Aleviler –Türkiye, İran, Irak, Bulgaristan-) Bugüne kadar ırkçı propagandistler ve onların yardımcıları tarafından ortaya konan propaganda tezleri paramparça olmuştur. Orta Asya, Mekke-Medine edebiyatı son bulmuştur. Yukarı Mezopotamya Ali kültü ile buluşmamızı da açıklamaktadır. Halkımız, Ali ile Muaviye savaşları, Emevi-Abbasi savaşları kendi topraklarımızda yaşandığı için taraf olmuş, Muaviye ve Yezit’in değil Ali ve çocuklarının tarafını tutmuştur.
Yukarı Mezopotamya, Hacı Bektaş, Dede Garkın, Avuçan, Baba Mansur, Sultan Sahak, Haydari, Klezei, Karaca Ahmet, Baba Aslanoğlu, Ali Seydi, Aslan Baba, Gürgür Baba, Eba Müslüm, Ahmed-i Zemçi, Baba İshak, Baba İlyas, Ayn Devle, Hacı Kureyş, Sultan Yalıncak gibi çok daha fazla artırabileceğimiz Alevi topluluk ve eren adlarının, adlandırmalarının ortak coğrafyasıdır. Erenlerimize ait türbe, ziyaret ve zaviyeler de bu coğrafyadadır. Alevi topluluklarının aşiretleri de bu coğrafyadaydı. Bu aşiretlerin hemen hemen tümünü bu coğrafyada sağlam kaynaklara dayalı olarak rahatlıkla gösterebiliyoruz.
Yukarı Mezopotamya aynı zamanda dünya biliminin üretildiği, yeni ile eskiyi birbirine bağlayan, üzerinde kesinlikle durulması gereken bir yerdir. Dünyanın ilk üniversitesinin kurulduğu yer Harran’dır. Harran Okulu olgusu doktorların, matematikçilerin, astronomi ile ilgilenenlerin, kimyacıların, felsefecilerin ve diğerlerinin bilincine çarpmalıdır. Sabit Kurra, Cabir b. Hayyan, el-Battani, bilimle ilgilenen Alevilerin bilincine çarpmak zorundadır. Rasathanelerin, gök cisimlerinin yapıldığı Harran’daki atölyelerin arkadaşların bilincine çarpması gerekiyor. Çünkü Alevilerin bilimle çok yakından ilgisi vardır.
Bazıları Aleviliğin kaybolduğunu, köklerinin belirsiz olduğunu, Aleviliğin ve Alevilerin başka yapılar arasında aranması gerektiğini düşünüyor. Özellikle Aleviliği semavi dinlerin içinde sanıyor, yalan-dolanla bir dinden kurtarıp başka dinlerin önüne yem olarak atmaya çalışıyor.
Alevilik kaybolmuş bir yapı değildir. Hiçbir dinde bulunmayan, birlik ve bütünsellik oluşturan hem felsefi, hem de demir disiplinli yapısı halen dimdik ayaktadır. Bize büyük görevler düşüyor. Dede’ye peyik gönderilmesinden tutalım cem birlenmesine kadarki süreci tekrardan, bilince çıkartarak incelemek gerekiyor. Dede ocaklarının tanınması, bilinmesi; otantik cemlerin izlenmesi, dikkatle kayda geçirilmesi ve bilince çıkartılması önemlidir.
İLK KURŞUN
“İlk Kurşun” silahtan çıkan mermi değildir. Bazen bir bildiri, bazen köhne anlayışı yıkan bir düşünce açıklamasıdır. İlk kurşun düşmanı öldürmez, insanın ve toplumun içindeki köleliği öldürür.
Aşiretlerimizin, boylarımızın, obalarımızın ilk yurdunun tespit edilmesi, zengin olgularla, reddedilmesi mümkün olmayacak bir şekilde ortaya konulması Alevilik ve Aleviler açısından ilk kurşundur.
Beyinlerin kuşatılması, köreltilmesi, tarihimizin uydurulmuş anlatımlarla karartılması artık mümkün değildir. Önümüze çekilen setler yıkılmıştır.
Alevilik doğruluk üzerinedir.
Hakk defteri doğruluk defteridir ve doğruluk defterinde kara yazı yoktur.
(Daha geniş bilgi için: Hamza Aksüt, ALEVİLER, Türkiye-İran-Irak-Suriye-Bulgaristan; İlk Yurtları, Dede Ocakları, Talip Toplulukların Tarihi, Talip Yerleşimlerin Tarihi, Yurt Kitap-Yayın, 2. Baskı, Nisan 2010 Ankara)
Kani Yado Sevgili Günay; Aleviliği Arap pisliğiyle kirlermek ile Orta Asya barbarlığına bağlamak arasanda fazla fark olmasa gerek! Aydınlar meydanı şarlatanlara bıraktıktan sonra bu suçun ortağı sayılırlar.
Salih Ibrahim alevilik arastirilmaya deyer bir kaydedir.ama bana sorarsaniz ne orta asyadan gelme samanizmin artigi. nede ortadoguda gelisen musulmanligin artigidir. alevilik kerbeleda hasn ve huseyine yapilan zulmu tahamul edemiyen sadece ve sadec pirsultanin dusuncesidir zulme isyandir. kisacasi ama bu arastirilmalidi,
Mir Ali Buran Böylesi Ulusal kimlik önüne geçen fanatik dinci ve Mezhep tanımları ve bunları yaygınlaştırmak meşrulaştırmak , bu eğlimleri ulusal kimlik önüne koymak çok dehlikeli bir yaklaşımdır.henüz tüm Kürtler Yurtsever anlamda Ulusal algı tam pekişmeden bunların hiç bir kiymeti harbiyesi yok bence.
Fevzi Güngör
sayin mir ali burana katiliyorum gecmiste beli bir donemde alevi kesimi baziarkadaslarimiz dinin halkin uzerinde birer afyon morfin bagli kilma gibi bir suru benzetmeyle elestiriler vardi bakiyorum turkiyede alevileri kaybedecek korkusu ol...ustugundan alevilerin sirtlarini oksar durumda bazi inanc ozgurlukleri cilizda olsa verilmeye baslayinca cem evleri mantar gibi her koselerde acilmaya baslandigini goruyoruz fakat bunun cok tehlikeli bir durum oldugunu gormeliyiz gecmiste nasil din maskesi uzerinde halklarin kimlik ve millet oluslarin uzerinde oynandiysa artik bunlardan ders cikartmak zorunda oldugumuzu onutmamaliyiz saygilarimla
Aleviligin millattan önce 600 yillarinden önce var olan bir din oldugunu, bir cok inanca cok deger kattigini söylemek kimsenin isine gelmiyor. Nietsche 'yi bile etkileyebilecek kadar güzel oldugunu söylemeyi aklindan gecirmiyor kimse. Kim...se küfre girmek istemiyor galiba! Nineleri olan Hatice'nin mirasina sahip cikmak icin harekete gecen ve bu ugurda zehirlenerek ölen Hasan, ve tayfasi 72 kisyle birlkte Kerbela kasabasinda vurularak ölen Hüseyinsiz yapamiyorlar belki. Aslinda güzel bir miras, 80 bin deve ve 80 bin köle ve islam ordularinin Mazopotamyayi yakip yikarken esir aldiklari seks köleleri yani cariyeler...Ehli-i Beytci olduklarini iddia edenler bu cariyelerin neslinden iseler dramlarini iyi anliyorum. Huyum batsin, ben cok saygisizim, Nietsche yanimda cocuk sayilir saygisizlikta...ALEVI TARIHI YAZILINNCAYA KADAR DÜNYADA ALEVI KALMAZSA KIMSE SASIRMASIN: BELKI O TARIHI GÜNAYLA BIZ YALNIZ OKURUZ.
Elbette, dini kimlikler bir morfindir.
Ayrica, nasil kulanacaginada baglidir. Bakis acisi, algilama ve anlama, on gorunude cok onemli oldugunu vurgulamak isterim.
Aleviligin, bir morfin oldugunu, kim size soyluyor.. Bilmediginiz, konular hak...kinda, ahkam kesmeniz, sanirim, hem alevilige ve hemde alevilere akaret olarak ve incitici bir soylem oldugunu, vurgulamak isterim. Yerinizde olsam, bilmedigim konular hakkinda gevezelik etmem....
Mantar gibi, cammilerin cogaldigi bir ulkede, bir ses yok iken, alevilerin, yuzlerce yildir, daglarda her baskilara rahmen, kendi mekanlarinda inac ve kulturlerini yasatmis olamalari ve bugune kadar, hic bir hakka sahip olmadiklarimi sizi rahatsiz ediyor? Ne kadar cahil kalmissiniz! Cehallettinizide, buralarda ilan ederek, rezil olmayin bahri ! Cunku, bilmeden konusan, zavali bir bireysiniz. Aciyorum sizin gibi cahillere! Sadece konusmak icin konusulmaz!..Gericilik, diyorsaniz ilkin cammilerde baslayin, biz bes on tane olan cem evlerinin de hesabina bakariz!
Insanliga ayip etmis olursunuz, bu davranislarinizla!
Alevilerin, tarihi ve kimligide senin gibi cahillin okumasinada gerek yoktur.
Insan biraz utanir.
Yezidin kinini, guduyorsunuz halen!
Acinacak, yerde ve noktadasiniz, Kani yoda...
Sakin, kimsenin inac ve kulturuyle oynamayiniz ve bu hakki, kimse size vermiyor....
Kendi gerici unsurlarinizi, ilkin halletmeye calisin !
Ayrica, nasil kulanacaginada baglidir. Bakis acisi, algilama ve anlama, on gorunude cok onemli oldugunu vurgulamak isterim.
Aleviligin, bir morfin oldugunu, kim size soyluyor.. Bilmediginiz, konular hak...kinda, ahkam kesmeniz, sanirim, hem alevilige ve hemde alevilere akaret olarak ve incitici bir soylem oldugunu, vurgulamak isterim. Yerinizde olsam, bilmedigim konular hakkinda gevezelik etmem....
Mantar gibi, cammilerin cogaldigi bir ulkede, bir ses yok iken, alevilerin, yuzlerce yildir, daglarda her baskilara rahmen, kendi mekanlarinda inac ve kulturlerini yasatmis olamalari ve bugune kadar, hic bir hakka sahip olmadiklarimi sizi rahatsiz ediyor? Ne kadar cahil kalmissiniz! Cehallettinizide, buralarda ilan ederek, rezil olmayin bahri ! Cunku, bilmeden konusan, zavali bir bireysiniz. Aciyorum sizin gibi cahillere! Sadece konusmak icin konusulmaz!..Gericilik, diyorsaniz ilkin cammilerde baslayin, biz bes on tane olan cem evlerinin de hesabina bakariz!
Insanliga ayip etmis olursunuz, bu davranislarinizla!
Alevilerin, tarihi ve kimligide senin gibi cahillin okumasinada gerek yoktur.
Insan biraz utanir.
Yezidin kinini, guduyorsunuz halen!
Acinacak, yerde ve noktadasiniz, Kani yoda...
Sakin, kimsenin inac ve kulturuyle oynamayiniz ve bu hakki, kimse size vermiyor....
Kendi gerici unsurlarinizi, ilkin halletmeye calisin !
Kani Yado Lütfen Şiiller Aleviliğin adina yorum yapmasınlar. Konu Aleviliktir, Şiilik değil. Şiiler kendi adına yorum yapabilir ancak. Alevilik Aleviliktir, Şiilik SŞiiliktir. Alevilik aydinlıktır, insanlıktır. Şiilik karanlıktır, cehalettir. Alevilik hümanist felsefeye, Şiilik şeriata dayalıdır. Elbette taban tabana zıt olan bu iki farklı inançta seçim yapma hakı vardır ama ben sahsen insanlıktan vaz geçmem.
İpek Bayrak
Kani bey, sii, soylemlerini ve inac yapisini hic bir alevi kabul etmez ve karsisinda da olur!
Aleviligi, ne siiler, ne devlet ve nede bir baska guc, yok edebilir! yuzlerce yildir gelen, bir kulturu, inanci ve yasamsal alanini, her turlu bask...i, siddet ve katliam, yapilmasina karsi, bir cozulme olmamistir. simdi, niye olsun...?
Ha, insanlar da bozulmalar olabilir, kisilerin veya, bir kac olumsuz ornegin, tumune alevileri ve aleviligi, mal etmek yanlislarin en buyugu olur. kanisindayim.Basta yazinizdaki, ifadeleriniz cok farkli, oldugundan dolayi, ben tepkimi ortaya koymus oldum... Bir konuyu yazarken veya yorum yaparke, biraz genis bilg,i sahibin de yola cikarak, hareket etmek gerekirdir, diye dusunuyorum.
direk, siilerin konumunu veya her hangi bir etkiyi, yazmis olsaydiniz; belki bu kadar, tepki vermeyecektim.
INsanliktan hic birimiz vaz gecmemeliyiz, ne olursa olsun.
Alevilik te, en degerli varlik insandir..O, ortada kalkarsa, her seyin bittigi, andir.
Tum, guzel degerler, insanlar ve insanlik icin olmalidir.
Insanlik, denmemis olsaydilar, bunca dar agaclarin da can vermezlerdi!
Pirsultanlar gibi, nice canlar.
Aleviligi, ne siiler, ne devlet ve nede bir baska guc, yok edebilir! yuzlerce yildir gelen, bir kulturu, inanci ve yasamsal alanini, her turlu bask...i, siddet ve katliam, yapilmasina karsi, bir cozulme olmamistir. simdi, niye olsun...?
Ha, insanlar da bozulmalar olabilir, kisilerin veya, bir kac olumsuz ornegin, tumune alevileri ve aleviligi, mal etmek yanlislarin en buyugu olur. kanisindayim.Basta yazinizdaki, ifadeleriniz cok farkli, oldugundan dolayi, ben tepkimi ortaya koymus oldum... Bir konuyu yazarken veya yorum yaparke, biraz genis bilg,i sahibin de yola cikarak, hareket etmek gerekirdir, diye dusunuyorum.
direk, siilerin konumunu veya her hangi bir etkiyi, yazmis olsaydiniz; belki bu kadar, tepki vermeyecektim.
INsanliktan hic birimiz vaz gecmemeliyiz, ne olursa olsun.
Alevilik te, en degerli varlik insandir..O, ortada kalkarsa, her seyin bittigi, andir.
Tum, guzel degerler, insanlar ve insanlik icin olmalidir.
Insanlik, denmemis olsaydilar, bunca dar agaclarin da can vermezlerdi!
Pirsultanlar gibi, nice canlar.
AGLAR YA HÜSEYİN
Sehitlik muhuru eline aldin.
Iki cihan arasinda var oldun.
Kirildi kiliclar kana bulandin.
Vurdukca agladi ya huseyin diye.
Firattin suyuna aglamak dustu.
Zalimin kilici kininda uctu.
Yerle gok aglasip nara tutustu.
Ah edip agladi ya huseyin diye.
Cennettin gulu hem bulbulusun.
Muhammed Alinin beden dilisin.
Sehitler sehidi ulu velisin.
Kerbela yaniyor ya huseyin diye.
Insan yuregine girdi bu aci.
Hakkin lutfu ile cikti mihraca.
Aliye verildi hakikat taci.
Takarken basina ya huseyin diye.
Ipek"in cigeri pare paredir.
Yarasi bir degil yuzbin yaredir.
Dunyanin parcasi kucuk karedir.
Bolunup agladi ya huseyin diye.
08 Aralık 2010 Çarşamba, 18:02 tarihinde
İpek Bayrak tarafından eklendi
Pirler Divanı İpek Bayrak cana Oniki İmamlar'ın anlam ve önemini paylaştığı için teşekkür ediyoruz..
İpek Bayrak
Iki cihan arasinda var oldun.
Kirildi kiliclar kana bulandin.
Vurdukca agladi ya huseyin diye.
Firattin suyuna aglamak dustu.
Zalimin kilici kininda uctu.
Yerle gok aglasip nara tutustu.
Ah edip agladi ya huseyin diye.
Cennettin gulu hem bulbulusun.
Muhammed Alinin beden dilisin.
Sehitler sehidi ulu velisin.
Kerbela yaniyor ya huseyin diye.
Insan yuregine girdi bu aci.
Hakkin lutfu ile cikti mihraca.
Aliye verildi hakikat taci.
Takarken basina ya huseyin diye.
Ipek"in cigeri pare paredir.
Yarasi bir degil yuzbin yaredir.
Dunyanin parcasi kucuk karedir.
Bolunup agladi ya huseyin diye.
08 Aralık 2010 Çarşamba, 18:02 tarihinde
İpek Bayrak tarafından eklendi
Pirler Divanı İpek Bayrak cana Oniki İmamlar'ın anlam ve önemini paylaştığı için teşekkür ediyoruz..
İpek Bayrak
Evrende her seyi aslina donendir.
Insan yasamida ogledir.
Kerbela, atesi de huseynin, atesi ve asli gibidir!
Huseyin, olmasaydi kerbela, olmazdi.
Kerbela, omasaydi Huseyin, asirlardir bu kadar anilmazdi.
...Her yasam, kendi yerini doldurur ve yasar.
Yasami gercek kilan, yasadigin sartlar belirler.
Huseyin, gibi bir gercegin varligini sonsuz kilan, kerbelanin acisidir ve gercegidir.
Ebediye kadar var olandir! Bir sonsuzluk gibidir.
Onun bas kaldirisi, mucaddelesi, hakk ve huhuk, anlayisinin simgesi, haline getirmistir.
Mazlumlarin babasi, zalimlarin korkusu haline gelen, cok onemli bir varliktir HUSEYIN. yasam bulan gercek ve gercek bir yasama gidendir, HUSEYIN.
Sonsuzluga kadar yasayacak olan odur.
Onun, onemini anlatmaya, soynun guzelligini, konusmaya gucumuz ve kudrettimiz kafii gelmez.
Bu siirimi, Pir Huseyin ime ve kerbelaya, adadim.....
Hakk, bizi onun didarinda ve itikattinde ayirmasin!
Insanligin, en degerli simgesidir. O, nedende dolayi, kendimi cok sansli sayanlardanim.
Cunku, Ali gibi pirim var!
Huseyin gibi darim var.
Kirklar gibi yolum var.
Yolunda olmeye geldim.
Geldim geldim ya huseyin.
IPEK BAYRAK.....
Insan yasamida ogledir.
Kerbela, atesi de huseynin, atesi ve asli gibidir!
Huseyin, olmasaydi kerbela, olmazdi.
Kerbela, omasaydi Huseyin, asirlardir bu kadar anilmazdi.
...Her yasam, kendi yerini doldurur ve yasar.
Yasami gercek kilan, yasadigin sartlar belirler.
Huseyin, gibi bir gercegin varligini sonsuz kilan, kerbelanin acisidir ve gercegidir.
Ebediye kadar var olandir! Bir sonsuzluk gibidir.
Onun bas kaldirisi, mucaddelesi, hakk ve huhuk, anlayisinin simgesi, haline getirmistir.
Mazlumlarin babasi, zalimlarin korkusu haline gelen, cok onemli bir varliktir HUSEYIN. yasam bulan gercek ve gercek bir yasama gidendir, HUSEYIN.
Sonsuzluga kadar yasayacak olan odur.
Onun, onemini anlatmaya, soynun guzelligini, konusmaya gucumuz ve kudrettimiz kafii gelmez.
Bu siirimi, Pir Huseyin ime ve kerbelaya, adadim.....
Hakk, bizi onun didarinda ve itikattinde ayirmasin!
Insanligin, en degerli simgesidir. O, nedende dolayi, kendimi cok sansli sayanlardanim.
Cunku, Ali gibi pirim var!
Huseyin gibi darim var.
Kirklar gibi yolum var.
Yolunda olmeye geldim.
Geldim geldim ya huseyin.
IPEK BAYRAK.....
İpek Bayrak
Dunyayi adaletsiz kilan, zalimlarin, hirsizlarin, emek calanlarin, gozleri ve pis yurekleri doymayanlarin, utanmayala hic tanismamis olanlarin utanmazlarindir.,parsel parsel dunyayi, paylayanlarin, ne denli utanclari olur bilemiyorum...
ama,... bildigim tek seyi vicdanlarin, insanlarin ceplerinde, cuzdanlarin arasinda oldugudur.
kimsenin, yureginde tasimadigi o guzelim vicdan, vicdasizligi oynuyor.
hak, hukuk, insani degerlerinin olmadigi icin, yer yuzunun de sonu haline gelmisolan insanlik ve dunya nefes almamaktadir.
Bir tarafi yasatarak luks sun icinde bogulana kadar, diger bir tarafta acligin, caresizligin, evsizligin, her turlu kotulugun icinde yasamlarini sondurulen, bir kesim.
Oysaki, dunya hepimizin ve tum canlilarin ortak mulkiyettidir, herkese rengi, dini inanici, kimligi, kulturu ve dilli farkli olmus olsada, farki yok birbirizin, bir digerinde?
ama, bu farki ortaya koyan zalim kapitalizm ve yoksullugu yaratan, canavar sistemler.
Dunyayi copluge cevirmekten geri kalmadilar.
Burasi biterse bunlar nereye giderler acab?
Bunu dusunmden edemiyorum.
dunyanin ve insanligin durumu icler acisi!
kendi yasalarimizi, evrenin yasalarinda daha guclu gormeye calisan bir avuc, kirli ve kanli ellerin, sonucudur butun bunlar.
oysaki, evrenin gucunun karsisinda hic bir zenginligin ve saltanattin dayanigi olamaz.
Bir tepindimi yerle bir olur her seyi!
Bunu bilmeyecek kadar kor, bilmeyecek kadar da ac gozlu ve zavallidirlar.
saygilarimla.Devamını Gör
28 Kasım 2010,
ama,... bildigim tek seyi vicdanlarin, insanlarin ceplerinde, cuzdanlarin arasinda oldugudur.
kimsenin, yureginde tasimadigi o guzelim vicdan, vicdasizligi oynuyor.
hak, hukuk, insani degerlerinin olmadigi icin, yer yuzunun de sonu haline gelmisolan insanlik ve dunya nefes almamaktadir.
Bir tarafi yasatarak luks sun icinde bogulana kadar, diger bir tarafta acligin, caresizligin, evsizligin, her turlu kotulugun icinde yasamlarini sondurulen, bir kesim.
Oysaki, dunya hepimizin ve tum canlilarin ortak mulkiyettidir, herkese rengi, dini inanici, kimligi, kulturu ve dilli farkli olmus olsada, farki yok birbirizin, bir digerinde?
ama, bu farki ortaya koyan zalim kapitalizm ve yoksullugu yaratan, canavar sistemler.
Dunyayi copluge cevirmekten geri kalmadilar.
Burasi biterse bunlar nereye giderler acab?
Bunu dusunmden edemiyorum.
dunyanin ve insanligin durumu icler acisi!
kendi yasalarimizi, evrenin yasalarinda daha guclu gormeye calisan bir avuc, kirli ve kanli ellerin, sonucudur butun bunlar.
oysaki, evrenin gucunun karsisinda hic bir zenginligin ve saltanattin dayanigi olamaz.
Bir tepindimi yerle bir olur her seyi!
Bunu bilmeyecek kadar kor, bilmeyecek kadar da ac gozlu ve zavallidirlar.
saygilarimla.Devamını Gör
UNUTMAK NEDiR BiLiR MiSiNiZ? Ali Dal
Zahide Yavuz Insanligin bitigi an .Birde utanmadan insanligi kurtarma öperasyonu diyorlar.Hangi insanlik resmen ölüm kusuyorlar,izlerken bile insanligimdan utandim sidetle kiniyorum...
İpek Bayrak
İpek Bayrak
Devlettin sefkatli elleri, nasilda yuzlerce insani ates altinda tutugunu gorduk...Onlari nasil olum pazari haline gerirdiklerinide gorduk!
Nasil, insan hayatti kurtarmak oldugunu naklen izledi, tum dunya.
bunlarin tarihi boyu, halklara ve maz...lumlara, ilericilere, aydinlara, kurtlere, alevilere, ermenilere ve daha nicelerine, yapmadiklari, katliam degilki?
Devlettin, gorevi kurtarmak degil oldurmek oldugunu hep bilmekte ve yasayarak gormekteyiz.
canlarim, insanlik vahsettinin en buyuk ayiplarindaydi, bu kanli katliam.
tutsak tutuklulari ellerindeyken yapilmasinin anlasilir bir yani oldugunu dusunemiyorum., neye karsi onlara operasyon ve neye karsi onlara kurtarma eylemi diyorlar?
toplum, ogle garip ki, kimsenin bu acilarin ortagi olmadiklarinida gorduk ve kimse hatirlamiyor, o gunleri?
Neye ve nicinlerin cevabi halen, hic kimse tarafinda yoktur.
resmen bilincli bir kiyim ve oldurme, eylemiydi.
Kahrolsunlar kendi kaninda bogulsunlar, bu fasist devlet ve onun cetteleri.
kahrolsunlar ki, bu insanlik ayibini tum dunyaya naklen yasatip verdiklerine/
kahrolsunlar.
Nasil, insan hayatti kurtarmak oldugunu naklen izledi, tum dunya.
bunlarin tarihi boyu, halklara ve maz...lumlara, ilericilere, aydinlara, kurtlere, alevilere, ermenilere ve daha nicelerine, yapmadiklari, katliam degilki?
Devlettin, gorevi kurtarmak degil oldurmek oldugunu hep bilmekte ve yasayarak gormekteyiz.
canlarim, insanlik vahsettinin en buyuk ayiplarindaydi, bu kanli katliam.
tutsak tutuklulari ellerindeyken yapilmasinin anlasilir bir yani oldugunu dusunemiyorum., neye karsi onlara operasyon ve neye karsi onlara kurtarma eylemi diyorlar?
toplum, ogle garip ki, kimsenin bu acilarin ortagi olmadiklarinida gorduk ve kimse hatirlamiyor, o gunleri?
Neye ve nicinlerin cevabi halen, hic kimse tarafinda yoktur.
resmen bilincli bir kiyim ve oldurme, eylemiydi.
Kahrolsunlar kendi kaninda bogulsunlar, bu fasist devlet ve onun cetteleri.
kahrolsunlar ki, bu insanlik ayibini tum dunyaya naklen yasatip verdiklerine/
kahrolsunlar.
İpek Bayrak
Tarihin, tum karanlik sayfalari gozumuzun onune seren, karanlik tabloyu izlemis olduk!
Bu konuyu iyi kavramak icin iyi okuyup iyi incelemek yerinde olur kanisindayim.
Bu cok onemli; hayattimizin disinda tutamayiz, eger tutarsak, buyuk ha...tta yapmis oluruz.
Cunku cok aci gerceklerle karsilasacaksiniz; okumus olursaniz eger, Burdaki videonun icindeki gercekleriyle tanismis olursunuz.
Bir toplumu nasil boyle yok etme politikalariyla yuzlesme zamanidir diyede dusunuyorum.
Bunca acilara, o gunde bugune nasil geldi ve onun halen devamini yasayan kitlenin, durumu hakkinda buyuk bir bilgi oldugunu kavramis olursunuz!
Insanligin acisina bir daha ortak olup, o derin acinin icinde bogulup kaldigimi hissettim. Eger insanlar hissedemezlerse, bu aciyla tanisamazlar ve o dramlari algilayamazlar....O vahsetti,
anlamak icin okumak gerek. Lutfen okuyunuz! Baska turlu gercekleri ogrenme sansina sahip olamayiz, yoksa?
Insanligin bittigi nokta budur diye dusunursunuz mutlak?
Her seyin planli ve programli oldugunu gun gectikce daha fazla gormeye calisan biri olarak, hiccap duymaktayim.
Hitlerin, yapmis oldugu zulum sanki bunlarin yaptiklarinin yaninda mahsum kaliyormus gibi! Her ne kadar zulmun, mahsumuyetligi olmasa bile?
korkmayiniz, yilmayiniz, gidin zalimin ustune ustune.
Korkularimizdan kurtulursak, aydinliga cikabiliriz ancak!
Kendi icimizdeki tutsaklikta kurtulmanin yollari,kendi korkularimizdan siyrilip, tarihin bu karanlik sayfasinda, insanligin nasil aci cektigini gormek ve onlarin acilarina sarilip, insan olmanin hazini duymak lazim....
Bizler bunu yapamadigimiz zaman daha cok zulmun esiginde yatariz.
Tutsakligin icinde bogulmadan, hayatta tutunmak ve yasami bilgiyle sevgiyle, gerceklerle bulusturmak gerek, diye dusunuyorum.
saygilarimla.
Bu konuyu iyi kavramak icin iyi okuyup iyi incelemek yerinde olur kanisindayim.
Bu cok onemli; hayattimizin disinda tutamayiz, eger tutarsak, buyuk ha...tta yapmis oluruz.
Cunku cok aci gerceklerle karsilasacaksiniz; okumus olursaniz eger, Burdaki videonun icindeki gercekleriyle tanismis olursunuz.
Bir toplumu nasil boyle yok etme politikalariyla yuzlesme zamanidir diyede dusunuyorum.
Bunca acilara, o gunde bugune nasil geldi ve onun halen devamini yasayan kitlenin, durumu hakkinda buyuk bir bilgi oldugunu kavramis olursunuz!
Insanligin acisina bir daha ortak olup, o derin acinin icinde bogulup kaldigimi hissettim. Eger insanlar hissedemezlerse, bu aciyla tanisamazlar ve o dramlari algilayamazlar....O vahsetti,
anlamak icin okumak gerek. Lutfen okuyunuz! Baska turlu gercekleri ogrenme sansina sahip olamayiz, yoksa?
Insanligin bittigi nokta budur diye dusunursunuz mutlak?
Her seyin planli ve programli oldugunu gun gectikce daha fazla gormeye calisan biri olarak, hiccap duymaktayim.
Hitlerin, yapmis oldugu zulum sanki bunlarin yaptiklarinin yaninda mahsum kaliyormus gibi! Her ne kadar zulmun, mahsumuyetligi olmasa bile?
korkmayiniz, yilmayiniz, gidin zalimin ustune ustune.
Korkularimizdan kurtulursak, aydinliga cikabiliriz ancak!
Kendi icimizdeki tutsaklikta kurtulmanin yollari,kendi korkularimizdan siyrilip, tarihin bu karanlik sayfasinda, insanligin nasil aci cektigini gormek ve onlarin acilarina sarilip, insan olmanin hazini duymak lazim....
Bizler bunu yapamadigimiz zaman daha cok zulmun esiginde yatariz.
Tutsakligin icinde bogulmadan, hayatta tutunmak ve yasami bilgiyle sevgiyle, gerceklerle bulusturmak gerek, diye dusunuyorum.
saygilarimla.
SADDAM ASILDI, YA KENAN EVREN VE DEMİREL?
ABD Başkanı George W. Bush sonunda hayalindekini gerçekleştirmişti. Saddam Hüseyin darağacında boynu kırılarak can verdi. Hem de ölümü bir dakikadan az bir zaman diliminde gerçekleşmişti.
Bush, mutlu ve ağzı kulağına vardı. İdam gerçekleştiğinde kendi çiftliğinde alkol tedavisinden sonra uyumadan bir-iki kadeh, idamdan sonra bir kaç kadeh viski daha içmiştir.
Günümüzün savaş politikasını çocuklara empoze etmeye çalışan bilgisayar oyunları, ABD´nin askeri donanımından esinlenerek hazırlanıyor.Faşist Adolf Hitler, dünyaya sahip olma hayaliyle 2. Dünya Paylaşım Savaşını kaybettiğini anlayınca karısı Eva ile intihar ederek lanetli vücudunu ortadan kendisi kaldırdı. Arkasında milyonlarca cenaze, milyonlarca aç, milyarlarca lanetle, 50 milyon insanın katili olarak tarihe geçti. Onun gibi; Hocası Mussoloni, Yoldaşları Franko, Pinoşet, Saddam aynı insanlık dışı varyasyonlarla zihinlerden silinmeyecekler!..
Saddam azıllı bir katildi. Hem de kendi eliyle oğlunu, torunlarının babası damadlarını, parti yöneticilerini, ileri gelenleri, Şii, Sünni, Kürt, Türkmen, Arap demenden binlerce insanın katili olmuştur. Cezasını bilerek, pişmanlık duyarak, hergün daha fazla yaşayarak ve ölmeyi bekleyecekti.
İşte Irak´da yaşayan halkın coğrafik tablosu. „Irak´da yaklaşık 25 milyon insan yaşamaktadır. Çoğunluğu % 60 Şii Arap, % 20´si Sünni Arap olarak bilinmektedir. Yaklaşık % 15´i Kürt, geri kalanlar Türkmen ve Ermeni´lerden oluşmaktadır.
Kuzey: Kürtler (Sünni), (Erbil)Kuzey Batı: Arap ve Kürtler (Sünni), (Musul, Kerkük)Batı: Arap (Sünni), (Tikrit, Bağdat)Doğu: Arap (Şii), (Kerbela, Necef, Basra)Güney (Arap ve Kürt (Şii), (Nacirvan)“ (*)
Saddam katili olduğu Irak halkının yargı ve yasalarıyla yargılanacak, bağımsız ve adil mahkemelerce cezalandırılacaktı. ABD´nin düzmece mahkemesi, yargısı ve idam kararı olmayacaktı. Nasıl ki Saddam son yıllarda yaptığı katliamları ABD´ye danışarak yapmadıysa, ölüm cezası da ABD´ye danışılmadan Iraklılar tarafından verilmeliydi.
ABD´nin beslediği, yetiştirdiği ve silahlandırdığı Saddam, 1995 yılında kimyasal silahla katlettiği 5000 Kürdün simgesi haline gelen fotoğafı anımsayalım. Sınıf arkadaşım Gazeteci Ramazan Öztürk´ün Halepçe fotoğafındaki görüntü dehşeti bir kitabın yüzlerce sayfasını dolduracak bir tanımı anlatılıyodu. Çocuğunu korumak isteyen baba ve çocuk Saddam´ın kurbanı olmuşlardı.Havadan ve karadan kendi eliyle öldürdüğü insan sayısı meçhuldur. Kendi öz evladını, torunların babasını silahından çıkan kurşunlarla öldüren bir kişi cani değil de nedir?
Yıllardır Irak´da günde onlarca, yüzlerce insan ölmektedir. Bunun esas sebebi ve katili Saddam ve sonra ABD´dir. Kendi eliyle yetiştidiği, silahlandırdığı Saddam´ın bu kez elindeki oyuncağına ve Orta Doğu´ya, sahip olmak için bahanelerle sivil ve savunmasız halkı katleden ABD, yarattığı Saddam canisinin ipini de kendisi çekmişti.
Bir caninin ipi çekilmesiyle yeryüzünde cani mi biter!..
Saddam bir savaş suçlusuydu. Savaş suçlusu olarak adil mahkemelerce yargılanacak ve hak ettiği cezayı alacaktı. Darağacına asılarak değil, kurşuna dilzilerek de değil, ömür boyu her davasından uluslararası hukuk çerçevesinde yargılanacak ve müebbet cezası verilmeliydi. Bu cezayı da ABD değil, Irak halkı verecekti. İşte o zaman Saddam hak ettiği cezaya çarpılacaktı. İşte o zaman Bay Bush kovboyculuk oynama şansını kaybedecekti.Şimdi sorulmaz mı? Bay Bush, daha fazla ülkede söz sahibi ve daha fazla insanın aç kalmasına, ölmesine sebep olmuş biridir. Peki kim cezalandıracak Bay Bush´u?..
Bir benzerini 12 Mart 1972´de Türkiye yaşamadı mı? Süleyman Demirel´in Başbakanlığı döneminde meclisden; Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan´ın idam kararı çıkmadı mı? Bu gençlerin suçu neydi? Vatanını sevmek, liak, demokratik ve bağımsız bir Türkiye´den başka ne istemişlerdi? Bunları suç kabul ederek bu üç fidanı darağacında idam ettirmedi mi? Şimdi de kalkıyor pişkin bir şekilde, doğrulardan uzak konuşuyor ve “Biz idam kararı vermeseydik askeriye idam edecekti” diyor.“Solcuları idam etmeyelim de, besleyelim mi?” diyen Bay Demirel neden demokrasi önünde hesap vermiyor?
12 Eylül 1980´de Türkiye´de; kimine göre “Askeri Müdahale”, kimine göre “Askeri Diktatörlük” ve kimine göre de “Faşist Askeri Diktatörlük” yaşandı!Bay Kenan Evren, Atatürk ilkeleri arkasına sığınarak yaptığı darbeyle sivil yönetimi feshederek, yasama, yargı ve yetkiyi elinde toplamadı mı? “Yasama, Yetki, Yargı” tek elde olan yönetimler diktatör yönetimler değil midir? Bunun adı “Askeri, ya da, Faşist Diktatörlük” olsun. Saddam´dan ayrı bir yanı var mıydı? Biri kimyasal silah kullanmış, öteki cezaevlerinde işkencede yok etmiş, biri havadan, karadan insan katletmiş, ötekisi tecrit etmiş sokak arasında vurmuş, biri toplu katliamlar yapmış, öteki faşist katliamlar yaptırmış! Birinin katledilenlerin sayısı 2 milyonu geçmiş, ötekinin kurbanları ve ailelerinin sayısı binleri geçmiş. Yüz binler travmalar geçirmiş, yetim kalmış, yurt dışında sefalet çekmiş, aç kalmış, yitmiş. Burada ki fark nedir?..
Erdal Eren daha 16 yaşındaydı idam cezasına çarptırıldı. Bir yıl işkence gördükten sonra yaşı büyütülerek idam edildi.
Necdet Adalı daha 19 yaşındaydı. Tek suçu, insan hak ve özgürlüğü, demokrasi ve barışı savunmaktı.
Osmanlı kadısı Pir Sultan'a idam sehpasında son arzusunu sorar. Pir Sultan şöyle haykırır:
“Sizde Şah diyeni astırırlarsaBen de bu yayladan Şah´a giderim” Yaşı büyütülerek idam sehpasına çıkarılan Erdal Eren´e, idam sehpasında son arzusu sorulunca şöyle haykırır: „Faşizme ölüm, halka hürriyet.“
Necdet Adalı´ya idam sepasında son arzusu sorulunca şöyle haykırır: “Ölümden korkmuyorum. Halklarımız için buradayım. Karhrolsun Faşizm, Yaşasın Halkların Kardeşliği” dedikten sonra ipi çekilir, gencecik bedenler darağacında can verirler.
İnsan asmanın insanlık suçu olduğu bilinmiyor mu? Asıl, idam kararı verenler suçlu değil mi?Yüz binlerce insanın canına, malına kastetmiş bir Kenan Evren neden yargılanmıyor?
Türkiyenin´de Irak gibi zengin petrol kaynakları olsaydı acaba Bay Bush, Kenan Evren´e de idam kararı verir miydi diye soru sormak doğru değil mi?
Halk arasında şu özdeyiş acaba bir gün Sayın Süleyman Demirel ve Sayın Kenan Evren için geçerli olur mu?.. „Alma masumun ahını çıkar aheste aheste.“
Bayların yaşları bayağı ileride. Bir an önce bu baylar yargı önünde hesap verecekler mi?..
(*) Kaynak: Berliner Zeitung, Ritta Bötcher, 02.01.2007
Hıdır Ali Bingöl
Almanya, 15.01.2008
İpek Bayrak
Ali Kizilgedik meyvalarindan beslenen, sahipligine soyunmus kisinin dagdaki bir meyva icin bir sürüyü öldürebilir. Cobanlar sürü sorumlulgunu insani degerlerle yerine getirmedikce.
Hıdır Çelik
Kenan Tosun Emperyalist paylasiminda kullanilan ülke silahli kuvetleri halklar üzerinden kan emerek sermayenin tasaronlugunu yapmistir..evren darbeside bunun örnegidir.Ayni dönemde dünyada tam bes darbe yapilmistir.Hepsinin ortak özelligi sermaya cikarlarina dayalidir..abd saddami kendi cikarlari icin asti..Peki evreni asacak güc nerde??Darbe tasaronu evren asil sahibi sermaye tarafindan korunuyor..Yeni yasayla önü acildi yargilamanin..Ama sermaye taraftari TC kendi tasaronunu ne yargilyabilir nede asabilir
Haner Mutlu Saddam Hüseyin, Evren'den daha dürüst biri. O hiç olmazsa yediği haltları kabul eden ve zaten bunu da asıldığı sırada bile haykıran biriydi. Ama Kenan Evren yaptığı herşeyi sanki "vatan,millet,pir aşkına" yapmış gibi bir hava vererek her seferinde savunmakta. Hâla ve hâlâ...
Bush, mutlu ve ağzı kulağına vardı. İdam gerçekleştiğinde kendi çiftliğinde alkol tedavisinden sonra uyumadan bir-iki kadeh, idamdan sonra bir kaç kadeh viski daha içmiştir.
Günümüzün savaş politikasını çocuklara empoze etmeye çalışan bilgisayar oyunları, ABD´nin askeri donanımından esinlenerek hazırlanıyor.Faşist Adolf Hitler, dünyaya sahip olma hayaliyle 2. Dünya Paylaşım Savaşını kaybettiğini anlayınca karısı Eva ile intihar ederek lanetli vücudunu ortadan kendisi kaldırdı. Arkasında milyonlarca cenaze, milyonlarca aç, milyarlarca lanetle, 50 milyon insanın katili olarak tarihe geçti. Onun gibi; Hocası Mussoloni, Yoldaşları Franko, Pinoşet, Saddam aynı insanlık dışı varyasyonlarla zihinlerden silinmeyecekler!..
Saddam azıllı bir katildi. Hem de kendi eliyle oğlunu, torunlarının babası damadlarını, parti yöneticilerini, ileri gelenleri, Şii, Sünni, Kürt, Türkmen, Arap demenden binlerce insanın katili olmuştur. Cezasını bilerek, pişmanlık duyarak, hergün daha fazla yaşayarak ve ölmeyi bekleyecekti.
İşte Irak´da yaşayan halkın coğrafik tablosu. „Irak´da yaklaşık 25 milyon insan yaşamaktadır. Çoğunluğu % 60 Şii Arap, % 20´si Sünni Arap olarak bilinmektedir. Yaklaşık % 15´i Kürt, geri kalanlar Türkmen ve Ermeni´lerden oluşmaktadır.
Kuzey: Kürtler (Sünni), (Erbil)Kuzey Batı: Arap ve Kürtler (Sünni), (Musul, Kerkük)Batı: Arap (Sünni), (Tikrit, Bağdat)Doğu: Arap (Şii), (Kerbela, Necef, Basra)Güney (Arap ve Kürt (Şii), (Nacirvan)“ (*)
Saddam katili olduğu Irak halkının yargı ve yasalarıyla yargılanacak, bağımsız ve adil mahkemelerce cezalandırılacaktı. ABD´nin düzmece mahkemesi, yargısı ve idam kararı olmayacaktı. Nasıl ki Saddam son yıllarda yaptığı katliamları ABD´ye danışarak yapmadıysa, ölüm cezası da ABD´ye danışılmadan Iraklılar tarafından verilmeliydi.
ABD´nin beslediği, yetiştirdiği ve silahlandırdığı Saddam, 1995 yılında kimyasal silahla katlettiği 5000 Kürdün simgesi haline gelen fotoğafı anımsayalım. Sınıf arkadaşım Gazeteci Ramazan Öztürk´ün Halepçe fotoğafındaki görüntü dehşeti bir kitabın yüzlerce sayfasını dolduracak bir tanımı anlatılıyodu. Çocuğunu korumak isteyen baba ve çocuk Saddam´ın kurbanı olmuşlardı.Havadan ve karadan kendi eliyle öldürdüğü insan sayısı meçhuldur. Kendi öz evladını, torunların babasını silahından çıkan kurşunlarla öldüren bir kişi cani değil de nedir?
Yıllardır Irak´da günde onlarca, yüzlerce insan ölmektedir. Bunun esas sebebi ve katili Saddam ve sonra ABD´dir. Kendi eliyle yetiştidiği, silahlandırdığı Saddam´ın bu kez elindeki oyuncağına ve Orta Doğu´ya, sahip olmak için bahanelerle sivil ve savunmasız halkı katleden ABD, yarattığı Saddam canisinin ipini de kendisi çekmişti.
Bir caninin ipi çekilmesiyle yeryüzünde cani mi biter!..
Saddam bir savaş suçlusuydu. Savaş suçlusu olarak adil mahkemelerce yargılanacak ve hak ettiği cezayı alacaktı. Darağacına asılarak değil, kurşuna dilzilerek de değil, ömür boyu her davasından uluslararası hukuk çerçevesinde yargılanacak ve müebbet cezası verilmeliydi. Bu cezayı da ABD değil, Irak halkı verecekti. İşte o zaman Saddam hak ettiği cezaya çarpılacaktı. İşte o zaman Bay Bush kovboyculuk oynama şansını kaybedecekti.Şimdi sorulmaz mı? Bay Bush, daha fazla ülkede söz sahibi ve daha fazla insanın aç kalmasına, ölmesine sebep olmuş biridir. Peki kim cezalandıracak Bay Bush´u?..
Bir benzerini 12 Mart 1972´de Türkiye yaşamadı mı? Süleyman Demirel´in Başbakanlığı döneminde meclisden; Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan´ın idam kararı çıkmadı mı? Bu gençlerin suçu neydi? Vatanını sevmek, liak, demokratik ve bağımsız bir Türkiye´den başka ne istemişlerdi? Bunları suç kabul ederek bu üç fidanı darağacında idam ettirmedi mi? Şimdi de kalkıyor pişkin bir şekilde, doğrulardan uzak konuşuyor ve “Biz idam kararı vermeseydik askeriye idam edecekti” diyor.“Solcuları idam etmeyelim de, besleyelim mi?” diyen Bay Demirel neden demokrasi önünde hesap vermiyor?
12 Eylül 1980´de Türkiye´de; kimine göre “Askeri Müdahale”, kimine göre “Askeri Diktatörlük” ve kimine göre de “Faşist Askeri Diktatörlük” yaşandı!Bay Kenan Evren, Atatürk ilkeleri arkasına sığınarak yaptığı darbeyle sivil yönetimi feshederek, yasama, yargı ve yetkiyi elinde toplamadı mı? “Yasama, Yetki, Yargı” tek elde olan yönetimler diktatör yönetimler değil midir? Bunun adı “Askeri, ya da, Faşist Diktatörlük” olsun. Saddam´dan ayrı bir yanı var mıydı? Biri kimyasal silah kullanmış, öteki cezaevlerinde işkencede yok etmiş, biri havadan, karadan insan katletmiş, ötekisi tecrit etmiş sokak arasında vurmuş, biri toplu katliamlar yapmış, öteki faşist katliamlar yaptırmış! Birinin katledilenlerin sayısı 2 milyonu geçmiş, ötekinin kurbanları ve ailelerinin sayısı binleri geçmiş. Yüz binler travmalar geçirmiş, yetim kalmış, yurt dışında sefalet çekmiş, aç kalmış, yitmiş. Burada ki fark nedir?..
Erdal Eren daha 16 yaşındaydı idam cezasına çarptırıldı. Bir yıl işkence gördükten sonra yaşı büyütülerek idam edildi.
Necdet Adalı daha 19 yaşındaydı. Tek suçu, insan hak ve özgürlüğü, demokrasi ve barışı savunmaktı.
Osmanlı kadısı Pir Sultan'a idam sehpasında son arzusunu sorar. Pir Sultan şöyle haykırır:
“Sizde Şah diyeni astırırlarsaBen de bu yayladan Şah´a giderim” Yaşı büyütülerek idam sehpasına çıkarılan Erdal Eren´e, idam sehpasında son arzusu sorulunca şöyle haykırır: „Faşizme ölüm, halka hürriyet.“
Necdet Adalı´ya idam sepasında son arzusu sorulunca şöyle haykırır: “Ölümden korkmuyorum. Halklarımız için buradayım. Karhrolsun Faşizm, Yaşasın Halkların Kardeşliği” dedikten sonra ipi çekilir, gencecik bedenler darağacında can verirler.
İnsan asmanın insanlık suçu olduğu bilinmiyor mu? Asıl, idam kararı verenler suçlu değil mi?Yüz binlerce insanın canına, malına kastetmiş bir Kenan Evren neden yargılanmıyor?
Türkiyenin´de Irak gibi zengin petrol kaynakları olsaydı acaba Bay Bush, Kenan Evren´e de idam kararı verir miydi diye soru sormak doğru değil mi?
Halk arasında şu özdeyiş acaba bir gün Sayın Süleyman Demirel ve Sayın Kenan Evren için geçerli olur mu?.. „Alma masumun ahını çıkar aheste aheste.“
Bayların yaşları bayağı ileride. Bir an önce bu baylar yargı önünde hesap verecekler mi?..
(*) Kaynak: Berliner Zeitung, Ritta Bötcher, 02.01.2007
Hıdır Ali Bingöl
Almanya, 15.01.2008
İpek Bayrak
BUCH, MUTLU AMA IRAK HALKI MUTSUZ VE PERISAN.
ACABA BUCH, BUNUN FARKINA VARMISMI?
BUNCA PETROL KAYNAKLARIN BASINA OTURMAK ICIN, BUNCA IRAKLIYI TANKLARIN ALTINDA VE BOMBALARIN ATESINDE YAKAN ABD. DEGILMIDIR? BIR SADAMI ASMAKLAMI MUTLU OLUY...ORMUS? USTELIKTE BIR DAKIKADA DAHA AZ, BIR SUREYI TARIF EDEREK.
HELE UTANMAZ KATILLE BAK!
ORTA DOGUYU VE DUNYANIN YARISINI ELINDE BULUNDURUP, OYUNCAK OYNAR GIBI, IKIDE BIR HAMLELER YAPARAK SALDIRMASI VE HER TURLU ACIMASIZLIGA SURUKLEMESINE BIR SEYLER DEMIYOR DA
SADAMI NASIL ASTIGINAMI, SEVINIYOR?
PES PES PES! BUNLAR UTANMAZLAR.
BIZDEKI, KATILLIDE KOSKLERDE, VE SARAYLARDA BESLER HALDEYIZ.
YAZIKLAR OLSUN...KENAN EVREN SADAMDAN COKMU MERHMETLI VE SEVKATLIYDI? BUNCA INSANIN KANI VAR YAKASINDA!
BU KANLA, ODULLENDIREN ZIHNIYETTE SASARIM?
YER YUZUNDE KOTULUKLERIN ADRESI VE KAYNAGI AYNIDIR.
YER YUZUNDE ACILARIN, GOZ YASI VE YAKILAN YUREKLERIN ATESI, DERMANSIZLIGI AYNIDIR.
PEKI, NICIN, ADALET ANLAYISI AYNI DEGILDIR?
SAYGILARIMLA.Devamını Gör
ACABA BUCH, BUNUN FARKINA VARMISMI?
BUNCA PETROL KAYNAKLARIN BASINA OTURMAK ICIN, BUNCA IRAKLIYI TANKLARIN ALTINDA VE BOMBALARIN ATESINDE YAKAN ABD. DEGILMIDIR? BIR SADAMI ASMAKLAMI MUTLU OLUY...ORMUS? USTELIKTE BIR DAKIKADA DAHA AZ, BIR SUREYI TARIF EDEREK.
HELE UTANMAZ KATILLE BAK!
ORTA DOGUYU VE DUNYANIN YARISINI ELINDE BULUNDURUP, OYUNCAK OYNAR GIBI, IKIDE BIR HAMLELER YAPARAK SALDIRMASI VE HER TURLU ACIMASIZLIGA SURUKLEMESINE BIR SEYLER DEMIYOR DA
SADAMI NASIL ASTIGINAMI, SEVINIYOR?
PES PES PES! BUNLAR UTANMAZLAR.
BIZDEKI, KATILLIDE KOSKLERDE, VE SARAYLARDA BESLER HALDEYIZ.
YAZIKLAR OLSUN...KENAN EVREN SADAMDAN COKMU MERHMETLI VE SEVKATLIYDI? BUNCA INSANIN KANI VAR YAKASINDA!
BU KANLA, ODULLENDIREN ZIHNIYETTE SASARIM?
YER YUZUNDE KOTULUKLERIN ADRESI VE KAYNAGI AYNIDIR.
YER YUZUNDE ACILARIN, GOZ YASI VE YAKILAN YUREKLERIN ATESI, DERMANSIZLIGI AYNIDIR.
PEKI, NICIN, ADALET ANLAYISI AYNI DEGILDIR?
SAYGILARIMLA.Devamını Gör
Ali Kizilgedik meyvalarindan beslenen, sahipligine soyunmus kisinin dagdaki bir meyva icin bir sürüyü öldürebilir. Cobanlar sürü sorumlulgunu insani degerlerle yerine getirmedikce.
Hıdır Çelik
dünya kamoyu da biliyorki abd asil amaci sadam hüseyin olmadigini o halka olan zülüm politikasini öne sürerek, kimyasal silahalrin, dünyaya yanki etmeye calistı oysaki asil amci olan petrol biliyoruz ve neticede asild...ıgı tahri yine müslüman alemin mübarek olan gün yane kurban bayramında müslüman olan halkin gözü önünde asarak kendileride ifade etigi gibi '' müslüman olan halka kurban bayram mesajını böyle yolamıstı .
ama dünnyada yasıyan tüm müslümanlar bu tür din savaslarının oyununa gelmedi dünyanın yeni bir savasa girmesini sag duyula abd oyununa gelmiyerek. bir kezdaha sömürü kapitalis ülkerin orta doguda o kirli oyunlarına bosa cıkardilar.
kenenan evren içinde sunu soylemek istiyorum. bizler bu ülke de anlımız dık onurumuzla yasıyoruz onlar ise kendi onursuzluklarıyla her zaman yasıyacaklar vede onursuluklarıya anılacaklar.
ama dünnyada yasıyan tüm müslümanlar bu tür din savaslarının oyununa gelmedi dünyanın yeni bir savasa girmesini sag duyula abd oyununa gelmiyerek. bir kezdaha sömürü kapitalis ülkerin orta doguda o kirli oyunlarına bosa cıkardilar.
kenenan evren içinde sunu soylemek istiyorum. bizler bu ülke de anlımız dık onurumuzla yasıyoruz onlar ise kendi onursuzluklarıyla her zaman yasıyacaklar vede onursuluklarıya anılacaklar.
Kenan Tosun Emperyalist paylasiminda kullanilan ülke silahli kuvetleri halklar üzerinden kan emerek sermayenin tasaronlugunu yapmistir..evren darbeside bunun örnegidir.Ayni dönemde dünyada tam bes darbe yapilmistir.Hepsinin ortak özelligi sermaya cikarlarina dayalidir..abd saddami kendi cikarlari icin asti..Peki evreni asacak güc nerde??Darbe tasaronu evren asil sahibi sermaye tarafindan korunuyor..Yeni yasayla önü acildi yargilamanin..Ama sermaye taraftari TC kendi tasaronunu ne yargilyabilir nede asabilir
Haner Mutlu Saddam Hüseyin, Evren'den daha dürüst biri. O hiç olmazsa yediği haltları kabul eden ve zaten bunu da asıldığı sırada bile haykıran biriydi. Ama Kenan Evren yaptığı herşeyi sanki "vatan,millet,pir aşkına" yapmış gibi bir hava vererek her seferinde savunmakta. Hâla ve hâlâ...
Yel eser, umutlar savrulur gider; Sensiz, bensiz kalır bağlar bahçeler; Altın gümü...ş nen varsa harcamaya bak! Ölür gidersin, düşmanın gelir yer.Ömer Hayyam
İpek Bayrak
Hayamin, dunyasinda eriyip bir toz olmak isterdim.
Ne denli yerinde tarif etmis, hayatti.
hayattin, icinde hic bir seyi geriye erteleme, cunku aninda giderse bu dunyada bir baskasi konar senin, o gecmisine.
Ve sen artik orda yoksun, Senin du...smanin ordadir.Devamını Gör
14 Kasım 2010,
Ne denli yerinde tarif etmis, hayatti.
hayattin, icinde hic bir seyi geriye erteleme, cunku aninda giderse bu dunyada bir baskasi konar senin, o gecmisine.
Ve sen artik orda yoksun, Senin du...smanin ordadir.Devamını Gör
Yaşadığı hayat gibi yaşayamadığı hayat da bakışlarına, ses tonuna, duruşuna siniyor insanın.Celil Tas
Hatice Gulave Ne vakit uyudu, ne vakit kalkti, ve ne vakit bunlari yazdi pes dogrusu, ben onunde sapka cikartiyorum arkadaslar :))) Ve bu sozun ustune eklenecek bir sey yok.. Bakislar ve ses tonu insani ele verir
Mesut Aslanyürek 24 saat makina gibi çalışan baş, Celil Taş. Herkes onun yüzde biri kadar düşünseydi bugün başımızda tayyip olamazdı. Hele hele zehirli dikenleri olan "gül" hiç olmazdı. Kozmik odalar da olmazdı. At gözlüklü, Allah'ından, Peygamberinden, kitabından, dininden ve imanından arınmış, sözde dindar ama dincinin ta kendisi "arınç"ta olmazdı. Olmazdıda olmazdı.
İpek Bayrak Mesut Aslanyürek Hayır İpek hanım, ben buna katılmıyorum. Bu, "bana dokunmayan yılan bin yaşasın"a benzedi. Böyle gördüğümüz anda hem bizler pes etmiş oluruz hemde öyle birgün gelecek ki o yılanın başını ezmek zorlaşacaktır. Onların istedikleri gibi yaşamalarına göz yumduğumuz anda, kendimizi ister istemez onlara teslim etmiş oluruz ki peşinen kaybetmiş oluruz. Neticede olan bizlere olur. Ama şöyle diyebiliriz: İran uzakta değil. Arabistan da öyledir. Bence bunlar gidip oraya yerleşsinler ve bana gölge etmesinler, başka ihsan istemem.
İpek Bayrak
Mesut Aslanyürek 24 saat makina gibi çalışan baş, Celil Taş. Herkes onun yüzde biri kadar düşünseydi bugün başımızda tayyip olamazdı. Hele hele zehirli dikenleri olan "gül" hiç olmazdı. Kozmik odalar da olmazdı. At gözlüklü, Allah'ından, Peygamberinden, kitabından, dininden ve imanından arınmış, sözde dindar ama dincinin ta kendisi "arınç"ta olmazdı. Olmazdıda olmazdı.
İpek Bayrak
Her tolum, kendi belasini kendisi yaratir.
Ondan sonra o belladan kurtulmaya calisir ve onuda basaramaz.
Tayip ve arinc, kendiliginde gelmediler o makamlara. Ve oturduklari makamlara bu kadar saldirmazlardi, gecmislere?
Ama, cehallet onlari bu...raya getirdi, kimbilir belki bir gunde uzaya tasiyacaklardir, bu yobazlari!
Kendi korkularin icinde kaybolsun bu toplum, baska bir seyi diyemiyorum.
Dersem, haddimide asmis olurum, ki oda akarette girmis olur.
Hak etikleri gibi yasamaya alismislar cunku!
Birakalim yasasinlar.
Saygilarimla.
Ondan sonra o belladan kurtulmaya calisir ve onuda basaramaz.
Tayip ve arinc, kendiliginde gelmediler o makamlara. Ve oturduklari makamlara bu kadar saldirmazlardi, gecmislere?
Ama, cehallet onlari bu...raya getirdi, kimbilir belki bir gunde uzaya tasiyacaklardir, bu yobazlari!
Kendi korkularin icinde kaybolsun bu toplum, baska bir seyi diyemiyorum.
Dersem, haddimide asmis olurum, ki oda akarette girmis olur.
Hak etikleri gibi yasamaya alismislar cunku!
Birakalim yasasinlar.
Saygilarimla.
İpek Bayrak
Sevgili guzel dost, benim amacim hic bir zaman onlarin satlarina boyun egmek , diye bir cehallet asla tasiyamaz.
Ben topu, cehalletin bizleri nereye getirdigine dair, halkin kucagina attim.
Neticede, bu yobazlar kendiliginde oraya gelip yerl...esmediler, onlari getiren bende ve sizde degilsiniz...Ama onlar ordalar iste! bu gercekte nasil kacacagiz.
Insani en olumsuz besleyen faktor, cehallettir.
Her toplum, ektigini bicer, bu toplum icin nice canlar gitti, kim ne kadar bir seyi yapabildi?
ama, iki yobazin yalanlarina hepsi birde kucak acti. Onlari umulmayan ruyalarina kavusturmus oldular.
Ne iran halki ve nede arap halki onlara bu sofrayi sundu!
Turkiye halki, bunu yapti.
elbette, tek birimiz kalsakta mucaddeleye devam.
ama, benim degisim sizin algiladiginiz turde degildi, guzel dostum.
Biz bu toplumun yanlislarini goremesek, bu boyle devam eder.
Kendi, halkimizi bilmeyecek kadar uzak ta degiliz sanirim.
saygilarimla
Ben topu, cehalletin bizleri nereye getirdigine dair, halkin kucagina attim.
Neticede, bu yobazlar kendiliginde oraya gelip yerl...esmediler, onlari getiren bende ve sizde degilsiniz...Ama onlar ordalar iste! bu gercekte nasil kacacagiz.
Insani en olumsuz besleyen faktor, cehallettir.
Her toplum, ektigini bicer, bu toplum icin nice canlar gitti, kim ne kadar bir seyi yapabildi?
ama, iki yobazin yalanlarina hepsi birde kucak acti. Onlari umulmayan ruyalarina kavusturmus oldular.
Ne iran halki ve nede arap halki onlara bu sofrayi sundu!
Turkiye halki, bunu yapti.
elbette, tek birimiz kalsakta mucaddeleye devam.
ama, benim degisim sizin algiladiginiz turde degildi, guzel dostum.
Biz bu toplumun yanlislarini goremesek, bu boyle devam eder.
Kendi, halkimizi bilmeyecek kadar uzak ta degiliz sanirim.
saygilarimla
Bizim yavuklumuz, SOSYALİZMdir.....Celil Tas
İpek Bayrak Yavuklugumuz, insanlik olursa daha iyi olur.
Insanligi basari, noktasina tasirsak, sosyalizm,de gelir ardindan!
Ali Dal kim demis biz sevmesini bilmeyiz. kim demis bizim askimiz yoktur.bizdeki sevgi bizdeki ask insan askidir insanlarin mutlulugudur insanlarin onurlu yasama askidir.gerisi nafile.
İpek Bayrak Ali Dal
Insanligi basari, noktasina tasirsak, sosyalizm,de gelir ardindan!
Ali Dal kim demis biz sevmesini bilmeyiz. kim demis bizim askimiz yoktur.bizdeki sevgi bizdeki ask insan askidir insanlarin mutlulugudur insanlarin onurlu yasama askidir.gerisi nafile.
İpek Bayrak
PRATIK YASAMDA, BUNLARIN HIC BIRI UYGULANMADIGI ORTADA!
SANIRIM, SOYLEMLERIMIZIN, AYAKLARI HEP HAVADA KALMISTIR.
GERCEK HAYATTIN, ICINDE BU SAYDIKLARIMIZ A, COK RANSLANMADIGIMIZ DA ORTADA.
INSANI, ERDEMLILIK HER SEYIN USTUNDE MUTLAK KILMALIYIZ..., AMA BUNU SADECE BIR SOYLEMDEN, OTEYE GIDEMIYORUZ.
YASAMIMIZI ERTELIYE, ERTELIYE ERIYIP YOK OLDUK.
ONUN ICIN BIRINCI DERCEDEN, INSAN VE INSANLIK DIYORUZ.
TOPLUMLAR BUTUN BU DEGERLERDEN FAZ GECMIS VE BIR YABANCILASMA VE BILMEDIGI, BIR HAYATTIN PESINDEDIRLER.
BU DA BUGUN RAHATSIZLIKLARINI, ORTAYA IYI BIR SEKILDE KOYMAKTADIR.
SAYGILARIMLA.
SANIRIM, SOYLEMLERIMIZIN, AYAKLARI HEP HAVADA KALMISTIR.
GERCEK HAYATTIN, ICINDE BU SAYDIKLARIMIZ A, COK RANSLANMADIGIMIZ DA ORTADA.
INSANI, ERDEMLILIK HER SEYIN USTUNDE MUTLAK KILMALIYIZ..., AMA BUNU SADECE BIR SOYLEMDEN, OTEYE GIDEMIYORUZ.
YASAMIMIZI ERTELIYE, ERTELIYE ERIYIP YOK OLDUK.
ONUN ICIN BIRINCI DERCEDEN, INSAN VE INSANLIK DIYORUZ.
TOPLUMLAR BUTUN BU DEGERLERDEN FAZ GECMIS VE BIR YABANCILASMA VE BILMEDIGI, BIR HAYATTIN PESINDEDIRLER.
BU DA BUGUN RAHATSIZLIKLARINI, ORTAYA IYI BIR SEKILDE KOYMAKTADIR.
SAYGILARIMLA.
ipek arkadasim elbete yasadiginiz ulkede bu ask ve sevda yasanmadi ama bir gun yolunuz kubaya duserse ordaki aski sevdayi tadarsaniz o zaman guzel olan her seyi sevgi gorursunuz. asil ask oralardadir pratik gerici bahnaz ulkelerde yasanmaz ...cunku onlar icin en buyuk tehlike sosyalizm askidir. bir gun yolunuzu kubaya cevirseniz o zaman insanin ne kadar insan oldugunu gorursunuz tesekur ederim arkadasim saygilarimla.
"Ben sizin yalan ve hilelerinizle baş edemedim, bu bana dert oldu; Ama siz de bana diz çöktüremediniz bu da size dert olsun | Seyit Rıza"
İpek Bayrak
ulu pirlerden ulu pir seyit rizayi, sevgi ve saygiyla aniyorum. onurunu ve yasaminca verdigi mucaddelesinin onunde diz coker, saygiyla selamlarim.
bizlere, cok seyi ogrettiler.
Onlari ne denli ansakta, azdir.
Evet,
tarihin, karanlik dolaplar...inda kirlenen , kattillerin kanli elleri gizliyken, seyit Rizanin o kadar, basi dik ve halen yureklerimizde, sonsuzluk yolculuguna devam etmesidir.
Bu ulkeyi kirleten ve kan golune ceviren, devlette buda dert olsun!
Seyitler ve seyit rizalar hep aramizda yasam bulmakta, dogruluk ve mucaddele kavramlariyla yasiyacaklardir.
Bu bilgeyede ancak boyle soz, yakisir ve bizimle beraber yasam bulur
saygilarimla..Devamını Gör
11 Kasım 2010,
bizlere, cok seyi ogrettiler.
Onlari ne denli ansakta, azdir.
Evet,
tarihin, karanlik dolaplar...inda kirlenen , kattillerin kanli elleri gizliyken, seyit Rizanin o kadar, basi dik ve halen yureklerimizde, sonsuzluk yolculuguna devam etmesidir.
Bu ulkeyi kirleten ve kan golune ceviren, devlette buda dert olsun!
Seyitler ve seyit rizalar hep aramizda yasam bulmakta, dogruluk ve mucaddele kavramlariyla yasiyacaklardir.
Bu bilgeyede ancak boyle soz, yakisir ve bizimle beraber yasam bulur
saygilarimla..Devamını Gör
OZAN GEZGİNİ
Anadolu özünü ve kültürünü bir yaşam biçimi olarak kabul eden ozanımız 1 Şubat 1958 yılında Giresun'a bağlı Dereli ilçesinin Taşlıca Köyü'nde kendi deyimiyle türkülerle doğmuş türkülerle yürümüştür ve türkülerle büyümüştür.
Seherler'de Şah Hatayi'yi, Banaz'da Pir Sultan'ı, yüreklerde Kul Himmet'i, Toroslar'da Dadaloğlu'nu, Çamlıbel'de koç Köroğlu'nu, sevgide Yunuş Emre'yi, barışta Mevlana'yı gönüllerde Hünkar Hacı Bektaş Veli'yi pir edinmiştir.
Öğrenim ve çalışma hayatını bir arada devam ettirmek isteyen Güney; orta okul ve lise yıllarında; Yeşil Giresun Gazetesinde çalışmaya başlamış. Yazıları ve şiirleri okuyucunun büyük ilgisini kazanmıştır.
1977 yılında Türkiye Halk Şairleri Derneği'nin düzenlemiş olduğu bir yarışmaya katılmış ve bu yarışmada 2.lik ödülüyle ödüllendirilmiştir.
1980 yıllında yine Giresun'da yayınlanan İleri gazetesi'nde halk edebiyatı üzerine araştırmalarını ve şiirlerini "Sazın Dilinden" adlı köşesinde yayınlamıştır. Anadolu'da çeşitli kültür ve sanat şenliklerine bazen gazeteci kimliğiyle bazen de halk ozanı olarak katılmıştır.
1984 yılında "Sevgiye Uzanan eller" isimli ilk şiir kitabı yayınlanmış ve yılın en çok satan kitapları arasında yer almış.
1986 yılında Cumhuriyet tarihimizin etkin dergilerinden Aksu'yu Yeni Aksu ismiyle iki yıl yayınlamış ve büyük başarılara vesile olup çeşitli ödüller kazanmıştır.
Aynı yıllarda Anadolu basınında büyük bir okuyucu kitlesine ulaşmış olan ozanımız; Tercüman, Günaydın, Edebiyat , Kuzey Haber , Yeni Giresun, Güneysu, Gülpınar, Hürsöz, Hakimiyet gibi bir çok dergi ve gazetede yazıları ve şiirleri yayınlanmıştır.
Daha önce şiirlerinde "Der Güney'im" mahlasını kullanan ozanımız; Hasret Gültekin ve ağabeyim dediği Muhlis Akarsu'nun "gezgini" mahlasını kendisine yakıştırmasından dolayı onların anısına "gezgini" mahlasını kullanmaktadır.
Hayatı şiir ve Türkülerle dolu olan Ozanımız ,yaptığı araştırmaları çeşitli radyolarda "Şairlerimiz-Şiirlerimiz" "Ozanlarımız/Türkülerimiz", "Adım Adım Anadolu" ve 1995-96 yıllarında KMP TV'de "Serçeşme" isimli programlar yaparak halka aktarmaya gayret göstermiştir. 1997 yılında "Serçeşme" adı ile ikinci şiir kitabı yayınlanmıştır.
Gezgini, repertuvarımıza bir çok türkü kazandırmış ve türküleri İsmail Hazar, Atilla Meriç, Güler Duman, Zafer Gündoğdu, İsmail Özden,Mihrican Bahar,Sezgin Aydın, Ünal Taşlık , Gülsen Bütün, Gülen Gül,müslüm gürses, Serkan Özer,ünal fırat,haydar bıçakcı gibi bir çok sanatçı tarafından okunmuştur.
Ozan Gezgini,nin 600 kadar sözü ve müziği kendine ait türküsü,2500 den fazla şiiri vardır.
Bu ülkenin Türkülerini yazan ozanlarımızın gelecek kuşaklara aktarılmasına vesile olabilmek için, 2006 yılında çıkan"Türkülere Can Verenler" adlı albümünde ozanlarımızı destansı bir dille anlatmaktadır. ozan gezgini bu son albümüyle arşiv niteliğinde bir eser bırakmıştır .
Ülke sorunlarını türkülerinde her daim dile getiren ozanımız,yeni albüm çalışmasını sürdürmektedir.
"Bir ülkenin Türkülerini yazanlar , kanunlarını yazanlardan daha güçlüdür." Bu güce güç katan basınımıza ve değerli halkımıza sonsuz teşekkürlerimizi sunarız.
İpek Bayrak
Ozan gezgini, gercekte gezginmis, insanlarin gonullerinde ve pirlerin kapisinda!
Bu zenginligi, kendisinin disinada tasmasina da, katki yaptigi icin, ona minnettariz.
o zaman, isminede yakisani hak eden, degerli, ozanlar kervanina, katilmay...i becerebilmistir.
Fakir, dunyamizi aydinlattigi, icinde kendisine cok tesekkur ederiz.
Iki, deger verdigim, canlarimda ona bu ismi bagisladiklarinada, ayrica cok mutlu oldum ve huzunlendim....
Isminiz, yurklerde kok salsin.
Saygilarimla.Devamını Gör
10 Kasım 2010,
Bu zenginligi, kendisinin disinada tasmasina da, katki yaptigi icin, ona minnettariz.
o zaman, isminede yakisani hak eden, degerli, ozanlar kervanina, katilmay...i becerebilmistir.
Fakir, dunyamizi aydinlattigi, icinde kendisine cok tesekkur ederiz.
Iki, deger verdigim, canlarimda ona bu ismi bagisladiklarinada, ayrica cok mutlu oldum ve huzunlendim....
Isminiz, yurklerde kok salsin.
Saygilarimla.Devamını Gör
FARKINDA OLMAYI BECEREMIYORUZ ISTE.....!!!! .................................................... GECMIS KAVIMLERDEN MIRAS KALAN GÖKKUSAGINDA SAKLI OLAN RENKLERIMIZLE, ORTAK OLAN YÜREGIMIZLE, ...ZAMAN VE MEKAN TANIMAYAN SESLERIMIZLE YASAMIN BU USLANMAZ YOLCULUGUNDA........yasam doğan
İpek Bayrak
Yasam Dogan
İpek Bayrak
Insanlarin, yasamis olduklari ve hayat bulduklari yasamsal, alani cok iyi bilmediklerini tahmin ediyorum.
ac gozluluk, insanligin bittigi noktaya kadar kendisini tasimayi basarmistir.
Bilinmeyenin, hissedilmeyenin ve gok kusaginin rengi, on...lari alakadar ettiginide bilmemekteyim.
Tum acimasizligi, dunyanin yuregini daglatarak, yasatiyoruz.
Guzel yapraklari gulleri, yesil vadileri daglari, renklere burunmus gok kusaginin, farkina varmis olsaydilar ; bu denli harap olabilirmiydi, sagimiz solumuz? Kabahat insanlarin. Dunyada simdi Kullerini savuruyor, kendini savunmak icin!
Ne guzellikler sunduysa, biz onun tersini ona vermeyi basardik! Boyle iki de bir tepinmesi cok dogal oldugunu saniyorum.
ayrica, bu daha bir sey de degildir, sanirim.
saygilarimla.Devamını Gör
07 Kasım 2010,ac gozluluk, insanligin bittigi noktaya kadar kendisini tasimayi basarmistir.
Bilinmeyenin, hissedilmeyenin ve gok kusaginin rengi, on...lari alakadar ettiginide bilmemekteyim.
Tum acimasizligi, dunyanin yuregini daglatarak, yasatiyoruz.
Guzel yapraklari gulleri, yesil vadileri daglari, renklere burunmus gok kusaginin, farkina varmis olsaydilar ; bu denli harap olabilirmiydi, sagimiz solumuz? Kabahat insanlarin. Dunyada simdi Kullerini savuruyor, kendini savunmak icin!
Ne guzellikler sunduysa, biz onun tersini ona vermeyi basardik! Boyle iki de bir tepinmesi cok dogal oldugunu saniyorum.
ayrica, bu daha bir sey de degildir, sanirim.
saygilarimla.Devamını Gör
Yasam Dogan
bu daha bir sey degil sanirim..:))))
evet bu son cümlenizle yasam gercegini ne kadar bilince cikarttiginizin bir ifadesidir diye düsünüyorum. özellikle ezoterik ve mitolojik kaynaklarda vede yasadigimiz degisimlerin bilimsel aciklamalrin...da dünyanin büyük bir degisim devresinde oldugunu görüyoruz..
ki kanaatimce , dejenere olmaya baslayan toplumsal iliskileride ,moda olmaya baslayan !!! Psikolojik sorunlarida bu degisimin sancilari oldugunu düsünüyorum...
insanlarin hedefleri olan , bilincalti hirslarinin adresi olan materyalist degerlere sahip oldugu oranda bunalimlara girdigini , yeni acilimlara ihtiyac duydugunu ,yeni kapilar ve isiklar aradigini gözlemliyorum.vede böylece kendi ic dünyalarina yolculuklarina ciktigini, kendilerini kesfetme arzularini görüyoruz.. ki ben buna RUHSAL RÖNESANS diyorum..sanirim yasanilan an safagin dogmasina en yakin olan andir.. diger bir degimle gecenin en karanlik ani...ne yazikki bu sürecte yasanmalidir......
ne mutlu ,simdiden ,icindeki günesin sicakligini hissedebilene...:))Devamını Gör
evet bu son cümlenizle yasam gercegini ne kadar bilince cikarttiginizin bir ifadesidir diye düsünüyorum. özellikle ezoterik ve mitolojik kaynaklarda vede yasadigimiz degisimlerin bilimsel aciklamalrin...da dünyanin büyük bir degisim devresinde oldugunu görüyoruz..
ki kanaatimce , dejenere olmaya baslayan toplumsal iliskileride ,moda olmaya baslayan !!! Psikolojik sorunlarida bu degisimin sancilari oldugunu düsünüyorum...
insanlarin hedefleri olan , bilincalti hirslarinin adresi olan materyalist degerlere sahip oldugu oranda bunalimlara girdigini , yeni acilimlara ihtiyac duydugunu ,yeni kapilar ve isiklar aradigini gözlemliyorum.vede böylece kendi ic dünyalarina yolculuklarina ciktigini, kendilerini kesfetme arzularini görüyoruz.. ki ben buna RUHSAL RÖNESANS diyorum..sanirim yasanilan an safagin dogmasina en yakin olan andir.. diger bir degimle gecenin en karanlik ani...ne yazikki bu sürecte yasanmalidir......
ne mutlu ,simdiden ,icindeki günesin sicakligini hissedebilene...:))Devamını Gör
İpek Bayrak
Cok dogru soyluyorsunuz!
Her devre kendini yasiyarak, yoluna devam eder.
her canlinin bir yolculuk hikayesi, mutlak vardir....Dunya da bu yolculugunu cok siddetli gecirecegini, tahmin etmekteyim...Cunku sancili donemlerin, yapisinda kolayli...klar asla; olmasi mumkun degildir.
Degisimler, yeni sureclerin ve yenilenmenin yolunu, acmak zorundadir.)
Bunu farkina varmayan, o kadar cok unsur varkii, etrafimizda?
Birgun bir fark olusacak, ama, oda cok gec olmus olacaktir.Devamını Gör
Her devre kendini yasiyarak, yoluna devam eder.
her canlinin bir yolculuk hikayesi, mutlak vardir....Dunya da bu yolculugunu cok siddetli gecirecegini, tahmin etmekteyim...Cunku sancili donemlerin, yapisinda kolayli...klar asla; olmasi mumkun degildir.
Degisimler, yeni sureclerin ve yenilenmenin yolunu, acmak zorundadir.)
Bunu farkina varmayan, o kadar cok unsur varkii, etrafimizda?
Birgun bir fark olusacak, ama, oda cok gec olmus olacaktir.Devamını Gör
Eğer büyüklere, 'Güzel bir ev gördüm, kırmızı tuğlalı: pencerelerinden sardunyalar sarkıyor, damında ise kumrular var,' derseniz, nasıl bir evden söz etmekte olduğunuzu bir türlü anlayamazlar. Ne zaman ki onlara, 'yüz milyonluk bir ev gördüm,' dersiniz, işte o zaman size, 'oo, ne kadar güzel bir evmiş! ' derler gözlerini koca koca açıp.Celil Tas
İpek Bayrak
Haklisiniz celil hoca, ayni onu derler!
Ac gozlulugun, ne siniri nede caresi vardir.
ondan dolayi, insanlarin istemlerine cevap vermek oldukca zor bir is olsa gerek?
Oysa ki, gunun birinde hepsi bu diyarlari terk edip, bir baska diyarlara goc ...eyleyeceklerdir.
malin, ne ilk sahibi var, nede son sahibi!
Birakalim herkes, kendi kuyusunda yasayip hayat bulsun!
Insanlar kendi icindeki, zindanda kurtulmadiktan sonra, saraylarda yasalar ki; n,olur?
saygilarimla.Devamını Gör
06 Kasım 2010
Ac gozlulugun, ne siniri nede caresi vardir.
ondan dolayi, insanlarin istemlerine cevap vermek oldukca zor bir is olsa gerek?
Oysa ki, gunun birinde hepsi bu diyarlari terk edip, bir baska diyarlara goc ...eyleyeceklerdir.
malin, ne ilk sahibi var, nede son sahibi!
Birakalim herkes, kendi kuyusunda yasayip hayat bulsun!
Insanlar kendi icindeki, zindanda kurtulmadiktan sonra, saraylarda yasalar ki; n,olur?
saygilarimla.Devamını Gör
Hani annem her ekmek almaya yolladığında, çikolata almadan geri gelmezdim ya. Şimdi bana çocukluğumu satarmısın bakkal amca bak veresiye defteri bile sol yanımda.... 02 Kasım 2010,Celil Tas
İpek Bayrak
O veresiye defterlerin bile bir anlami ve sani serefi vardi.
Simdiye baktigimizda boyle gorme zorunlulugunu duyuyoruz.
Onlarin, toplum hayattinda cok anlamli ve itibar sahibi defterlerdi.
bu defterler, insanlari ve mahalleyi yerinde bozmadan,... yan yana getirmeyi bilen defterlerdi.
Keske o gunler olsaydida, bakkalla ve mahallelilerle herkes bir arada insanca, o defterini koruyabilseydiler?
O defterlerin ne denli hikayeleri ve yurek acilari vardi; kimbilir ki?
Saygilarimla celil dost.
Simdiye baktigimizda boyle gorme zorunlulugunu duyuyoruz.
Onlarin, toplum hayattinda cok anlamli ve itibar sahibi defterlerdi.
bu defterler, insanlari ve mahalleyi yerinde bozmadan,... yan yana getirmeyi bilen defterlerdi.
Keske o gunler olsaydida, bakkalla ve mahallelilerle herkes bir arada insanca, o defterini koruyabilseydiler?
O defterlerin ne denli hikayeleri ve yurek acilari vardi; kimbilir ki?
Saygilarimla celil dost.
ZAMANSIZ BIR CIKISTI. SABIR SÜTÜ EMMEDEN DAHA CÖREKLENEN BIR KARANLIGIN HISMINDA, AZALAN GÜNES VE COCUK SESLERINDE , SÜT VE KÜL SICAKLIGINI SAKLAYAN ANAMIN GÖZYASLARI ARDINDA, KIYAMET KADAR KURSUN YAGIYORDU YÜREGIME TERKEDERKEN MEMLEKETIMI...........Yaşam Doğan
İpek Bayrak
Yasam Dogan İpek Bayrak
HARIKA VE DUYGUSAL BIR YAZI, YANI ANLATTIM DILINIZ COK IYI!
INSAN DUYGULARIN PESINDE NE DENLI GUCLU KOSARSA, ANLASILMASIDA O DENLI KOLAY OLUR.
HAYAT, HER INSANA BIR YOLCULUK TARIF EDER VE HER INSANA BIR AYRILIK TARIF EDER.
HER BIRIMIZ YASAMLA...RIMIZA KARSI, HAYATLARIMIZI FEDA ETTIGIMIZ BUNCA ACILARIMIZ OLMUSTUR.
BUNCADA SIZILARI YUREGIMIZE YUK EDEREK, HER INSAN VARLIGI GIBI BIR YERLERE SAVRULMUSUZDUR.
YANI HIC BIRIMIZ BIRBIRLERIMIZDE FARKLI DEGILIZ.
ACILAR ORTAK, AYRILIKLAR ORTAK,
ANALARIN GOZ YASLARINDA AYRILIP GURBRTTIN KUCAGINA DUSMEKTE ORTAK.
BENDE BIR GURBETCI OLARAK, SIZIN DUYGULARINIZI COK IYI ANLAMAKTAYIMDIR.
SAYGILARIMLA.Devamını Gör
26 Ekim 2010, INSAN DUYGULARIN PESINDE NE DENLI GUCLU KOSARSA, ANLASILMASIDA O DENLI KOLAY OLUR.
HAYAT, HER INSANA BIR YOLCULUK TARIF EDER VE HER INSANA BIR AYRILIK TARIF EDER.
HER BIRIMIZ YASAMLA...RIMIZA KARSI, HAYATLARIMIZI FEDA ETTIGIMIZ BUNCA ACILARIMIZ OLMUSTUR.
BUNCADA SIZILARI YUREGIMIZE YUK EDEREK, HER INSAN VARLIGI GIBI BIR YERLERE SAVRULMUSUZDUR.
YANI HIC BIRIMIZ BIRBIRLERIMIZDE FARKLI DEGILIZ.
ACILAR ORTAK, AYRILIKLAR ORTAK,
ANALARIN GOZ YASLARINDA AYRILIP GURBRTTIN KUCAGINA DUSMEKTE ORTAK.
BENDE BIR GURBETCI OLARAK, SIZIN DUYGULARINIZI COK IYI ANLAMAKTAYIMDIR.
SAYGILARIMLA.Devamını Gör
Yasam Dogan
öncelikle sevgi ve anlam dolu sözlerinizle paylastiginiz yasam felsefesi icin tsk ediyorum ipek hanim..:))
evt her insan kendi yüreginde yürüyor... vede cogu zaman yollarimizda yüreklerin bulustugu bir yerde kesisiyor sanirim......
simdi ; sizinle bu sayfalarda bulusmanin , yasama dokunan bir isik gibi , anlamli ve degerli oldugunu düsünüyorum..:))
saygilarimla...:)
evt her insan kendi yüreginde yürüyor... vede cogu zaman yollarimizda yüreklerin bulustugu bir yerde kesisiyor sanirim......
simdi ; sizinle bu sayfalarda bulusmanin , yasama dokunan bir isik gibi , anlamli ve degerli oldugunu düsünüyorum..:))
saygilarimla...:)
Her dusunce isiktir , insanin icini isitan ve yasamina rehper olan bir ayna gibidir!.
Sizin de cok anlamli ve sicak duygunuz burdaki yaziniza karsilik yazmama ve tumuyle fikirinize katilmayi kabulle beraber tesekkur ederim.
gine cok ustaca ce...vap vermis olmanizdan da mutlu oldum.
Insan kendi icindeki yolculugu tamamlarsa, bir baska yolculuga gerekte kalmaz sanirim.
Sorun bizim kendi icimizdeki hal ile haldas olmak, daha sonra yasama evrenin degerlerini katarak; gidilmesi gereken yere gitmektir.
Sizi tanimasam bile tanir gibi bir yakinligin icerisindeyim.
Cunku vurgulariniz, yaziya yaklasma karekteriniz bana cok yakin kiliyor sizi!
Bu nedenden dolayi da tesekkur ederim.
saygilarimla.
Sizin de cok anlamli ve sicak duygunuz burdaki yaziniza karsilik yazmama ve tumuyle fikirinize katilmayi kabulle beraber tesekkur ederim.
gine cok ustaca ce...vap vermis olmanizdan da mutlu oldum.
Insan kendi icindeki yolculugu tamamlarsa, bir baska yolculuga gerekte kalmaz sanirim.
Sorun bizim kendi icimizdeki hal ile haldas olmak, daha sonra yasama evrenin degerlerini katarak; gidilmesi gereken yere gitmektir.
Sizi tanimasam bile tanir gibi bir yakinligin icerisindeyim.
Cunku vurgulariniz, yaziya yaklasma karekteriniz bana cok yakin kiliyor sizi!
Bu nedenden dolayi da tesekkur ederim.
saygilarimla.
Yasam Dogan İpek Bayrak
Yasam Dogan sanirim; gercek sadece isigin kaderinde sakli olmali..
ve icindeki bilgi ile sonsuzlukta , her yanimizda bizimle dans ederken , yüzümüze carpan her isik huzmesinde , bir prizma olabilecek yüregimizle , yasami renklendirebilmeli ... vede cogullastirabilmeliyiz diye düsünüyorum..
sonucta yürege dokunan her isigin anlami sadece sir dolu olan aynalar kitabinda mevcuttur.. iste o aynalrda yasayabilmek gerceklikleri ne güzeldir ..bir bilseniz....:))
sizinle ayni otobüsün icinde bir yolculuga cikmak ne güzel diyorum..:)
tsk ediyorum efendim..:))
ve icindeki bilgi ile sonsuzlukta , her yanimizda bizimle dans ederken , yüzümüze carpan her isik huzmesinde , bir prizma olabilecek yüregimizle , yasami renklendirebilmeli ... vede cogullastirabilmeliyiz diye düsünüyorum..
sonucta yürege dokunan her isigin anlami sadece sir dolu olan aynalar kitabinda mevcuttur.. iste o aynalrda yasayabilmek gerceklikleri ne güzeldir ..bir bilseniz....:))
sizinle ayni otobüsün icinde bir yolculuga cikmak ne güzel diyorum..:)
tsk ediyorum efendim..:))
Haklisiniz, aslinda ayni otubusun icerisindeyiz farkina varmadan.!
Dusunsel anlamda, fikirsel anlamda ve belki de birbirimize benzeyen yasamlarimizla beraber yolculuk halindeyizdir.
Cunku yurek dokulari, ayni isigin pesinde kosarak kendi y...ansimasini mutlak bulacaktir.
Simdi biz asiklar gibi atismalari devam ederken, karsin asiklar gelenegi aklima birde geliverdi.
Bu cok hos bir sey.....ve anlamlari yuklu olan guzellikler ve degerler icinde bir yolculuktayiz.
yani tumuyle size katilmaktayim, ben!
Sizi tanidigima cok mutlu oldum.
Biliyorum, simdi yazmis oldugunuz yazainin karsiligini mutlak beklemektesiniz.
Inanin bende ayni olculerde bu gizemli yaziyi yazan ve felsefesi derin olan insani merak etmekteyim.
Ana yureginde kopan feryadin yansimasiyla, evrensel degerlerin bahcesine birde dusmus olduk.
HOS GELDINIZ.
Dusunsel anlamda, fikirsel anlamda ve belki de birbirimize benzeyen yasamlarimizla beraber yolculuk halindeyizdir.
Cunku yurek dokulari, ayni isigin pesinde kosarak kendi y...ansimasini mutlak bulacaktir.
Simdi biz asiklar gibi atismalari devam ederken, karsin asiklar gelenegi aklima birde geliverdi.
Bu cok hos bir sey.....ve anlamlari yuklu olan guzellikler ve degerler icinde bir yolculuktayiz.
yani tumuyle size katilmaktayim, ben!
Sizi tanidigima cok mutlu oldum.
Biliyorum, simdi yazmis oldugunuz yazainin karsiligini mutlak beklemektesiniz.
Inanin bende ayni olculerde bu gizemli yaziyi yazan ve felsefesi derin olan insani merak etmekteyim.
Ana yureginde kopan feryadin yansimasiyla, evrensel degerlerin bahcesine birde dusmus olduk.
HOS GELDINIZ.
ne kadar haklisiniz ...:))
ana yüreginden evrensel degerlere giden bir yolculuk...
belkide hersey kendi dogurganliginda , birbirini tamamlayan ve bir bütüne ait degerlerle beslenen bir yasamin gercekligidir....iste bu gerce...klikler denizinde , ASIKLAR EDASIYLA bulusmak , bir damla terin bahtinda sabahlar i uyandirmak ne güzel diyorum....
ki , bilirim herkesin yüreginde var olan ates ve su , karsit ve muhtac bir trajedi gibi yasansada ,
gerceklere dokunmak nasip degildir herkese....
iste , simdi ,
isik olan düsüncelerinizle
yol olan sözlerinizle
yürüyorum derin nefeslerde.....:))
ana yüreginden evrensel degerlere giden bir yolculuk...
belkide hersey kendi dogurganliginda , birbirini tamamlayan ve bir bütüne ait degerlerle beslenen bir yasamin gercekligidir....iste bu gerce...klikler denizinde , ASIKLAR EDASIYLA bulusmak , bir damla terin bahtinda sabahlar i uyandirmak ne güzel diyorum....
ki , bilirim herkesin yüreginde var olan ates ve su , karsit ve muhtac bir trajedi gibi yasansada ,
gerceklere dokunmak nasip degildir herkese....
iste , simdi ,
isik olan düsüncelerinizle
yol olan sözlerinizle
yürüyorum derin nefeslerde.....:))
Bazi anlar olur insanin gücü yetmez...sözü yetnez...akli yetmez...en kötüsü yüregi yetmez... aslinda bütün bunlarin yetmedigi yer inanin bittigi yerdir...Ali Bicer
İpek Bayrak
Insanligin bittigi yerde bu saydiklarin gecerli degildir ne yazik ki!
Ali, siralamayi cok iyi yapmissindir! insan yuregi yoksa, gucu yoktur.
soyleyecek sozu yoksa akil da yoktur.
Fikir yoksa dusunce yoktur.
Inanci yoksa merhammetti yoktur.
...Insanin merhamet ti yoksa vicdanida yoktur.
Butun bunlar yoksa, her seyin bittigi noktadir iste.Devamını Gör
24 Ekim 2010,
Ali, siralamayi cok iyi yapmissindir! insan yuregi yoksa, gucu yoktur.
soyleyecek sozu yoksa akil da yoktur.
Fikir yoksa dusunce yoktur.
Inanci yoksa merhammetti yoktur.
...Insanin merhamet ti yoksa vicdanida yoktur.
Butun bunlar yoksa, her seyin bittigi noktadir iste.Devamını Gör
Ve Ağrı Direnişinin Efsanevi ismi Reşo (Reşokê Silo) Öldürülüyor!
Ve Ağrı Direnişinin Efsanevi ismi Reşo (Reşokê Silo) Öldürülüyor Sedat Ulugana'nın Hazırlanan( Ağrı Kürt Direnişi ve Zilan Katliamı) Kitabından “Reşo ismi, halkın sempatisinden dolayı kısalttığı Reşit isminden gelir. Babasının ismi Süleyman’dır. Onun ...için de Reşê Silo diye anılır. Hesenevdal medresesinde eğitim alır. O dönemde okuma yazma bilen nadir insanlardandır. Doç. Dr. Yaşar Semiz’e göre Reşo, Zilan bölgesinde Kürtçülükle tanışan ilk kişilerdendir. Güya medresede Ahmedê Xani çokça okutulduğu için Reşo, Ahmedê Xani’nin milliyetçi görüşlerinden etkilenmişti. Kanıt olarak da öne sürdüğü tez ilginçtir; “Çakırbey karakolunu bastıklarında ayrılıkçı Kürtler ilk defa yeşil, kırmızı ve sarı renklerinden oluşan bir bezi bir sırığın başına geçirmişler ve sırığı tutan da Reşo adındaki eşkıyadır.” Yaşar Semiz bu bilginin kaynağının o gün, o karakolda bulunan bir er olduğunu söyler. Israrlarıma rağmen er hakkında tek bir bilgi bile vermedi ve ekler: “Kanımca Reşo da Suriye’ye gitmişti. Reşo’nun bir önerisi oluyordu. Bunu dönemin eşkıyası Halis (Öztürk) Bey’den dinleyen hocamdan öğrendim. Reşo diyordu ki; ‘Arkamızda bıraktığımız herkesi öldürelim (kadınlar ve çocuklar). Geri de kalan savaşçı Kürt erkeklerle Rom’a(devlete) kan kusturalım.” Bu iddiaların doğruluk derecesi nedir tabi ki bilemiyoruz; ama bildiğimiz tek şey, Reşo’nun ateşli bir Kürt milliyetçisi ve halk kahramanı olduğudur. Reşokê Sılo; Şeyh Sait direnişinden sonra gündeme gelen 1926 sürgününde Batı Anadolu’ya gönderilmek istenmiş, o da Bekirê Qulîxan Ağa gibi beylerle birlikte dağa çıkmıştı. O günden sonra da bir daha Zilan dağlarından inmedi. Zilan Direnişi vahşi bir katliamla sonuçlanınca, eşi Zeyno’nun öldürüleceğini hesap ederek onu yanına aldı. Zeyno’da en az Reşo kadar cesaretli ve yiğitti. Devlet kayıtlarına göre Reşo 80 kişilik bir kuvvete sahiptir. “Dünya mali” ismi altında hareket etmişlerdir. Reşo adamlarıyla birlikte 1931’in kışına kadar direnir, Zilan bölgesi boşaldığı için Reşo’ya bağlı direnişçiler arasında açlık başlar. Bunun üzerine Reşo birkaç akrabasıyla karısı Zeyno ile Zeyno’nun iki kardeşini yanına alarak Tendurek Dağı yakınlarındaki Devetaş mevkine çekilir. Zeyno Kalkî aşiretine mensuptur... Reşo’nun yanındakilerden biri de Eliyê Arıf’tır. Elî (Ali) de Bekirî aşiretinin “Mala Biro” ailesine mensuptur, Elî’nin, Veli adında bir de kardeşi vardır, Veli Cergeşin Köyü’nde kalmaktadır. Direnişe katılmadığı halde İbrahim Bey müfrezesi tarafından aranmaktadır. Amaç Veli’yi rehin tutup, kardeşi Eli’yi teslim olmaya zorlamaktır. Eli, yakalandıktan sonra güya Reşo’nun nerde kaldığı öğrenilecekti. Bunu duyan Veli, dayısı milis Feto’nun İncesu Köyü’ndeki evine sığınır ve bir müddet orada saklanır. Gerisini Eliyê Sertip şöyle anlatır: “İbrahim Bey milis Feto’ya: ‘Fethi Ağa, Ali ile Veli senin yeğenlerin oluyorlar biliyorum. Nerde olduklarını bilirsin sen, söz veriyorum sana, ikisini ya da en azından Veli’yi getir, af dilesinler, affedeceğim’ İbrahim bey’in sözüne inanan milis Feto Veli’yi teslim etmeye karar verir. Feto, İncesu Köyü’ndeki evinde konuk ettiği Veli’yi almaya gittiğinde Veli kitap (Kuran) okuyordu. ‘Veli kalk gidiyoruz, İbrahim bey seni çağırıyor.’ Bunun üzerine Veli afallıyor; ‘Dayı beni ele mi verdin?’ Feto da: ‘Yok Veli! İbrahim Bey bana söz verdi, seni affedecek. Gidip af dileyeceksin hepsi bu kadar. ’ Veli ile Feto Erciş’e geliyorlar. Şimdiki belediye parkında - emniyet müdürlüğü binasının arkasında eski kasapların olduğu yer- İbrahim Bey, Sidîqê Heso ile birkaç kişi daha onları bekliyorlardı. Veli 20 yaşında, uzun boylu ve yaşına göre bayağı iri bir gençti. İbrahim bey’in eline uzanıp öper, büyük bellediği için Sidîqê Heso’nun da eline uzanıp öpmek ister, fakat Sidîqê Heso elini çeker. O an oyuna geldiğini anlar. İbrahim Bey sorar: ‘Veli, kardeşin Ali ile Reşê Silo nerde saklanıyorlar? Bana söyle!’ Veli de: ‘İbrahim bey, ben kendimi ne sana, ne Ali’ye ne de Reşo’ya değiştiririm. Bilseydim yerlerini size söylerdim. Yerlerini bilmiyorum. ’ Bunun üzerine Veliyi jandarma kışlasının nezaretine kapatırlar. Feto: ‘İbrahim Bey bana söz verdin, Veli’yi bırak. ’ der. İbrahim Bey sinirlenir: ‘Fethi Ağa, Veliye baksana, bir bacağı senin cüssen kadar, hiç bırakır mıyım onu!’ der.” Bundan sonrasını, katledilmekte kıl payı kurtulan Xidirî aşiretine mensup kişiler anlatıyor; anlatıldığı yer Adana Cezaevi’dir. Elî ile Veli’nin akrabası Kamil Toz’a anlatılmıştı: “Nezarette İkramê Biro, Cergeşin Köyü’nün Hemoyî aşiretinden olan muhtarı ve Xidirî aşiretinden birkaç kişi vardı. İkram, yeğeni Veli’yi gördüğü gibi sinirlenir: ‘Ulan Veli, sen hangi akılla geldin? Bizi de senin için bekletiyorlardı. Veli: Evin yıkılsın, bizi sağ bırakacaklarını mı sanıyorsun?’ ‘Ertesi gün İbrahim Bey bu tutsakları alıp Zilan’da takibata çıktı, Mozelan Dağı civarına geldiklerinde, Xidirîler; ‘İbrahim Bey biz Xidirîler, suçsuz ve günahsızız. ’ dedi. Yaşlı başlı bir adam eğilip İbrahim Bey’in elini öptü. İbrahim Bey de: ‘Peki! Xidirîler yana çekilsin. ’ dedi. Xidirîler yana çekildiler. Veli’nin de diğer yana çekilmesini istedi. Ve askerlere vur emri verdi. Askerler, Muhtar ile İkramı öldürdüler. İbrahim Bey Veli’ye dönüp: ‘Bak Veli bunları nasıl öldürdüm! Eğer Ali ile Reşo’nun yerlerini söylemezsen seni de böyle öldüreceğim’ dedi. Veli de; ‘İbrahim Bey, sana dedim. Ben kendimi sana bile değiştirmem. ’ Bu cevap üzerine İbrahim Bey belindeki tabancayı çekip Veliyi kafasından vurdu. Velinin beyni dayısı Feto’nun yakasına sıçrar. Feto da fiskeyle söküp atar.” “Bir akşam Cergeşin’e gittim, direnişin daha ilk günleriydi. ‘Veli’ dedim, ‘Gel, kaçalım buralardan, yoksa Sidîqê Heso bizi öldürtecek. ’ dedim. Bana dedi ki: ‘Doğru söylüyorsun da, ben bizim Elî’yi bırakamıyorum. Onsuz gelemem. ’ dedi. İbrahim Bey, Veli’nin cesedini koz olarak kullanır. Elî, Veli’nin öldürüldüğü yere geldiğinde pusuya düşer ve yakalanır. Sonbaharın son günleriydi. Sular buz tutmuştu artık. İbrahim Bey elindeki baltayı suya atar, Elî’yi suya salıp baltayı geri getirmelerini ister. Bu defalarca sürüyor. Elî dayanamıyor ve öfke ile: ‘Ulan it oğlu it, senin ağzını... İmanını... Şerefsiz nasıl olsa beni öldüreceksin, niye bana bu kadar eziyet ediyorsun?’ diye küfrediyor. İbrahim Bey elindeki baltayı Elî’nin başına saplıyor. Elî ölüyor. İkisi de dağ gibi iki adam... Bıyıkları daha yeni terlemiş. Gencecik iki kardeş... Cenazeleri Mozelan dağında kalmış. Mala Kalê’ ailesinden (Hacıkaş Köyü) biri gelip haber verdi, Elî ile Veli Mozelan dağında öldürülmüş diye. Elî ile Veli‘nin ablası Kudret oturdu ağladı. Sabaha kadar susmadı. Cergeşin’de tek bir erkek kalmamış, bu görevi Meyro üstlendi. Meyro, Sidîqê Heso’nun akrabasıydı. Meyro ata binerek Sidîqê Heso’nun köyü Karakilise’ye gitti. İbrahim Bey de oradadır.” Meyro anlatıyor: “Meyro; ‘İbrahim Bey, çoluk çocuğumuz açlıktan ölüyorlar, izniniz olursa yaylalara gidip biraz pancar toplayacağız’der. İbrahim Bey önce bu isteği ret eder. Sidîqê Heso’nun ısrarı üzerine izin verir. Meyro köye dönerek, yanına Kudret ile Fatma’yı da alarak Mozelan’a giderler: ‘ Elî ile Veli yüz üstü düşmüşlerdi. Cesetlerini yan yana atmışlardı. Leş kargaları ikisinin de gözlerini oymuştu. Elimizde sadece bir kergexan (bir tür kısa saplı kürek) vardı yeri kazdık. Üzerimizdeki fistanları çıkarıp ikisine sardık. Ve toprağa gümdük. ’ ” Elî ile Veli’den geriye sadece isimleri kaldı. Amcaları olan Abit (Balıkçı) bir oğluna Veli, bir oğluna da Elî ismini koydu. İkisi de hala sağ. Biri Bitlis Adilcevaz’a bağlı Akçıra Köyü’nde, diğeri de Aydın Söke’de yaşıyorlar. İkram da(İkramê Biro) Gelîyê Zilan’da anlatıldığına göre Xoybun’un kuryesiydi. Veli’nin öldürüldüğü gün o da öldürülmüştü. Onun adını da Şebab (Ulugana), oğluna verdi. İkram Ulugana 2001 de vefat etti. Sonra sıra Reşo’ya geldi. İsmet Erişen, Reşo’nun yakalandıktan sonra da öldürülmesini şöyle anlatıyordu: “Bekiran aşiretine mensup Reşoyê Silo, Zilan’daki Çakırbeg karakol baskınına katılan direnişçilerden biriydi. Yöredeki pek çok çatışmalarda Nadir Beyin yanında yer alan Reşo, Ağrı dağındaki direniş merkezinin dağılmasıyla birlikte sınırdaki dağlarda faaliyetlerini sürdürdü. Etrafında seksen kadar direnişçi vardı. Bu kadar insanın birlikte olması pek çok sorun yaratıyordu. Disiplin sağlanamıyordu. Yiyecek ve giyecek ihtiyaçlarının temini çevredeki köyleri fazlasıyla mağdur edecek boyutlardaydı. Bu nedenle bazen bu ihtiyaçlarını talan sayılabilecek yöntemlerle karşılıyorlardı. Bir defasında Reşo’nun yanındaki şahıslardan oluşan bir grubun ihtiyaçlarının temini için gittikleri değirmende (Aşê Gera) değirmendeki tüm unlara el koyup getirirler. Bu durum çevrede hoş karşılanmaz. Reşo, bu kadar direnişçinin bir arada olmasının zorunlu olarak sorun yaratacağını belirterek, 4–5 kişilik bir grupla ayrılır. Reşo’nun grubunda Mihemedê Xalit, Emerê Xalit adlarındaki iki kardeş ile eşi Zeyno ve Zeyno’nun Kalkî Aşiretine mensup bir akrabası vardır. Reşo’nun Muradiye-Erciş sınırındaki Devetaş mıntıkasında bir mağarada yaşadığını haber alan güvenlik güçleri, İbrahim Bey komutasındaki çok sayıda asker ile Milis Sidîqe Hesen Keçele’nin kardeşi Mistefa ve Reşo’nun akrabası olan Feto ve pek çok milis, mağaranın yanındaki köyü basarlar. Bu gelişmelerden habersiz olan Reşo, Emerle, Mihemet kardeşleri yiyecek temini için köye gönderir. O anda köyde bulunan güvenlik güçlerinin kurdukları pusuya düşen iki kardeş çıkan çatışmada öldürülür. Köye gönderilen arkadaşlarının gelmemesi üzerine durumdan şüphelenen Reşo, akşam üzeri tüfeğini ve kamuflaj için kullandığı beyaz çarşafını da alarak köye gider. Reşo’nun arkadaşlarının akibetleri için köye geleceğini düşünen askerler köy yakınlarında pusuda beklemektedirler. Reşo kendilerine yaklaşınca ateş ederler. Reşo da kendini yere atıp ateşe karşılık verir. Bu arada karda görünmemek için beyaz çarşafını da üstüne örterek gizlenir. Sayıca çok olan askerler Reşo’yu çembere alırlar. Açılan ateşlere Reşo’nun karşılık vermediğini gören İbrahim Bey Feto’ya: ‘Sen akrabasısın, sana bir şey yapmaz git bak bakalım durumu ne? Yaşıyor mu? Yaşıyorsa teslim olmasını söyle. ’Feto’yu Reşo’nun yanına gönderir. Reşo, yanına gelen Feto’ya yalvararak: ‘Tüfeklerimiz aynı, benim tüfeğimin namlusunda mermi sıkıştı. Tüfekleri değiştirelim der. Feto: ‘ Çevren 200 askerle kuşatılmış kurtuluşun imkânsız, gel teslim ol ne kendi kanına, nede askerin kanına gir. ’ der. Reşo çaresiz teslim olur. Reşo’yu o gece köyde tutan askerler, ertesi gün Zeyno’yu yakalamak için Reşo’yla birlikte mağaraya giderler. Zeyno direnir. Ateş eder, teslim olmaz, Reşo’ya: ‘Reşo, hani sen Emer ailesinin yiğidiyim, ölürüm de teslim olmam diyordun. Reşo da: ‘Zeyno, ben teslim olmadım, kaderim beni teslim etti tüfek tutukluluk yaptı. Kaderimiz buraya kadarmış gel teslim ol. ’ der. Kocasının çağrisına uyan Zeyno da teslim olur. Her ikisini de orada öldürerek, Reşo’nun kafasını keserler. Gözlerinin önünde kocasının kafası kesilen Zeyno da feryat figanla Reşo’nun cesedine kapanıp ağlar. Onun da kafasını keserler. Reşo ve Zeyno’nun kafalarını köy köy gezdirip teşhir ederler. Klamın Türkçesinden birkaç söz. “Reşo, sen diyordun benim üzerime daha yiğit çıkmış değil, Tut tüfeğinin ortasından ve silkin yiğitçe.” Milislerden Sıddık (Yardımcı) ise o günü şöyle anlatıyordu: “Reşo’yu bir köyde yakaladık. Tüfeği tutukluluk yapmıştı. O şekilde yakaladık. Tüfeği tutukluluk yapınca, İbrahim bey Feto’yu gönderdi: ‘Fethi Bey, ikiniz de Bekiranlisiniz, seni dinler belki teslim olur. ’ dedi. Feto, Reşo’nun yanına gitti. Feto’nun anlattığına göre, Reşo der ki: ‘Feto benim silahımın namlusunda mermi sıkıştı. Bak ikimizin de silahı aynı. Değiştirelim tüfeklerimizi. ’ Feto da diyor ki: ‘Yok Reşo yok, kurtuluşun yok. Teslim ol artık. ’ Bu şekilde Reşo’yu teslim aldık. İbrahim Bey: ‘Söz Reşo, gidelim eşin Zeyno da teslim olsun, size dokunmayacağım. ’ Reşo önde biz arkada, Zeyno’nun saklandığı Tendurek dağındaki Devetaş mağarasına gittik. Mağarayı sardığımızda Zeyno bizi fark etti. Bir anda üzerimize kurşun yağdırdı. Reşo dayanmadı; ‘Zeyno beni yakaladılar, bundan sonrası fayda etmez, silahını bırak. ’ diye bağırdı. Bunun üzerine Zeyno da: ‘Hani sen Emer ailesinin yiğidiydin? Ne oldu, neden teslim oldun?’ Reşo da: ‘Zeyno ben teslim olmadım, tüfeğim bana hainlik etti. Yoksa teslim olmazdım, bensiz mi savaşacaksın?’ Bu sözler üzerine Zeyno mağaradan çıkıp, tüfeğini yere attı. Zeyno, çok alımlı ve güzel bir kadındı. O koşullarda bile çok bakımlıydı. Saçlarını yeni kınalamıştı, başında bir İran tülbendi vardı; üzerinde kadife bir fistan, ayaklarında da beyaz kalın bir çarık vardı. İbrahim Bey sordu: ‘Zeyno bak işte seni de, kocanı da yakaladım. Şimdi söyle bakalım ben mi yiğidim yoksa kocan Reşit Bey mi?’ Zeyno gülerek: ‘Sen Reşit beyin köpeği bile olamazsın. Bizi öldüreceksin biliyorum. Reşit beyin tüfeğini geri ver, 20 metre uzaklaşalım öyle vur. ’ dedi ve devam etti: ‘Emrinde yüzlerce asker ve milis var ve arkanda da bir devlet var. Benim kocamın da sadece bir tüfeği var. O tüfek de hainlik etti. Yoksa sen kocamı yakalayabilir miydin?’ Bu cevap üzerine İbrahim Bey emir verdi. Askerler ikisini de yere yatırıp kurbanlık koyun gibi kafalarını kestiler. Daha sonra zaten o kesik kafaları uzunca sırıklara geçirip köy köy dolaştırdılar. Böylece Reşo ve Zeyno efsanesi bitti; ya da yeni başlamış oldu. Biz Zeyno’yu mağaradan çıkarttıktan sonra mağarada arama yaptık. Köşede bir sandık vardı. Sidîqê Heso hepimizden önce davrandı ve sandığı aldı. Dışarı çıkıp atının terkisine koydu. Bunu İbrahim Bey’e illetim. Sidîq’e gidip sordu. Ama Sidîq ona da vermedi. İçinde değerli eşyaların olduğunu düşünüyorum. İbrahim Bey onun köyünde kalıyordu zaten. Ganimette de ortaktılar.” Denildiği gibi Reşo Efsanesi bitmemişti, yeni başlamıştı. Dengbêj Şakiro, Reşo’yu da stranlaştırdı. Bu stran da dilden dile dolaştı. Ele geçen bu fotoğraf, sadece Reşo’nun katline ışık tutmuyor. Aynı zamanda bütün bir katliamın en net tanığı...yıllar sonra eski bir asker, İran’dan Reşo’nun ailesine bir mektup ile bir fotoğraf göndermişti...mektup Arap harfleriyle yazılıydı...Mektupta Reşo’nun katline dair birkaç ayrıntı daha vardı : “ İbrahim Bey Reşo’ya sordu - Seni nasıl öldürmemi istiyorsun? - Tüfeğim tutukluluk yaptı, o tüfeği ağzıma sık... Fotoğraftaki kişi Reşo idi. Ağzından kan geliyordu... Üzerinde pahalı olduğu ve İrandan alındığı beli olan İngiliz kumaşından elbiseler vardı. Temiz yüzlü, saçları taralı bu direnişçinin kafasını keserlerken saçına bir de bez bağladılar, saçı yüzüne dükülmesin, herkes onu tanısın diye... Reşo’nun akrabalarının bir kısmını Manisa’nın Akhisar İlçesine bağlı Beyova kasabasına sürdüler... Onlar, oranın yerlisi oldu!, Ama Reşo’dan haberleri var mı bilinmez!!!... * Sedat Ulugana'nın Hazırlanan( Ağrı Kürt Direnişi ve Zilan Katliamı / 1926-1931) Kitabından Devamını Gör
Ekleyen: Ahmet Önal
Selahattin Ali Arik
Mücadeleler doğal olarak liderlerin adları ile anılır ve liderlik her zaman ön plandadır. Her mücadelenin bir de arka yüzü vardır. Bu genelliklede çok fazla ayrıntılarıyla bilinmez. Ancak burada sonuna kadar mücadeleye inanmış ve bu inandığ...ı mücadele uğruna her türlü zorluğa göğüs germiş, efsanevi bir direniş göstermış nice kişiler vardır. Bunların çoğunun adı da bilinmez. Yani bunlar isimsiz kahramanlardır.
Kürdistan tarihinde, Kürt mücadelelerinde böyle nice kahramanlar vardır. Yado (Yadin Ağa) ve hanımı Telli Hanım, Kemal Fevzi, Dr. Fuad, Alişer ve hanımı Zarife Hanım, Sahan Ağa, İbiş, Sadiqi Henceri, Suleyman Muini, Yusuf Azizi, Qani Biluryan bu kahramanlardan bir kaçıdır.
Bu kişilerin hayatları ve mücadeleleri efsanevidir hepsi ayrı bir hikaye, roman ve film olabilecek niteliktedir.
Kürt tarihçileri, edebiyatçıları,senaristler i, yazar çizerlerinin bir görevi de ulusallığa sahip çıkmaktır. Bu görev Kürd aydınlarının belirleyicisi ve vazgeçilmezi olmalıdır.
Kürdistan tarihinde, Kürt mücadelelerinde böyle nice kahramanlar vardır. Yado (Yadin Ağa) ve hanımı Telli Hanım, Kemal Fevzi, Dr. Fuad, Alişer ve hanımı Zarife Hanım, Sahan Ağa, İbiş, Sadiqi Henceri, Suleyman Muini, Yusuf Azizi, Qani Biluryan bu kahramanlardan bir kaçıdır.
Bu kişilerin hayatları ve mücadeleleri efsanevidir hepsi ayrı bir hikaye, roman ve film olabilecek niteliktedir.
Kürt tarihçileri, edebiyatçıları,senaristler
Hamit Karakuş
İpek Bayrak Reşokê Silo gibi;nice kahramanlar çıkmıştır Serhatta;ama ne yazıkki;zamanın yönetimi oranın beyin takımlarını ya sürgün etmişti yada katletmişti,o yüzdendirki o coğrafya çok ıssız ve beyinsiz(o isyanı yaşayan ve görenler kastım...)Bügün bul......amazsınız çünkü;hepimizin bildiği gibi Kürt halkının tarihi daha çok yaşanılanların anlatılmasıyla günümüze,bir kaç dengbêj ve tarihi anektodla,materyallerle vesairelerle süregelmiştir...Ama;Dersîm gibi bir yerde bizede bunları anlatan bir dedemiz olsaydı;daha açıklayıcı,ve acıklı olunur vede bizim yurtsever diye geçinen kafatasçılar,biraz bu botan milliyetçiliğini bıraksalarda;Kürt coğrafyasına bir baksalar...
O topraklarda kimlere kiyilmadi ki?
Bu hikayeyi okuyunca, yuregim sankii bir kac parcaya bolundu.
Bu ulkede, insanliga yapilan en buyuk zulmu hic bir ulke yapmamistir.
Bu ulkede kendi topraklarinda surgunler yasayan ve talan edilen hic bir to...plumda yoktur.
En acimasiz ve vahsi, bir sekilde kiyim kiyim kiyilmistir. ulke insanina.
Gerekcesi ne olursa olsun, hic bir millet ve hic bir inanc bu kadar baski altinda tutulup yok etme politasini hakli gosteremez.
Bu nasil bir canavarlik ornegidirki, hic bir azinliga, hic bir kulture, hic bir zenginlige bu kadar derin hesap icerisinde olabilir? Bunun mantigini anlamak mumkun degil!
israil,in yaptigi zulmu alkislamiyorum, ama ayni zulum burnumuzun dibinde asirlardir oluyor. Bunu nasil gormezde gelirsin sayin Erdogan? Bunun bir hesabi kitabi yokmu, yaninizda?
Filistin icin herkes bas bas bagirmali, ama baski ve devlet terorune de ayni olcude hesap sorulmali ulkemizde. Sizin ne farkiniz var, israil devletinin yapmis oldugu yanlislarin arasinda? Ayni hiziyla devam etmekte olan bu politika degil hesap sormayi, kendi yaptigi zulmu alkisliyor.
Oraya kahraman, buraya canavar kesilen bir zihniyettin, artiklarisiniz. Bu dunya kimseye kalmaz, hele sizin gibi zalimlara hic kalmaz.
Herkes mulkunu burda birakir gider, kalan zehiriniz kalir ve bos birakacaginiz o zavali koltuklar kalir. toplumda dersini alir.
Saygilarimla.
Hitlerin,hanesine de kahramanlik yazilmadigi gibi.
Bu hikayeyi okuyunca, yuregim sankii bir kac parcaya bolundu.
Bu ulkede, insanliga yapilan en buyuk zulmu hic bir ulke yapmamistir.
Bu ulkede kendi topraklarinda surgunler yasayan ve talan edilen hic bir to...plumda yoktur.
En acimasiz ve vahsi, bir sekilde kiyim kiyim kiyilmistir. ulke insanina.
Gerekcesi ne olursa olsun, hic bir millet ve hic bir inanc bu kadar baski altinda tutulup yok etme politasini hakli gosteremez.
Bu nasil bir canavarlik ornegidirki, hic bir azinliga, hic bir kulture, hic bir zenginlige bu kadar derin hesap icerisinde olabilir? Bunun mantigini anlamak mumkun degil!
israil,in yaptigi zulmu alkislamiyorum, ama ayni zulum burnumuzun dibinde asirlardir oluyor. Bunu nasil gormezde gelirsin sayin Erdogan? Bunun bir hesabi kitabi yokmu, yaninizda?
Filistin icin herkes bas bas bagirmali, ama baski ve devlet terorune de ayni olcude hesap sorulmali ulkemizde. Sizin ne farkiniz var, israil devletinin yapmis oldugu yanlislarin arasinda? Ayni hiziyla devam etmekte olan bu politika degil hesap sormayi, kendi yaptigi zulmu alkisliyor.
Oraya kahraman, buraya canavar kesilen bir zihniyettin, artiklarisiniz. Bu dunya kimseye kalmaz, hele sizin gibi zalimlara hic kalmaz.
Herkes mulkunu burda birakir gider, kalan zehiriniz kalir ve bos birakacaginiz o zavali koltuklar kalir. toplumda dersini alir.
Saygilarimla.
Hitlerin,hanesine de kahramanlik yazilmadigi gibi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)